Türkiye siyasetinin gündemini uzun süredir meşgul eden ve büyük bir merakla beklenen Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'ndeki revizyon süreci, beklenmedik bir engelle karşılaştı. Siyasi kulislerde konuşulanlara göre, revizyonun takıldığı nokta, ülkenin en kritik bakanlıklarından biri olan İçişleri Bakanlığı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, bu önemli makam için yeni bir isim belirleme konusunda henüz kesin bir karara varamamış olması, tüm kabine değişikliği takvimini erteleyen ana faktör olarak öne çıkıyor. Bu durum, revizyonun Meclis'in 2026 bütçe görüşmelerinin ardından, yani Ocak 2026'da yapılacağı beklentisini güçlendiriyor.
Bu kilitlenmenin ardında yatan neden, İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturacak ismin taşıyacağı büyük sorumluluk ve bu makamın siyasi dengeler açısından arz ettiği önem. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın masasında, bu kritik görev için her biri farklı tecrübe ve geçmişe sahip, birbirinden güçlü tam beş ayrı aday bulunuyor. Bu beş ismin profilleri ve potansiyelleri, Ankara koridorlarında hararetli tartışmalara neden olurken, Erdoğan'ın ince eleyip sık dokuduğu ve en doğru kararı vermek için zaman istediği belirtiliyor. Bu isimler arasında, hem bürokratik deneyimi hem de siyasi ağırlığı olan figürler dikkat çekiyor.
Masadaki ilk dikkat çeken isim, mevcut görevinde başarılı çalışmalara imza atan İstanbul Valisi Davut Gül. Gül'ün, mevcut İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya gibi hem İstanbul hem de Gaziantep'te valilik yapmış olması, benzer bir yönetim tecrübesine sahip olduğu ve bakanlık görevine yabancı olmadığı şeklinde yorumlanıyor. İkinci aday ise hukuk camiasından geliyor: İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek. Daha önce Adalet Bakan Yardımcılığı görevini de üstlenmiş olan Gürlek'in, bu kritik dönemde İçişleri Bakanlığı koltuğuna oturabileceği yönündeki iddialar, kulislerde geniş yankı uyandırıyor.
Üçüncü aday, hem İçişleri hem de Adalet Bakanlığı için adı geçen, parti tabanında güçlü bir karşılığı bulunan Bülent Turan. Turan'ın siyasi tecrübesi ve parti içindeki konumu, onu bakanlık için güçlü bir alternatif haline getiriyor. Dördüncü isim ise bürokrasinin deneyimli isimlerinden Muhterem İnce. Uzun yıllar kaymakamlık, valilik, müsteşarlık ve bakan yardımcılığı gibi önemli görevlerde bulunmuş olan İnce'nin, devlet tecrübesiyle öne çıktığı ifade ediliyor.
Beşinci ve belki de en sürpriz aday ise, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 2002 yılından bu yana yanından ayırmadığı, en yakınındaki isimlerden biri olan Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan. Aynı zamanda büyükelçi sıfatı da bulunan Doğan'ın, Erdoğan'a olan yakınlığı ve uzun yıllara dayanan güven ilişkisi nedeniyle bakanlık koltuğuna oturma şansının diğer adaylara göre daha yüksek olduğu konuşuluyor. Kulislerde, Doğan'ın bakan olarak atanmasına daha çok ihtimal verildiği belirtiliyor.
Kabine revizyonunun ertelenmesine neden olan bu beş adaylı kilitlenme, siyasetin nabzını yükseltirken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vereceği son kararın, sadece İçişleri Bakanlığı'nın değil, tüm kabinenin ve dolayısıyla ülkenin önümüzdeki dönemdeki yol haritasını belirleyeceği aşikar. Ocak 2026'ya ertelenen bu kritik karar, siyasi çevreler tarafından büyük bir dikkatle takip edilmeye devam edecek. Kabine değişikliğinin gerçekleşeceği tarih yaklaştıkça, masadaki bu beş ismin kaderi de netleşmeye başlayacak. Bu süreç, Türkiye'nin yönetim kademesinde yaşanacak büyük bir değişimin habercisi olarak görülüyor.




