Türkiye'nin siyasi arenasında uzun süredir tartışılan konular, son dönemde hız kesmeden gündemi meşgul etmeye devam ediyor. Özellikle Kürt meselesi ve buna bağlı gelişmeler, hem iç politikayı hem de bölgesel dinamikleri etkileyen unsurlar olarak öne çıkıyor. Son haftalarda yaşanan diplomatik ve meclis içi hareketlilikler, bu konunun ne kadar hassas ve çok katmanlı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Uzmanlar, bu tür ziyaretlerin ve ardından gelen açıklamaların, uzun vadeli bir çözümün kapısını aralayabileceğini belirtiyor, ancak belirsizlikler de bir o kadar fazla.
İkinci olarak, 24 Kasım'da gerçekleştirilen İmralı ziyareti, bu sürecin önemli bir kilometre taşı olarak kayıtlara geçti. Heyet üyelerinden Gülistan Kılıç Koçyiğit'in değerlendirmelerine göre, bu ziyaret sadece bir temas değil, aynı zamanda Kürt sorununun bir siyasal sorun olduğunun tescili niteliğini taşıyor. Koçyiğit, ziyaretin kendisinin Sayın Öcalan'ın bir siyasi aktör olduğunun da teyidi olduğunu vurguluyor. Türkiye'de genel olarak "Şiddet ve çatışma sonlanırsa, Kürt sorunu da biter" şeklinde bir çıkarsama yapıldığını ifade eden Koçyiğit, eğer bir siyasal çözüm arayışı varsa –ki bunun olması gerektiğini savunuyor– o zaman bu çözümü konuşulacak kişinin bizzat Sayın Öcalan olduğunu belirtiyor. Diğer bütün aktörlerle beraber, bu kişinin lider konumundaki rolü, sürecin merkezinde yer alıyor. Bu açıklama, ziyaretin amacını ve kapsamını netleştirirken, çözümün sadece askeri değil, esasen siyasi bir çerçevede ele alınması gerektiğini ortaya koyuyor.
Ziyaretin detaylarına inildiğinde, heyetin üç milletvekili olarak İmralı'ya gittiği ve Abdullah Öcalan ile görüşme gerçekleştirdiği görülüyor. Görüşmenin tutanakları, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) tarafından tutulmuş, bu durum meclis komisyonunda ayrı bir tartışma konusu olmuş. Komisyonun ilk toplantısında, beklenen detaylı bilgi paylaşımı yerine sadece bir özet metin okunmuş. Bu özet metinde, Öcalan'ın MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teşekkür ettiği belirtiliyor. "Lider olarak kesin talimatlar verme konumundayım" diyen Öcalan, silah bırakma çağrısının arkasında durduğunu ifade etmiş. Özellikle 27 Şubat sonrası tartışılan bir nokta olan, bu çağrının Suriye Demokratik Güçleri'ni (SDF) kapsayıp kapsamadığı sorusu, komisyon üyeleri tarafından sıkça dile getirilmiş. Ancak özet metinde bu konuda net bir ifade yer almamış, bu da belirsizliği artırmış.
Öcalan'ın açıklamalarının daha derinlerine bakıldığında, örgütün Kandil'deki karargahının Suriye cephesine taşınmasının sorunu çözmediği yönünde direnç olduğu bilgisi üzerine, lider olarak her alana yönelik kesin talimatlar vermesi gerektiğini vurgulamış. Bu talimatların uygulanmasının yeni bir iklim yaratacağını belirten Öcalan, sorunun tekrar tekrar sorulduğunu ve sözlerinin arkasında durduğunu dile getirmiş. Sürecin başarısı için elinden gelen tüm çabayı sarf ettiğini ve bunu sürdüreceğini eklemiş. Bu ifadeler, ziyaretin sadece bir formalite olmadığını, somut adımların atılması yönünde bir irade beyanını yansıtıyor. Koçyiğit'in T24'ten Cansu Çamlıbel'e verdiği röportajda da vurguladığı üzere, DEM Parti üyesi olarak bu ziyaretteki rolü, sürecin siyasi boyutunu pekiştirmiş.
Komisyon toplantısının gidişatı ise ayrı bir gerilim unsuru yaratmış. Özet metnin okunmasının ardından, DEM Parti'den bir yazılı açıklama yapılmış ve bağlamından kopuk cümlelerin spekülasyonlara yol açabileceği uyarısında bulunulmuş. Özellikle YPG'nin PKK gibi kendini feshetmeyeceği yönünde bir yorumun yapılmadığı, Suriye değerlendirmesinin ise neredeyse yok denecek kadar az olduğu belirtilmiş. "YPG vurgusu yapılmadı" ifadesi, toplantının en çarpıcı noktalarından biri olarak öne çıkıyor. Toplantıyı yöneten Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, ziyarete katılan üç milletvekiline söz vermeyi planlamış, ancak MHP'li Fethi Yıldız'ın "Gerek yok" demesiyle bu kısım atlanmış. Gülistan Kılıç Koçyiğit'in konuşma talebi ise karşılıksız kalmış, tüm çağrılara rağmen komisyon üyeleri tam tutanak metnini inceleyememiş.
Bu durum, komisyon içinde çeşitli tepkilere yol açmış. CHP'li üye Salih Hüzün, tutanakların neden MİT tarafından tutulduğunu sorgulamış ve meclisin bu görevi üstlenmesi gerektiğini savunmuş. DEM İmralı heyetinin toplantısını eleştirerek, bu sürecin meclis odaklı olması gerektiğini vurgulamış. Yeniyol Grup Başkanı Bülent Kaya ise "MİT'in sansürüyle mi çalışacağız?" diye tepki göstermiş. Ancak bu itirazlar sonuçsuz kalmış; komisyon başkanı oylamaya bile sunmamış. Sonuçta TİP Milletvekili Ahmet Şık, oturumu terk ederek protestosunu göstermiş. Bu olaylar, komisyonun şeffaflık ve kapsayıcılık açısından eleştirilere maruz kaldığını gösteriyor, zira tam metnin paylaşılmaması, sürecin güvenilirliğini zedeliyor.
Genel olarak, İmralı ziyaretinin yankıları, Türkiye'nin Kürt sorunuyla ilgili arayışlarını yeniden masaya yatırıyor. Öcalan'ın "kesin talimatlar" vurgusu, silah bırakma çağrısının devamlılığı ve siyasi çözümün gerekliliği gibi unsurlar, barış sürecinin potansiyel adımlarını işaret ediyor. Ancak Suriye cephesindeki dinamikler, SDF'nin rolü ve YPG'nin geleceği gibi konular, özet metnin yetersizliği nedeniyle hâlâ muğlak. Koçyiğit'in "siyasal çözüm arayışı olmalı" sözleri, bu sürecin sadece çatışma sonlandırmakla sınırlı kalmayıp, esasen demokratik reformlar içermesi gerektiğini hatırlatıyor. Uzman yorumlarına göre, bu tür ziyaretler, uzun soluklu bir müzakere zeminini hazırlayabilir, fakat meclis içi engeller ve belirsizlikler, ilerlemeyi yavaşlatıyor.
Sürecin bir sonraki aşamalarında, komisyonun daha kapsayıcı toplantılar düzenlemesi ve tam bilgilerin paylaşılması bekleniyor. Öcalan'ın çabasını sürdüreceğini belirtmesi, aktörler arasında bir köprü kurma iradesini yansıtıyor. Bölgesel bağlamda, Kandil-Suriye eksenindeki hareketlilikler, çözümün uluslararası boyutunu da gündeme getiriyor. Türkiye'de bu konu, hem iç barışı hem de dış politikayı doğrudan etkileyen bir mesele olarak, kamuoyunun yoğun ilgisini çekmeye devam edecek. Gelişmelerin izlenmesi, olası yeni açıklamalarla netlik kazanacak gibi görünüyor, zira her adım, geleceğin siyasi haritasını yeniden çizme potansiyeli taşıyor.





