Türkiye’nin ekonomik gündemi, bir kez daha altın fiyatlarının gölgesinde. Gram altın, adeta bir roket gibi yükselerek tarihi zirvelerini bir bir aşıyor. Yatırımcıların güvenli limanı olarak bilinen altın, 4 Eylül 2025 sabahı yeni bir rekorla uyandı. Dolar ve euro kurlarındaki dalgalanmalar, küresel piyasalardaki belirsizlikler ve jeopolitik gerilimler, altını adeta bir yıldız gibi parlatıyor. Ancak bu yükseliş, sadece yatırımcıları değil, sokaktaki vatandaşı da yakından ilgilendiriyor. Peki, altın fiyatlarındaki bu çılgın rallinin ardında neler yatıyor?

Altın, yüzyıllardır insanlığın en güvenilir yatırım araçlarından biri. Ekonomik belirsizliklerde, savaşlarda ve krizlerde her zaman sığınılacak bir liman olarak görülen bu değerli metal, 2025 yılında da bu unvanını koruyor. Özellikle son haftalarda, küresel piyasalarda yaşanan hareketlilik, altını yeniden sahnenin merkezine taşıdı. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faiz indirimi beklentileri, dolar endeksindeki zayıflama ve Orta Doğu’daki jeopolitik gerilimler, altın fiyatlarını adeta uçurdu. Gram altın, bu sabah 4717 TL’ye ulaşarak tüm zamanların en yüksek seviyesini gördü, ons altın ise 3508 doları aşarak kendi rekorunu tazeledi.

Piyasalar, sabah saatlerinde adeta bir altın fırtınasına uyandı. İstanbul serbest piyasasında, gram altın 4717 TL alış ve 4720 TL satış fiyatıyla işlem görüyordu. Çeyrek altın 7800 TL, Cumhuriyet altını ise 31,500 TL seviyelerinde alıcı buluyordu. Bu rakamlar, sadece bir ay öncesine kıyasla bile ciddi bir yükselişi işaret ediyor. Altın ve para piyasaları uzmanı İslam Memiş, geçtiğimiz hafta yaptığı değerlendirmede, gram altının 4650 TL’lik hedefi aşacağını ve kasım ayına kadar yükseliş trendinin süreceğini öngörmüştü. Ancak altın, bu tahmini bile geride bırakarak yatırımcıları şaşırtmaya devam ediyor.

Bu yükseliş, sadece rakamlardan ibaret değil; aynı zamanda toplumun ekonomik algısını da derinden etkiliyor. Sosyal medyada, altın fiyatlarıyla ilgili yorumlar adeta bir çığ gibi büyüyor. Bir kullanıcı, “Gram altın 4700 TL’yi geçti, artık düğünlerde takı takamayacağız!” diyerek espri yaparken, bir başkası, “Altın almayan pişman, satan daha çok pişman!” yorumuyla piyasadaki heyecanı özetledi. Vatandaşlar, bu yükselişin günlük hayatlarına nasıl yansıyacağını merak ederken, kuyumcular da artan talep karşısında adeta nefes alamıyor. Peki, bu çılgın rallinin ardında hangi dinamikler var?

Küresel piyasalar, Fed’in eylül ayında faiz indirimine gideceği beklentisiyle çalkalanıyor. Fed’in bu ay 25 baz puanlık bir indirim yapma ihtimali, piyasalarda yüzde 60 olarak fiyatlanıyor. Dolar endeksindeki zayıflama, altının ons fiyatını yukarı taşıyan en önemli faktörlerden biri. Ayrıca, Donald Trump’ın ikinci başkanlık döneminde uygulayacağı sert gümrük tarifeleri, küresel ticarette belirsizlik yaratıyor. Bu durum, yatırımcıları güvenli liman olarak altına yönlendiriyor. Orta Doğu’daki gerilimler ve Ukrayna’daki devam eden çatışmalar da altının cazibesini artırıyor.

Türkiye’de ise iç dinamikler, altın fiyatlarını daha da körüklüyor. Dolar/TL kuru, 41 TL’yi aşarak rekor seviyelerde gezinirken, enflasyonun resmi rakamlara göre yüzde 60’ı geçmesi, TL’nin alım gücünü eritiyor. Bu durum, vatandaşların altına olan talebini artırıyor. Bir kuyumcu, “Müşteriler, paralarının değerini korumak için altına koşuyor. Ama fiyatlar bu kadar yüksekken, çoğu sadece seyrediyor,” diyerek piyasadaki havayı özetliyor. Altın, sadece bir yatırım aracı değil; aynı zamanda ekonomik belirsizliklere karşı bir kalkan olarak görülüyor.

Emeklinin Feryadı Edirne’den Yükseldi
Emeklinin Feryadı Edirne’den Yükseldi
İçeriği Görüntüle

Altın fiyatlarındaki bu yükseliş, diğer sektörleri de doğrudan etkiliyor. Örneğin, düğün sezonu yaklaşırken, çeyrek altın fiyatlarının 7800 TL’ye dayanması, düğünlerde takı geleneğini zorlaştırıyor. Bir vatandaş, sosyal medyada, “Düğüne giderken çeyrek takardık, şimdi gram altın bile lüks oldu!” diyerek tepkisini dile getirdi. Öte yandan, ithal ürünlerin fiyatları da altınla birlikte yükseliyor. Elektronikten otomotiv sektörüne kadar birçok alanda, döviz kurlarındaki artışın etkisi hissediliyor. Bu zincirleme etki, altın fiyatlarının sadece yatırımcıları değil, tüm toplumu ilgilendirdiğini gösteriyor.

Ekonomistler, altın fiyatlarındaki bu rallinin kısa vadede durulmayacağını düşünüyor. Altın ve para piyasaları uzmanı İslam Memiş, “Gram altın için 4650 TL hedefi artık geride kaldı. Kasım ayına kadar 4800 TL seviyelerini konuşabiliriz,” diyerek yatırımcıları heyecanlandırıyor. Memiş, aynı zamanda, altın fiyatlarındaki geri çekilmelerin alım fırsatı olarak değerlendirilmesi gerektiğini vurguluyor. “Nakit ihtiyacı olmayanlar beklesin, ama düşüşlerde alım yapanlar kazançlı çıkar,” sözleriyle, uzun vadeli yatırımcılara umut veriyor.

Peki, bu yükselişin ardındaki asıl sır ne? Altın fiyatlarındaki bu çılgın ralli, sadece ekonomik verilerle mi açıklanıyor, yoksa başka bir sürpriz mi barındırıyor? Asıl gerçek, küresel ve yerel piyasalardaki bir dizi faktörün mükemmel fırtınasında yatıyor. Fed’in faiz indirimi beklentisi, sadece bir başlangıç. Çin’deki altın talebinin artması, merkez bankalarının rezervlerini altınla güçlendirme çabaları ve Türkiye’deki yüksek enflasyon, bu ralliyi besleyen ana damarlar. Özellikle Çinli tüketicilerin altına olan ilgisi, ons fiyatlarını yukarı taşıyan önemli bir etken. Türkiye’de ise, vatandaşların TL’deki değer kaybına karşı altına sığınması, talebi daha da artırıyor.

Altın, sadece bir metal değil; bir güven sembolü. 2025 yılında, bu güven sembolü, rekor üstüne rekor kırarak adeta bir destan yazıyor. Gram altının 4717 TL’ye ulaşması, sadece bir rakam değil; ekonomik belirsizliklerin, küresel gerilimlerin ve toplumsal umutların bir yansıması. Yatırımcılar, bu yükselişin devam edip etmeyeceğini merak ederken, vatandaşlar ise altın fiyatlarının günlük hayatlarına nasıl yansıyacağını düşünüyor. Acaba altın, yeni zirvelere mi koşacak, yoksa beklenmedik bir geri çekilme mi yaşanacak? Bu soruların cevabı, hem piyasalarda hem de sokaklarda yankılanmaya devam edecek.