Siyaset arenasında son günlerde en çok konuşulan ve kulislerde adeta bomba etkisi yaratan "Bahçeli'ye darbe yapılacak" iddiası, gündemdeki sıcaklığını korumaya devam ederken, tartışmaların odağındaki isimden beklenen açıklama nihayet geldi. Ankara'daki siyasi dengeleri altüst eden ve Milliyetçi Hareket Partisi kanadından çok sert tepkilerin yükselmesine neden olan bu sözlerin sahibi, yaşanan bilgi kirliliğine son vermek ve sözlerinin arkasındaki gerçek analizi ortaya koymak adına kameraların karşısına geçti. Günlerdir süren polemiklere ve karşılıklı açıklamalara bir son vermek istediğini belirten o isim, yaptığı çarpıcı değerlendirmelerle konuşulan senaryoların perde arkasını araladı ve bu konuda artık son kez konuştuğunu vurgulayarak tartışmalara noktayı koydu.
Ortaya atılan iddiaların kamuoyunda farklı yönlere çekildiğini ve bir algı operasyonuna dönüştürüldüğünü ifade eden deneyimli siyaset bilimci, sözlerinin doğrudan bir "darbe" çağrısı veya beklentisi olmadığını, tamamen mevcut siyasi konjonktür ve çözüm süreci üzerinden yapılan bir durum tespiti olduğunu dile getirdi. Özellikle hukuk ve demokrasi zemininden uzaklaşılması durumunda siyasetin doğal akışının tıkanacağını belirten isim, analizinin merkezinde kişilerin değil, süreçlerin ve devletin bekasının yer aldığını hatırlattı. "Benim analizim tamamen çözüm sürecine ve hukuk zeminine dairdi" diyerek sözlerine açıklık getiren uzman, yanlış anlaşılmaların önüne geçmek için ifadelerini daha net bir dille tekrarladı ve asıl uyarısının yaklaşan erken seçim ihtimali ve siyasi sıkışmışlık üzerine olduğunu belirtti.
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sert çıkışları ve parti yönetiminden gelen tepkiler sonrası geri adım atıp atmayacağı merak konusu olan isim, yaptığı bu son açıklamada görüşlerinin arkasında durduğunu ancak bağlamından koparılan cümlelerin düzeltilmesi gerektiğini savundu. "Hukuka dönülmezse süreç yürümez" tespitini yineleyen ve bu durumun siyasi sonuçlarının kaçınılmaz olacağını vurgulayan isim, Türkiye'nin önündeki en kritik virajın hukuk devleti ilkelerine bağlılık olduğunu ifade etti. Söylediklerinin bir temenni değil, siyaset biliminin verileriyle yapılmış bir öngörü olduğunu belirten uzman, bu öngörülerin gerçekleşmemesi için atılması gereken adımların da belli olduğunu, aksi takdirde siyasetin kendi dinamikleri içinde yeni yollar arayacağını sözlerine ekledi.
Gündeme bomba gibi düşen o ilk açıklamanın ardından başlayan fırtınanın dindiği düşünülürken gelen bu yeni ve nihai değerlendirme, siyasi kulislerdeki hareketliliği yeniden artırdı. İktidar kanadının ve muhalefetin de yakından takip ettiği bu polemik, aslında Türkiye'nin içinden geçtiği hassas dönemin ve çözüm arayışlarının ne kadar kırılgan olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Yapılan açıklamada, devlet aklının ve siyasi rasyonelliğin önemine vurgu yapılırken, kişisel polemiklerin ülkenin gerçek gündemini gölgelememesi gerektiği mesajı verildi. "Bu konuda son kez konuşuyorum" diyerek sözlerini tamamlayan isim, artık topun siyaset yapıcılarda olduğunu ve sürecin nasıl işleyeceğini zamanın göstereceğini işaret etti.
Sonuç olarak, günlerdir kamuoyunu meşgul eden ve farklı senaryoların üretilmesine neden olan bu iddialar, sahibinin yaptığı bu detaylı ve net açıklama ile yeni bir boyut kazandı. Meselenin şahıslarla değil, sistemin işleyişi ve hukukun üstünlüğü ile ilgili olduğu gerçeği, yapılan bu son değerlendirme ile bir kez daha kayıtlara geçmiş oldu. Şimdi gözler, bu açıklamaların ardından siyasi partilerin ve özellikle MHP kanadının vereceği tepkilere ve sürecin, işaret edilen "hukuk ve çözüm" ekseninde nasıl şekilleneceğine çevrildi. Türkiye'nin siyasi gündemini belirleyen bu tartışma, yapılan son açıklama ile bir sona erse de, etkilerinin ve yankılarının bir süre daha devam edeceği aşikar görünüyor.
