Eylül'ün o ılık kucaklamasından sonra, Ekim'in serin nefesi İstanbul'un sokaklarını yalayıp geçmeye başladı bile. Sabah kahvelerini balkonda yudumlayanlar, akşam yürüyüşlerini planlayanlar, hepsi bir anda paltolarını aramaya koyuldu. Şehir, her zamanki gibi kalabalık; Taksim'in ışıkları, Kadıköy'ün vapur sesleri, Beşiktaş'ın balıkçı tezgahları... Ama hava, bu rutini bozmaya hazır. Gökyüzü, gri bulutlarla kaplı bir tuval gibi; rüzgar, yaprakları savururken, sanki bir şeyler fısıldıyor: Değişim geliyor. Belki de bu, sadece bir haftalık bir mola, ama etkisi aylara yayılabilir. Kim bilir, belki de kışın ilk selamı bu.
İşte o selam, tam da bu hafta vuruyor kapıyı. Afet Koordinasyon Merkezi'nin son açıklamasına kulak verin: Pazartesi hariç, salı gününden itibaren gök gürültüsüyle karışık sağanak yağışlar şehri saracak. Termometreler, bir gecede adeta dibe vuruyor; sıcaklıklar ani bir düşüşle 12 dereceye kadar iniyor, gündüzler ise 15-21 arasında sıkışıp kalıyor. Düşünün, geçen hafta 25'leri gören havalar, şimdi montları zorunlu kılıyor. Lodos, güneyden esecek ve zaman zaman fırtınaya dönüşecek – 30 ila 55 kilometre/saat hızında esen rüzgarlar, sahil şeridini kamçı gibi. Bu, sadece ıslak kaldırım değil; sel riski, su baskınları, hatta uçurtma gibi savrulan şemsiyeler demek. Vatandaşlara çağrı net: Ani değişimlere hazırlıklı olun, çünkü bu fırtına, İstanbul'un nabzını hızlandıracak.
Pazartesi, hâlâ sonbaharın son demlerini yaşatıyor; hafif bulutlar altında 20 derece civarı, rüzgar yumuşak. Ama salı sabahı, her şey tersine dönüyor. Gök gürültüsüyle başlayan sağanak, Avrupa Yakası'ndan Anadolu'ya kadar yayılacak; Beyoğlu'nun dar sokakları, Üsküdar'ın yokuşları suyla dolacak. Tahminlere göre, yağış miktarı yer yer 20-30 milimetreyi bulabilir, ki bu, son ekim yağmurlarının ortalamasını aşıyor. Rüzgar, lodosun o tanıdık sıcaklığını getirecek ama bu sefer öfkeyle; 55 km/s hıza ulaşan esintiler, martıları bile zorlayacak. Çarşamba ve perşembe, yağışlar şiddetleniyor – gök gürültüsü, şimşekler, belki de dolu taneleri. Sıcaklık düşüşü burada zirve yapıyor; gece 12 dereceye inen havalar, sabahları sisle karışıp trafiği felç edebilir. Cuma, biraz soluklanma: Yağmur hafiflecek ama serinlik kalacak, 18-19 derece bandında.
Bu değişim, nereden geliyor peki? Meteoroloji uzmanları, Akdeniz'den gelen bir düşük basınç sistemini işaret ediyor; Balkanlar üzerinden sızan soğuk hava kütlesi, sıcak lodosla çarpışınca tam bir kaos doğuyor. Hatırlayın, geçen yıl ekim ortasında benzer bir senaryo yaşanmıştı – 15-18 Ekim'de 10 dereceye düşen sıcaklıklar, Boğaz'ı sisle örtmüştü. O zaman, İDO seferleri iptal olmuş, okullarda erken kapanışlar olmuştu. Şimdi, 2025'in bu haftası, o anı tekrarlıyor gibi; ama daha sert. AKOM'un uyarısı boşuna değil: Sel ihtimali yüksek, özellikle düşük rakımlı semtlerde – Zeytinburnu, Küçükçekmece gibi yerler, su birikintileriyle boğuşabilir. Rüzgarın fırtına şiddeti, reklam panolarını sallayacak, ağaç dallarını kıracak. Vatandaşlar, balkonlardaki saksıları sabitleyin, pencere pervazlarını kontrol edin diyor yetkililer.
Derinlere inelim, çünkü bu hava, sadece gökyüzünden değil; şehrin ruhundan da etkileniyor. İstanbul, dört mevsimin kesişiminde bir yer; ekim, o geçişin en çalkantılısı. Geçen yüzyılda, 1920'lerdeki ekim fırtınaları, Boğaz'ı günlerce kapatmıştı. Bugün, iklim değişikliğiyle bu olaylar sıklaşıyor – sıcaklıklar daha ani dalgalanıyor, yağışlar daha şiddetli. Bu hafta, 12 derecelik düşük, rekor değil ama alışılmadık; son 10 yılın ortalaması 16-17. Lodosun 55 km/s hızı, nadir bir misafir – genellikle 40'larda kalır, ama bu sefer sınırları zorluyor. Gök gürültüsü, geceyi aydınlatacak; belki de çocuklar uykusuz kalacak, köpekler havlayacak. Ama bir yandan, bu yağışlar bereket: Kurak bir yazdan sonra, barajlar dolacak, toprak ıslanacak. Yeşil alanlar, Sultanahmet'in parkları, Emirgan Korusu – hepsi canlanacak.
Geleceğe bir bakış atalım; hafta sonu, cumartesi-pazar, yağışlar azalıyor ama serinlik yapışıyor. 17-19 derece, parçalı bulutlu gök – piknik hayalleri suya düşse de, kapalı mekan keyifleri artacak. Kahvehanelerde çay sohbetleri uzayacak, sinemalarda koltuklar dolacak. Ama bu soğuk dalga, kasım kapılarını aralayabilir; eğer sistem uzarsa, 13-19 Ekim'de 10'lara inebiliriz. Uzmanlar, "Kış erken başlıyor" diyor; küresel ısınmanın ironisi bu – daha sıcak yazlar, daha sert kış başlangıçları. İstanbul'un trafiği, bu yağışlarda her zamanki gibi kaos; metrobüs durakları dolup taşacak, feribotlar sallanacak. Tavsiye mi? Şemsiye, kalın çorap, sıcak çorba – ve evde kalmak, eğer mümkünse.
Bu fırtına, şehrin hikayesini renklendiriyor. Düşünün, yağmur damlaları Galata Kulesi'ne vururken, vapurda bir çift el ele... Ya da lodos, martıları özgür bırakırken, balıkçılar tezgahlarını topluyor. 12 derecelik o serinlik, sonbahar melankolisi getiriyor; yapraklar sararıp dökülüyor, kahverengiler hakim oluyor. Ama İstanbul, buna alışkın; depremlerden fırtınalara, her şeye direniyor. Hafta boyunca, parklarda koşanlar azalacak, ama kafelerde sohbetler çoğalacak. Belki de bu, bir uyarı: Doğa, ritmini hatırlatıyor. Pazartesi son şans; salıdan itibaren, kışın öncüsü.
Ve evet, bu hafta, İstanbul'un kalbi biraz daha hızlı atacak. Gök gürültüsüyle uyanmalar, ıslak kaldırımda yürüyüşler, rüzgarın kulağa fısıldadığı sırlar... 15-21 derecenin arasında, hayat devam edecek – ama montsuz çıkmayın. Lodosun şarkısı, sağanağın dansı, hepsi bir senfoni. Gelecek günlerde, belki güneş bir selam verir; ama şimdilik, hazırlanın. Şehir, değişime hazır; siz de olun. Bu hava, sadece yağmur değil; bir hikaye, bir başlangıç. İzleyin gökyüzünü, hissedin rüzgarı – çünkü kış, kapıda bekliyor
            
            
                            
                            
                            




