Türkiye'nin savunma göklerinde, sonbahar bulutları giderek kararıyor. Yerli projelerin kanat çırpışları, küresel rüzgarlarla dans ederken, her yeni açıklama milyonlarca gözü üzerine çekiyor; pandemi sonrası toparlanan savunma sanayi, 2025'in ekiminde rekor yatırımlarla ivme kazanıyor, ama bu yükselişin gölgesinde diplomatik fırtınalar esiyor. F-35'lerden KAAN'a uzanan hayaller, yaptırımların demir zincirleriyle sınanırken, New York'un ışıltılı koridorları sessiz hesaplaşmalara sahne oluyor. Bu belirsizlikler arasında, bir bakanın sözleri bile arenayı inletmeye yetiyor. Peki, bu sessiz gerilimin ardında yatan strateji, Türkiye'nin gök hâkimiyetini nasıl şekillendirecek? Sektördeki nabızlar, giderek hızlanıyor.

Asıl deprem burada patlıyor: Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TRT Haber'de katıldığı canlı yayında, KAAN savaş uçağı motorlarına ilişkin ABD Kongresi'ndeki lisans sorununu dile getirdiği açıklamasının ardından başlayan tartışmaları şiddetle reddetti ve kınadı. Fidan, bu tartışmanın dezenformasyon ve kara propaganda kaynaklı suni bir girişim olduğunu vurgulayarak, savunma sanayisindeki yerlileşme ve millileşme emeğine saygısızlık olarak gördüğünü haykırdı; "Özellikle savunma sanayisinde bizim yerlileşmemizi ve millileşmemizi mümkün kılan emeği görmeyen ve buna saygısızlık eden bir tartışma alanı ortaya çıktı. Bunu açıkçası şiddetle reddediyorum ve kınıyorum" diye konuştu. Görevini, Türkiye'ye uygulanan açık ve örtülü yaptırımları diplomatik yolla gidermek olarak tanımlayan Fidan, iki yıldır bu yönde yoğun çaba sarf ettiklerini belirtti; Kanada, Hollanda, Norveç, Belçika ve Almanya'daki kısıtlamaların büyük ölçüde kaldırıldığını, ABD'dekilerin ise bir kısmının çözüldüğünü, bir kısmının ise devam ettiğini açıkladı.

Fidan'ın New York'taki BM 80. Genel Kurulu sırasında Türkevi'nde basın mensuplarına verdiği demeç, tartışmanın fitilini ateşlemişti: "Şu anda diyelim F-35 vs. Almayı beklediğimiz KAAN’ın motorları var şu anda bekliyor Amerikan Kongresi'nde. Onların lisansı durmuş durumda. Onların lisansını da hayata geçip motorların gelmesi lazım ki KAAN’ların üretimi başlayabilsin. Aslında sistemik olarak bizim Amerika ile ilişkimizde sınırlamaların olması, bizi ister istemez daha farklı arayışlar içine itecek uluslararası sistemde." Bu sözler, CHP'nin Gölge Dışişleri Bakanı Namık Tan'ın sosyal medyada paylaştığı iddialarla kesişince fırtına koptu; Tan, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar'ın F-16 alımı yerine KAAN projesine öncelik verdiğini, Türkiye'nin F-16'lar için 1,5 milyar dolar ödediği halde Bayraktar'ın bu satışı desteklemediğini, ABD'nin Trump ve Kongre nezdinde F-16 satışında ısrar ettiğini ve Bayraktar'ın tutumunun Washington'da memnuniyetsizlikle karşılandığını öne sürmüştü. Fidan, bu tür spekülasyonları "yüksek devlet konuları" olarak nitelendirerek, tartışmanın başka alanlara taşınmasını garip bulduğunu ifade etti; "Bunlar yüksek devlet konularıdır. Şimdi bu tartışmayı buradan alıp başka bir alana taşımak gerçekten garip."

Bu kınama, sadece bir retoriğe değil, somut diplomatik çabaların ifşa edilişine işaret ediyor. Fidan, "Ben bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin Dışişleri Bakanıyım. Türkiye'ye yapılan açık ve örtülü kısıtlamalar ve yaptırımlar var, diplomatik olarak giderilmesi gereken. 2 yıldır çalışıyoruz. Kanada'dan kaldırdıklarımız var, Hollanda'yı kaldırdık, Norveç'i kaldırdık, Belçika'yı kaldırdık, Almanya'daki konular büyük ölçüde kalktı. Amerika'dakilerin bir kısmı kalktı, bir kısmı duruyor. Benim görevim, bu yaptırımları kaldırmak. Ben bunu kaldırmakla yükümlüyüm" diyerek, mücadelesinin detaylarını döktü. Eğer bu yaptırımlar kaldırılamazsa, milli güvenlik gereği alternatif kaynaklara yönelmenin kaçınılmaz olacağını vurguladı; "Ha ben bunu kaldırmaya uğraşırken karşı taraf herhangi bir sebepten dolayı bana mantıklı bir izah getiremezse ve konuyu ilerletemezsek benim milli güvenliğim bunu başka yerden almayı gerektirir. Ve bu muhatabın bunu bilmesi lazım. Bak ben senden bunu almak istiyorum fakat sen bunu vermezsen benim başka alternatiflerim de olacak." Bu sözler, Türkiye'nin savunma bağımsızlığındaki kararlılığını bir manifesto gibi ortaya koyarken, KAAN projesinin yerli motor geliştirme safhasını da dolaylı olarak tescilliyordu.

Heyecan dorukta: Fidan'ın kınaması, sosyal medyada ve savunma çevrelerinde yankı buldu; bazı yorumcular bunu "dezenformasyon savaşının sonu" olarak nitelendirirken, diğerleri "yaptırım zincirinin kırılışı" diye selamladı. Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün'ün daha önce yaptığı "KAAN seri üretimi yabancı değil yerli motor üzerinden planlandı" açıklaması, Fidan'ın sözleriyle örtüşürken, projenin milli motor hedefine odaklandığını bir kez daha hatırlattı. Timur Soykan gibi gazetecilerin işaret ettiği gibi, bu tartışma saray içindeki klikleşmelerin ve Erdoğan sonrası belirsizliklerin bir yansıması mı? Savunma şirketlerine yönelik operasyon iddiaları, Bayraktar'ın adının geçmesi, Hakan Fidan'a dair spekülasyonlar... Hepsi, KAAN'ın kanatlarını kesme girişimi olarak okunuyor. Peki, bu alternatif arayışlar hangi ülkelere uzanacak; İngiltere mi, Fransa mı yoksa Doğu Asya mı? Fidan'ın "muhatabın bilmesi lazım" uyarısı, diplomatik rest bir sinyal gibi yankılanıyor.

Sektördeki dalgalar cabası: KAAN projesi, 2023'te ilk uçuşunu yaparak Türkiye'yi 5. nesil savaş uçağı kulübüne sokmuş, ama motor bağımlılığı hâlâ en büyük Achilles topuğu. ABD'nin CAATSA yaptırımları altında lisanslar askıda kalırken, F-16 satışındaki 1,5 milyar dolarlık ödeme bile tam bir zafer getirmemiş; Trump ve Kongre'nin ısrarı, Bayraktar'ın öncelikli KAAN tercihiyle çatışınca Washington'da homurdanmalar yükselmiş. Namık Tan'ın rivayetleri, bu gerilimi ifşa ederken, Fidan'ın kınaması muhalefet kaynaklı dezenformasyonu hedef aldı; CHP içinden gelen bu iddialar, savunma milliyetçiliğini siyasi malzeme yapma girişimi olarak damgalandı. Sosyal medyada #KAANTartışması etiketiyle binlerce paylaşım patlarken, savunma analistleri Kubilay Yıldırım gibi isimler, "Yerli motor 2030'a kadar hazır, yabancı motor geçici köprü" diye açıklıyor; Fidan'ın sözleri, bu köprüyü koruma çabasını simgeliyor.

Geleceğe dair fırtına büyüyor: Fidan'ın diplomatik mücadelesi meyve verirse, KAAN'ın motorları kanatlanır ve Türkiye'nin hava üstünlüğü hayali gerçeğe döner; yoksa alternatifler devreye girer, belki bir Asya deviyle yeni ittifaklar doğar. Bu kınama, sadece bir savunma değil; milli iradenin haykırışı. Düşünün: Göklerde KAAN'lar süzülürken, yerdeki tartışmalar toz olur mu? Saray-AKP gerilimi, operasyon söylentileri, Erdoğan sonrası klikler... Hepsi, bu motor krizinin etrafında dönüyor. Timur Soykan'ın "Erdoğan sonrası belirsizlik klikleşmeyi artırıyor" uyarısı, buzdağının görünen yüzü; savunma şirketlerindeki operasyonlar, Bayraktar'ın adının anılması, Fidan'a atılan iddialar... Bu zincir, KAAN'ı bitirme çabası mı yoksa iç hesaplaşma mı? Sosyal medyada yankılanan videolar, milyonları ekrana kilitlemiş; bir kullanıcı, "Fidan haklı, emeğe saygısızlık" diye haykırırken, diğerleri "Alternatifler hazır mı?" diye soruyor.

Kocaeli Gebze'de Metro İnşaatı Nedeniyle Apartman Çöktü
Kocaeli Gebze'de Metro İnşaatı Nedeniyle Apartman Çöktü
İçeriği Görüntüle

Bu diplomatik düello, sadece motorlardan ibaret değil; bir ulusun gök hâkimiyet mücadelesi. Hakan Fidan'ın kınaması, yerlileşme ateşini korurken, yaptırımların zincirlerini kırmanın manifestosu. KAAN'ın kanatları açılırken, tartışmaların tozu diner mi? New York'un koridorlarından TRT ekranlarına uzanan bu gerilim, Türkiye'nin savunma destanını yazıyor; alternatif arayışlar, yeni ittifakları doğurabilir. Kim bilir, belki bir sonraki zirve motor lisanslarını çözer; ya da yerli motor, bağımsızlık bayrağını dalgalandırır. Savunma arenası yanıyor, nabızlar hızlanıyor; bu fırtına, zaferle mi diner yoksa yeni fırtınalar mı doğurur? Gözler diplomatik masalara çevrilmiş, kalp atışları senkronize; Türkiye, göklerdeki yerini almak için bekliyor.