Bölge her zaman olduğu gibi, çatışmaların ve anlaşmaların gölgesinde bir hayat mücadelesi veriyor. Gazze, son aylarda yaşanan yıkımların izlerini silmeye çalışıyor; moloz yığınları arasında yeni bir sayfa açma çabası gözle görülür hale geliyor. İş makinaları, enkazları kaldırırken, ölenlerin anılarını toprağın derinliklerinden çıkarmak için kazıyor. Bu sahnede, beklenmedik bir detay dikkat çekiyor: Makinaların üzerinde dalgalanan bir bayrak, tüm gözleri üzerine çekiyor.

Bu bayrak, Türk bayrağı ve işçiler onun gölgesinde çalışıyor. Gazze'nin yerle bir edilmiş sokaklarında, yeniden inşanın temelleri atılırken, bu görüntü İsrail cephesinde büyük bir öfke dalgası yaratıyor. İsrailli yetkililer, bu manzarayı hazmedemiyor ve tepkiler peş peşe geliyor. Başbakan Binyamin Netanyahu, sert bir tavırla "hiçbir Türk'ün Gazze'ye girmediğini ve girmeyeceğini" vurguluyor, adeta bir duvar örüyor.

ABD Başkan Yardımcısı J.D. Vance de bu tartışmaya dahil oluyor ve "kimse İsrail'i zorlayamaz" diyerek pozisyonunu netleştiriyor. Ancak işin arka planı daha karmaşık; çünkü İsrail ve Hamas arasında imzalanan barış anlaşması, ABD, Katar, Mısır ve Türkiye'nin garantörlüğünde şekillenmiş. Bu anlaşmaya göre, Türklerin Gazze'ye girişi şart koşulmuş, yani yardım ve yeniden inşa çalışmaları için kapılar açık tutulmuş.

İsrailli Bakan Meirav Cohen, Türk insani yardım örgütlerinin Gazze'deki faaliyetlerine ateş püskürüyor. Cohen, "Netanyahu'nun bahsettiği mutlak zafer nerede?" diye sorarak, kendi hükümetini de eleştiriyor. Bu soru, İsrail içindeki çatlakları da ortaya koyuyor; zafer iddiaları ile gerçeklik arasındaki uçurum, bakanın dilinden dökülüyor.

Netanyahu ise bu eleştirilere karşı savunmada. Türk bayrağı taşıyan çalışanların aslında Türk olmadığını iddia ediyor; sadece yardım örgütünün yeleklerini giydiklerini söylüyor. Bu açıklama, tartışmayı başka bir boyuta taşıyor, sanki bir yanılsama oyunu oynanıyor. Geçen hafta yaşanan bir olay da bu gerilimi teyit ediyor: 81 kişilik AFAD arama-kurtarma ekibinin Gazze'ye girişi, Netanyahu tarafından engellenmiş.

İsrail Başbakanı, Türk askerleri konusunda "bu konuda çok sert fikirlerim var. Tahmin etmek ister misiniz? Bence biliyorsunuz" diyerek, kararlılığını bir kez daha gösteriyor. Bu sözler, diplomatik arenada yankı buluyor ve Türkiye-İsrail ilişkilerindeki gerginliği artırıyor. Gazze'de dalgalanan bayrak, sadece bir sembol olmaktan öte, uluslararası anlaşmaların test edildiği bir sınav haline geliyor.

Yıkıntılar arasında yükselen bu görüntü, umudu temsil ederken, aynı zamanda öfkeyi tetikliyor. İşçiler, molozları kaldırırken, belki de yeni bir geleceğin inşasına katkı sağlıyorlar. Ama İsrail tarafı, bunu bir tehdit olarak görüyor ve "mutlak zafer" kavramını sorgulatıyor. Cohen'in sorusu, hala havada asılı duruyor ve cevap bekliyor.

Trump'tan Nijerya'ya Beklenmedik Uyarı: Müdahale Hazırlıkları Başladı!
Trump'tan Nijerya'ya Beklenmedik Uyarı: Müdahale Hazırlıkları Başladı!
İçeriği Görüntüle

Barış anlaşmasının detayları, bu olayın anahtarı. ABD, Katar, Mısır ve Türkiye'nin rolü, anlaşmanın garantörü olarak kritik. Türk bayrağının dalgalanması, anlaşmanın bir parçası ve yardım çalışmalarının simgesi. Netanyahu'nun engelleme çabaları, anlaşmanın ruhuna aykırı düşüyor gibi görünüyor.

AFAD ekibinin geri çevrilmesi, somut bir örnek. 81 kişi, arama-kurtarma için hazırdı ama kapıdan döndürüldü. Bu, insani yardımın siyasetin gölgesinde kaldığını gösteriyor. Netanyahu'nun "hiçbir Türk'ü sokmamak" konusundaki ısrarı, uluslararası tepkilere yol açabilir.

Vance'in "kimse İsrail'i zorlayamaz" çıkışı, ABD'nin duruşunu yansıtıyor. Ama anlaşmanın garantörleri arasında ABD de var, yani çelişkili bir tablo ortaya çıkıyor. Gazze'de yaşananlar, sadece yerel bir mesele değil; küresel bir satranç oyunu.

İş makinalarının üzerindeki bayrak, işçilerin gölgesinde çalışması, tüm bu hikayenin görsel bir özeti. Ölenlerin bedenlerine ulaşmak için yapılan kazılar, yıkımın derinliğini hatırlatıyor. Gazze, açlık ve insanlık dışı koşullarla boğuşurken, bu yardım çabaları bir nefes gibi.

İsrail'in öfkesi, belki de kontrol kaybından kaynaklanıyor. Netanyahu'nun sert fikirleri, tahmin edilebilir ama sonuçları belirsiz. Türk bayrağı, Gazze semalarında dalgalanmaya devam ettikçe, tartışma da sürecek. Belki de bu, barışın kırılganlığını gösteren bir an.