Savunma ve uluslararası ilişkiler alanında önemli gelişmeler yaşanırken, NATO üyesi ülkeler arasındaki iş birlikleri yeni boyutlar kazanıyor. Bu tür anlaşmalar, hem ekonomik hem de stratejik açıdan geleceği şekillendiriyor ve küresel dengeleri etkileyecek potansiyel taşıyor. Taraflar arasındaki görüşmeler, uzun süredir devam eden müzakerelerin meyvesini verirken, ortaya çıkan fırsatlar herkesin dikkatini çekiyor.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, Türkiye'ye 20 Eurofighter Typhoon jetinin satışını duyurarak, bu anlaşmanın 8 milyar sterlin değerinde olduğunu açıkladı. Starmer, anlaşmayı tarihi bir adım olarak nitelendirdi ve "İngiliz işçileri, savunma sanayimiz ve NATO güvenliği için bir kazanç" şeklinde tanımladı. Anlaşma kapsamında, İngiliz şirket BAE Systems'in Türkiye'nin jetlerini İngiltere'de monte edeceği belirtilirken, ilk teslimatın 2030 yılında yapılması bekleniyor. Bu süreç, teknolojik transfer ve ortak üretim fırsatlarını da beraberinde getirerek, uzun vadeli bir iş birliğinin kapısını aralıyor.
Ekonomik boyutlarıyla dikkat çeken anlaşma, İngiltere'de 20 bin işçiye istihdam sağlayacak. Starmer, Edinburgh, Warton, Bristol ve Salmesbury'de üretim tesislerinin kurulacağını ifade ederek, bu gelişmenin yerel ekonomilere katkı sağlayacağını vurguladı. Anlaşma, İngiltere'nin savunma ihracatını güçlendirirken, Türkiye'nin hava kuvvetlerini modernize etme çabalarına destek oluyor. Starmer, görüşmede Türkiye'nin NATO'daki rolüne odaklanarak, "Avrupa’nın iki ucunda yer alan Türkiye ve Birleşik Krallık zamanımızın zorluklarıyla mücadelede kilit önemdedir. Bu iş birliği ordularımızın ulusal çıkarlarımızı korumak için daha yakın çalışmasını sağlayacak" dedi. Bu sözler, anlaşmanın stratejik derinliğini ortaya koyuyor ve ittifak içindeki dayanışmayı pekiştiriyor.
Ancak anlaşma, bazı eleştirileri de beraberinde getirdi. Uluslararası Af Örgütü'nün İngiltere şubesinden Polly Truscott, İngiltere Başbakanı Keir Starmer’a Türkiye’deki insan hakları durumunu gündeme getirmesi ve ticari ilişkilerin ihlallere zemin oluşturmamasını sağlaması çağrısında bulundu. Truscott, “milyarlarca sterlinlik bu satış görüşmeleri sürerken Türkiye’de insan haklarına yönelik büyük bir baskı yaşanıyor. Ana muhalefet partisi sürekli saldırı altında. Cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile kampanya direktörü de casusluk suçlamasıyla tutuklandı” diye ekledi. Eleştirmenler, muhalefet baskı uygulayan Türkiye'yle yapılan böyle bir anlaşmanın demokrasiyi erittiğini savunuyor. Bu görüşler, anlaşmanın etik boyutunu tartışmaya açarken, uluslararası toplumun dikkatini çekiyor.
İngiltere Başbakanlık sözcüsü, eleştirilere yanıt olarak “İstanbul Belediye Başkanı ve protestocuların da dahil olduğu tutuklamaları Türk hükümetiyle birçok düzeyde görüştük. Birleşik Krallık demokrasiye, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne sıkı sıkıya bağlıdır” açıklamasını yaptı. Bu açıklama, İngiltere'nin değerlerine sadık kalırken ekonomik iş birliklerini sürdürme çabasını yansıtıyor. Starmer'ın ziyareti sırasında imzalanan anlaşma, iki ülke arasındaki diyaloğu güçlendirirken, benzer endişelerin daha önce Suudi Arabistan'a yapılan satışlarda da gündeme geldiğini hatırlatıyor. Örneğin, Typhoon jetlerinin Riyad’a satışı, Almanya’nın gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetinin ardından insan hakları kaygılarını geri çekmesinden sonra gerçekleşmişti. ABD istihbaratı, cinayetin Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın onayıyla işlendiği sonucuna varmıştı.
Eurofighter Typhoon jetleri, birçok ülke tarafından tercih ediliyor. Avusturya, Umman, Katar, Kuveyt ve Suudi Arabistan gibi ülkeler bu jetleri kullanıyor. Anlaşma, Eurofighter konsorsiyumu olan İngiltere, Almanya, İtalya ve İspanya'nın katılımıyla gerçekleşti ve Almanya'nın daha önceki itirazlarını aşarak ilerledi. Türkiye, bu jetleri geçici bir filo olarak görürken, yerli KAAN savaş uçağının devreye girmesine kadar hava gücünü artırmayı hedefliyor. Starmer'ın Ankara ziyareti sırasında Türk Havacılık ve Uzay Sanayii tesislerini ziyaret etmesi ve KAAN hakkında bilgi alması, iki ülkenin teknolojik iş birliğini öne çıkarıyor.
Anlaşma, NATO ittifakını güçlendirme açısından da önemli. Starmer, Rusya'nın tehditlerine karşı birlik vurgusu yaparken, Erdoğan anlaşmayı "iki yakın müttefik arasındaki stratejik ilişkinin yeni bir sembolü" olarak nitelendirdi. Anlaşmada ek jet satışları için opsiyonun bulunması, geleceğe dair genişleme potansiyelini gösteriyor. Bu gelişme, Türkiye'nin F-16 ve F-35 programlarıyla birlikte hava filosunu çeşitlendirme stratejisini destekliyor ve bölgesel güvenlik dinamiklerini etkiliyor.
Tartışmalar sürerken, anlaşmanın ekonomik faydaları ön planda tutuluyor. İngiltere'de binlerce iş fırsatı yaratması beklenen bu adım, savunma sanayisinin büyümesine katkı sağlayacak. Starmer'ın açıklamaları, anlaşmanın sadece ticari değil, aynı zamanda diplomatik bir başarı olduğunu vurguluyor. Gelecek yıllarda teslim edilecek jetler, iki ülkenin ordularını daha yakın çalışmaya teşvik ederken, NATO'nun genel gücünü artıracak.
Sonuç olarak, bu anlaşma savunma ve diplomasi alanında yeni bir sayfa açıyor. Ekonomik kazanımlar, stratejik iş birlikleri ve etik tartışmalar bir arada ilerlerken, taraflar geleceğe umutla bakıyor. Bu tür gelişmeler, uluslararası ilişkilerin karmaşıklığını bir kez daha gözler önüne seriyor ve paydaşları sorumluluk almaya davet ediyor.
            
            
                            
                            
                            




