CHP'de sıcak saatler yaşanıyor. Türkiye gündemini sarsan olaylar zincirine yeni bir halka eklenerek partinin iç dinamiklerinde derin çatlaklar oluştuğu konuşuluyor. Son günlerde siyasetin koridorlarında fısıltı gazetesiyle yayılan bilgiler, nihayet ete kemiğe büründü ve herkesin gözü önünde cereyan eden bir disiplin sürecini ortaya çıkardı. Eski vekil ve gazeteci Barış Yarkadaş hakkında başlatılan bu süreç, akıllara "Parti içinde neler oluyor?" sorusunu getirdi.
Ankara kulislerinden gelen bilgilere göre, partinin İstanbul İl Yönetimi tarafından Yüksek Disiplin Kurulu'na sunulan bir şikayet dilekçesi bu operasyonun fitilini ateşledi. Uzun süredir parti içi tartışmalarla gündemde olan Yarkadaş'ın, sosyal medya hesapları ve çeşitli televizyon programlarında yaptığı sert açıklamalar, partinin bazı kademelerinde rahatsızlık yaratmıştı. Ancak bu rahatsızlığın bir disiplin soruşturmasına dönüşmesi, parti içinde muhalif seslere karşı bir gözdağı olarak yorumlandı. Bu hamlenin, partinin mevcut yönetiminin kendi içindeki eleştiriye tahammülsüzlüğünü gösterdiği iddia ediliyor.
Gelişmelerin şok etkisi henüz geçmeden, Yarkadaş'ın sosyal medya hesabından yaptığı ve herkesi şaşkına çeviren paylaşım, adeta manidar bir cevap niteliği taşıyordu. Paylaştığı "İllegal Hayatlar" adlı film afişiyle birlikte "Sosyal medyaya iki üç saat girmedim. Biraz kitap okuyup film izleyeyim dedim. Vaktiniz varsa izleyin, konusu çok tanıdık gelecek" ifadeleri, doğrudan bu karara bir gönderme olarak algılandı. Bu paylaşım, Yarkadaş'ın hem durumu tiye aldığını hem de siyasetin 'illegal' arka bahçelerine dair imalı bir mesaj verdiğini gösterdi.
Parti içindeki bu fırtına, tesadüfi bir olayın ardından patlak vermesiyle de dikkat çekiyor. İstanbul İl Başkanlığı'na mahkeme kararıyla kayyum olarak atanan Gürsel Tekin'in durumu, partinin bu operasyonunu daha da karmaşık bir hale getirdi. Barış Yarkadaş, yakın zamanda Gürsel Tekin'e destek veren ve partinin mevcut yönetimine sert eleştiriler yönelten açıklamalar yapmıştı. "Mahkeme kararına uymak ihraç sebebi mi?" diyerek hem Tekin'e sahip çıkmış hem de parti yönetimini eleştirmişti. Yarkadaş'ın bu çıkışı, bardağı taşıran son damla oldu ve disiplin sürecinin temelini oluşturduğu konuşuluyor. Bu durum, partide 'ya bizden yanasın ya da kapı dışarısın' anlayışının hüküm sürmeye başladığının bir işareti olarak yorumlanıyor.
CHP'deki bu disiplin adımı, aslında çok daha büyük bir iç hesaplaşmanın bir parçası. Partinin içindeki muhalifler ile genel merkez yönetimi arasındaki gerilim, uzun süredir su yüzüne çıkmak için bir kıvılcım arıyordu. Barış Yarkadaş'a yönelik bu hamle, işte bu kıvılcımı çaktı. Gürsel Tekin'in kayyum olarak atanmasıyla başlayan süreç, parti içinde yeni bir dönemin habercisi olabilir. Parti içi muhalefetin bu hamleye nasıl bir tepki vereceği ise merak konusu. Ya hep birlikte sessiz kalacaklar ya da Yarkadaş'a sahip çıkarak bu ateşi daha da büyütecekler. Önümüzdeki günlerde partinin üst yönetiminden ve muhalif kanattan yapılacak açıklamalar, CHP'nin geleceğinin nasıl şekilleneceğine dair önemli ipuçları taşıyacak. Bir zamanlar partinin "medyatik yüzü" olarak anılan Barış Yarkadaş'ın, kendi partisinden neden tasfiye edilmek istendiği ise, asıl cevaplanması gereken soru olarak siyasetin kalbine saplanmış bir hançer gibi duruyor. Tüm bu gelişmelerin ardından, gözler şimdi Yüksek Disiplin Kurulu'ndan çıkacak kararda. Yarkadaş'ın savunmasının ardından alınacak karar, partinin geleceğine dair net bir yol haritası sunacak. Bu karar, ya parti içindeki muhalifleri tamamen susturacak ya da fırtınanın daha da büyümesine neden olacak.