Dünya ekonomisinin en büyük aktörlerini bir araya getiren G20, 1997 yılındaki Güneydoğu Asya mali krizinin ardından benzer felaketlerin tekrar yaşanmaması amacıyla kurulmuştu. Avrupa Birliği ile birlikte 19 ülkenin oluşturduğu bu dev organizasyon, küresel ekonominin nabzını tutmaya devam ediyor. Gözler bugün, 22-23 Kasım tarihlerinde Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde gerçekleşen kritik zirveye çevrilmiş durumda. Ancak bu yılki toplantı, sadece rutin ekonomik gündemlerle değil, masaya yatırılan çok çarpıcı bir öneriyle de tarihe geçmeye aday görünüyor. Zirve öncesinde, Nobel ödüllü ünlü iktisatçı Joseph Stiglitz önderliğindeki bir heyet, küresel dengeleri değiştirebilecek nitelikteki bir raporu G20 Başkanlığına sundu.

Stiglitz ve beraberindeki heyetin önerisi, dünyanın dört bir yanından gelen güçlü bir destekle yankı buldu. Aralarında beş Türk uzmanın da bulunduğu, 70’i aşkın ülkeden yaklaşık 600 iktisatçı ve eşitsizlik uzmanı, ortak bir mektuba imza atarak bu girişime omuz verdi. Uzmanların dile getirdiği temel tez oldukça sarsıcı: Küresel servet dağılımındaki uçurum ve bu dengesizliğin giderek derinleşmesi, demokrasinin temellerini sarsıyor. Mektupta, bu kötü gidişatın acilen durdurulması gerektiği vurgulanırken, çözüm için somut bir adım atılması talep ediliyor. Önerilen çözüm ise iklim değişikliğiyle mücadele için kurulan mekanizmalara benzer bir yapı olan *"Uluslararası Eşitsizlik Paneli"*nin (International Panel on Inequality) hayata geçirilmesi.

Üvey Kızına Dışkı Yediren Cani Üvey Anne, Ölen Üvey Oğlunun Dosyasından Yargılanacak!
Üvey Kızına Dışkı Yediren Cani Üvey Anne, Ölen Üvey Oğlunun Dosyasından Yargılanacak!
İçeriği Görüntüle

İmzalanan ortak metinde, servet ve gelir dağılımı adaletsizliğinin artık sadece ulusal sınırlarla açıklanamayacak küresel bir sorun haline geldiği belirtiliyor. Tıpkı iklim değişikliği gibi, eşitsizliğin de tüm dünyayı ilgilendiren ortak bir kriz olduğu ve çözümünün ancak uluslararası iş birliğiyle mümkün olabileceği savunuluyor. İklim krizine karşı kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) model alınarak oluşturulması istenen bu yeni panelin, küresel ekonomideki dengesizlikleri mercek altına alması hedefleniyor.

Kurulması planlanan Uluslararası Eşitsizlik Paneli’nin üç temel görevi olması öngörülüyor. İlk olarak, panel dünya genelindeki eşitsizlik trendlerini yakından izleyecek ve verileri analiz edecek. İkinci adımda, bu eşitsizlikleri doğuran kök nedenler araştırılıp tespit edilecek. Son ve en kritik aşamada ise hükümetlere danışmanlık hizmeti verilecek. Panel, bu tehlikeli gidişatı durdurmak için alınması gereken önlemleri ve bu önlemlerin hayata geçirilmesi durumunda ortaya çıkabilecek olası sonuçları raporlayarak politika yapıcılara yol gösterecek.

Girişimin fikir babası ve şef ideoloğu olan Joseph Stiglitz’in bu çıkışı, ekonomi dünyasında geniş yankı uyandırdı. Türkiye’nin gururu Daron Acemoğlu gibi isimler de servet ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin artışından duydukları endişeyi her fırsatta dile getiriyor. Acemoğlu’nun da vurguladığı gibi, bu sorunların çözümü kurumsal değişimler ve yasal düzenlemelerden geçiyor. Kapitalizmin ya da daha doğru bir ifadeyle hür teşebbüs sisteminin, dürüst girişimcilerin başarılarını ödüllendirmesi ekonomiyi ileri taşıyan bir güç olsa da, sistemin başıboş bırakılması telafisi zor hasarlara yol açabiliyor. Nitekim Komünist Parti yönetimindeki Çin’in bile ekonomik mucizesini kapitalist araçlarla gerçekleştirmesi, ancak bunu sıkı bir devlet kontrolü altında yapması dikkat çekici bir örnek olarak karşımızda duruyor.

Servet birikiminin doğası üzerine yapılan analizler, zenginleşmenin kaynağına dair ezber bozan gerçekleri de ortaya koyuyor. Eskiden inanılanın aksine, servet sadece gelirden tasarruf ederek, yani "işten artmaz, dişten artar" mantığıyla oluşmuyor. Gelirden kısılan harcamalarla büyük bir servet sahibi olmak neredeyse imkansız. Girişimcilik faaliyetleri ve yasa dışı yollar bir kenara bırakıldığında, günümüzde zengin olmanın ana yolu spekülasyondan geçiyor. Bu durum, toplumda az sayıda gerçek girişimciye karşılık çok sayıda "kumarbaz" yatırımcı türemesine neden oluyor. İnsanlar artık "ne iş yapayım" sorusundan ziyade "paramı neye yatırayım" derdine düşmüş durumda.

Bu yeni ekonomik düzen, milli geliri artırmadan bireysel servetleri şişiren bir yapıya dönüşmüş durumda. "Casino" yatırımcılığı olarak adlandırılan bu sistem, servet dağılımını daha da bozarak az sayıda "çok zengin" ve büyük kitleler halinde "az zengin" yaratıyor. İşin en çelişkili yanı ise, servet yaratan ancak henüz realize edilmemiş spekülatif kazançların genellikle vergi dışı kalması, buna karşılık alın teriyle katma değer yaratan kazançların vergilendirilmesi. Uzmanlar, eşitsizliğin çözümünün spekülatif kazançların doğru şekilde vergilendirilmesinden geçtiği konusunda hemfikir. "Eşitsizliği doğru vergileme çözer" görüşü, bu küresel sorunun reçetesi olarak masada duruyor.