Bölgesel gerginliklerin ortasında, Gazze’de imzalanan yeni antlaşma uluslararası gündemin odağı haline geldi. Fehim Taştekin, canlı yayında bu çok konuşulan anlaşmanın perde arkasına ışık tutarken; ateşkesi bozma potansiyeli taşıyan hassas noktaları, Türkiye’nin masadaki diplomatik rolünü ve İsrail siyasetinde ortaya çıkan derin fikir ayrılıklarını ardı ardına analiz etti.
Gazze antlaşmasının kritik detayları Taştekin’in objektif değerlendirmeleriyle ortaya çıktı. Özellikle, ateşkesin kırılganlığına sebep olabilecek “tehlikeli mayınlar” olarak nitelendirilen bazı maddeler, hem Filistin hem de İsrail tarafında riskin yüksek olduğuna işaret ediyor. Siyasi tarafların hassas denge üzerinde ilerlediği süreçte, anlaşmanın bozulmasına yol açabilecek unsurların varlığı, bölgede yeni çatışma ihtimalini daima canlı tutmakta.
Türkiye’nin rolü ise bu süreçte dikkat çekici. Taştekin’in vurguladığı üzere, resmi müzakere masasında olmasa da, Ankara perde arkasında diplomatik temaslarını sürdürüyor. Özellikle ateşkesin kalıcı hale gelmesi ve insani yardımların ulaşması için Türkiye’nin ara bulucu ve kolaylaştırıcı rolü, hem bölge aktörleri hem de büyük güçler tarafından yakından takip ediliyor.
İsrail’de ise Gazze antlaşması etrafında ciddi bir tartışma yaşanıyor. Taştekin’in analizine göre, ülkenin siyasi arenasında bir bölünme söz konusu: Bir grup ateşkesin zorunlu olduğunu savunurken, diğer grup ise güvenlik riskleri nedeniyle anlaşmaya şüpheyle yaklaşıyor. İsrail hükümeti içinde ve toplumda yaşanan bu fikir ayrılıkları; Gazze meselesinin uzlaşmaya ne denli uzak olduğunu ve her an yeni çatışma riskinin varlığını ortaya koyuyor.
Sonuç olarak, Fehim Taştekin’in Gazze antlaşmasına dair öngörüleri ve analizleri; bölgedeki ateşkesin pamuk ipliğine bağlı olduğunu, Türkiye’nin etkin rol üstlendiğini ve İsrail’de derin tartışmaların daha uzun süre devam edeceğini gösteriyor. Antlaşmanın geleceği, hem siyasi aktörlerin hem de saha gerçeklerinin bir araya geldiği karmaşık bir denklem olarak gündemde kalmaya devam edecek.
