Gaziantep'te yarım asırlık bir geçmişe sahip Diyanet Vakfı, son günlerde kuruluşundan bu yana belki de en çalkantılı dönemini yaşıyor. 1973 yılında temelleri atılan ve uzun yıllar boyunca şehrin dini hayatına önemli katkılarda bulunan vakıfta yaşanan olaylar, sadece kurumsal bir anlaşmazlık olmanın ötesine geçerek hukuki bir krize dönüştü.
Olayın merkezinde Gaziantep İl Müftüsü Hüseyin Hazırlar'ın 30 Eylül 2025 tarihinde gerçekleştirdiği tartışmalı genel kurul çağrısı bulunuyor. Vakfın resmi senedine göre genel kurulu toplama yetkisi yalnızca mütevelli heyetine ait olmasına rağmen, müftünün tek başına bu adımı atması şehirde büyük yankı uyandırdı. Mütevelli heyetinin bilgisi ve onayı olmadan yapılan bu çağrı, hemen ardından hukuki bir süreci de beraberinde getirdi.
Vakfın mevcut yönetimi, duruma sessiz kalmadı ve Gaziantep 5. Noterliği aracılığıyla resmî ihtar çekerek haklarını aramaya başladı. Ancak asıl şok edici gelişme 3 Ekim 2025 tarihinde yaşandı. Bu tartışmalı genel kurul kararından sadece üç gün sonra, Hüseyin Hazırlar'ın Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı görevine atanması, olayın farklı bir boyut kazanmasına neden oldu.
Resmi Gazete'de yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararıyla Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına getirilen Hazırlar'ın bu ataması, vakıf içindeki huzursuzluğu daha da artırdı. Pek çok kişi bu hızlı atamanın tesadüf olmadığını, vakıftaki tartışmalı işlemlerin bir çeşit "ödüllendirilmesi" gibi algılandığını dile getirdi.
Konunun bir diğer kritik noktası ise genel kurulda alınan kararların içeriği. Vakıf senedinde açıkça belirtildiği üzere, boşalan mütevelli heyet üyelerinin yalnızca üçte birinin değiştirilebileceği hükmü bulunuyor. Ancak toplantıda, bu kurala riayet edilmeden mütevelli heyetinin tamamının değiştirildiği iddia ediliyor. Bu durum, işlemlerin hukuki olmadığı yönündeki şüpheleri daha da güçlendirdi.
Mevcut heyet üyeleri, noter aracılığıyla gönderdikleri ihtarnamede alınan kararların yasal sürelere uygun şekilde iptal edilmesini talep etti. Hukuki süreç devam ederken, vakfın kurumsal yapısı ciddi bir sarsıntı yaşıyor. Uzun yıllar birlikte çalışan yönetim kurulu üyeleri, herhangi bir istişare olmadan böyle radikal bir değişikliğin yapılmasına tepki gösteriyor.
Şahinbey Belediyesi eski Meclis Üyesi Uğur Kalkan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada durumun ciddiyetine dikkat çekti. Kalkan, müftünün tek başına yetkisi olmamasına rağmen genel kurulu toplantıya çağırdığını ve bunu da yetkisi olmadan tek imzayla gerçekleştirdiğini vurguladı. "Bu bir darbedir, hukuk tanınmamıştır" sözleriyle durumu özetleyen Kalkan, mütevelli heyetinin kendisine tepki gösterdiğini ve noter aracılığıyla ihtar çekildiğini belirtti.
Kalkan ayrıca, dört yıl boyunca birlikte çalıştığı arkadaşlarının fikrini bile almadan, istişare etmeden bu yolu seçen müftünün tutumunu eleştirdi. "Bir İl Müftüsü bu işlere neden bu şekilde müdahil olmak ister; bunu anlamak mümkün değil" diyen Kalkan, bir müftünün böyle davranması durumunda başkalarının neler yapabileceğini düşünmenin bile istemediğini ifade etti.
Bu hukuksuz kararların iptal edilmesi gerektiğini vurgulayan Kalkan, konuyla ilgili yetkilileri de göreve davet etti. Vakfın yarım asırlık geçmişi boyunca böyle bir krize tanık olunmadığı, şehrin dini ve sosyal hayatına katkı sağlayan bu kurumun yaşadığı sıkıntının kamuoyunda büyük bir rahatsızlık yarattığı dile getiriliyor.
Gaziantep Diyanet Vakfı'nın 1973 yılından bu yana sürdürdüğü hizmetler göz önüne alındığında, yaşanan bu krizin sadece kurumsal bir sorun olmadığı, aynı zamanda şehrin dini ve sosyal dokusunu da etkilediği görülüyor. Vakıf, uzun yıllar boyunca eğitimden sosyal yardımlara, kültürel faaliyetlerden dini hizmetlere kadar pek çok alanda önemli çalışmalara imza attı.
Ancak şimdi tüm bu birikimin gölgesinde kalan tartışmalı işlemler, vakfın geleceği hakkında ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Mütevelli heyetin hukuki mücadelesi devam ederken, kamuoyunun bu konuya gösterdiği ilgi de artıyor. Pek çok kişi, vakıf senedine ve hukuka aykırı şekilde gerçekleştirilen bu işlemlerin nasıl bir sonuca varacağını merakla bekliyor.
Özellikle Hüseyin Hazırlar'ın tartışmalı genel kurul kararından sadece üç gün sonra Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığı görevine atanması, olayın sadece yerel bir vakıf sorunu olmaktan çıkıp ulusal düzeyde de tartışılır hale gelmesine neden oldu. Bu hızlı atamanın zamanlaması, pek çok kesim tarafından şüpheyle karşılandı ve vakıftaki işlemlerin meşruiyeti konusundaki tartışmaları alevlendirdi.
Gaziantep'te dini hizmetler alanında önemli bir yere sahip olan Diyanet Vakfı'nın bu krizi nasıl aşacağı, hukuki sürecin nasıl sonuçlanacağı ve vakfın kurumsal yapısının yeniden nasıl inşa edileceği önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Ancak yaşanan olaylar, vakıf yönetiminde şeffaflık, hesap verebilirlik ve hukuka uygunluk ilkelerinin ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Mütevelli heyetin başlattığı hukuki süreç devam ederken, şehrin dini ve sivil toplum önderleri de konuyla yakından ilgileniyor. Vakfın 52 yıllık mazisine saygı gösterilmesi ve kurumsal düzenin yeniden tesis edilmesi için tüm tarafların hukuk çerçevesinde hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor. Önümüzdeki günlerde mahkemelerin vereceği kararlar, bu tarihi vakfın geleceğini şekillendirecek.





