Türkiye'de milyonlarca emekli, işçi ve memur, maaşlarına yapılacak ek zamların heyecanını yaşıyor. Enflasyon oranlarının yükseldiği bir dönemde, toplu sözleşmeler ve resmi açıklamalar herkesin dikkatini çekiyor. Ancak, bu zamların neden sınırlı kaldığı veya bazı durumlarda yapılmadığına dair sorular artıyor. Devletin bütçe dağılımı ve öncelikli harcamaları, bu konudaki tartışmaları alevlendiriyor.
Son dönemde, Türkiye'nin savunma sanayisine yaptığı yatırımlar, ekonomi gündeminin merkezine oturdu. Özellikle İngiltere ile yapılan bir anlaşma, mali tabloları etkileyecek boyutta. Milli Savunma Bakanlığı'nın resmi duyurusu, 20 adet Eurofighter Typhoon uçağı için 5.4 milyar sterlin ödeneceğini belirtti. Bu rakam, Almanya'nın aynı sayıda uçağı 3.3 milyar sterline almasıyla karşılaştırıldığında dikkat çekici bir fark gösteriyor. Almanya'da uçak başına maliyet 167 milyon sterlin iken, Türkiye'de bu rakam 270 milyon sterline ulaşıyor.
Bu farkın arkasında yatan unsurlar, anlaşmanın kapsamını ortaya koyuyor. Türkiye'nin paketi, uçaklara ek olarak görev ekipmanları ve çeşitli mühimmatları içeriyor. İngiliz Reuters ajansının raporlarına göre, MBDA Meteor uzun menzilli hava-hava füzeleri, kısa menzilli hava-hava füzeleri ve Brimstone taktik füzeleri gibi silah sistemleri de dahil. Bu kapsamlı silah paketi, maliyeti artıran önemli bir etken olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, elektronik harp sistemleri de maliyet farkında rol oynuyor. Almanya'nın aldığı Tranche-5 versiyonu, gelişmiş AESA radar ve Saab AREXIS elektronik harp özellikleriyle donatılmış durumda. Türkiye'nin uçaklarının ise Tranche-4+ olarak bilinen hibrit bir versiyon olabileceği belirtiliyor. Bu, Tranche-4 gövdesine bazı Tranche-5 aviyoniklerinin eklendiği anlamına geliyor. Tam konfigürasyon henüz netleşmese de, bu farklılıklar ekstra maliyet yaratıyor.
Eğitim, simülatör ve bakım hizmetleri de anlaşmanın bir parçası. Türkiye'nin paketi, uzun dönemli bakım, yedek parça tedariki, simülatörler ve personel eğitimi gibi unsurları kapsıyor. Almanya ise bu hizmetleri kendi askeri-sanayi ekosistemi içinde yönettiği için dışa bağımlılığı daha az. Bu durum, Türkiye için ek masraflar anlamına geliyor.
Endüstriyel katılım ve offset anlaşmaları da maliyeti etkiliyor. Almanya, Airbus ve MBDA gibi firmalarla üretim ve montajı kendi sınırlarında gerçekleştiriyor. Türkiye'de ise üretim ve entegrasyonun büyük kısmı İngiltere'de BAE Systems tarafından yapılacak. Bu, paranın büyük kısmının İngiltere'ye kalması demek, ki bu da offset yükümlülüklerini artırıyor.
Teslimat takvimi ise bir başka faktör. Almanya uçaklarını 2031-2034 arasında alacakken, Türkiye ilk uçağı 2030'da teslim alacak. Üretim hattında öncelik almak, ekstra prim ödemesini gerektiriyor. Bu hızlandırılmış takvim, maliyeti yukarı çekiyor.
İngiltere Başbakanı Keir Starmer, anlaşmayı 8 milyar sterlin olarak duyurarak, İngiltere savunma sanayisinde 20 bin kişilik istihdamı güvence altına aldığını vurguladı. Bu açıklama, anlaşmanın iki ülke arasındaki ekonomik boyutu gösteriyor.
Bu savunma harcamaları, Türkiye'deki ekonomik gerçeklerle karşılaştırıldığında daha da dikkat çekici. Türkiye'de kişi başına yıllık gelir 13 bin dolar civarında, ortalama emekli maaşı 346 Euro'ya denk geliyor. Asgari ücret ise 453 Euro seviyesinde. Buna karşılık, Almanya'da kişi başına gelir 55 bin dolar, emekli maaşı 1866 Euro ve asgari ücret 2161 Euro. Alman işçiler maaşlarıyla daha fazla alım gücüne sahipken, Türk işçiler benzer harcamalarda zorlanıyor.
Örneğin, bir Alman maaşıyla 340 kilo et alınabilirken, Türkiye'de bu rakam 37 kiloya düşüyor. Benzin ve et gibi temel ihtiyaçlardaki fiyat farkları, alım gücündeki uçurumu gösteriyor.
2025 yılına girerken, memur ve emekli maaşlarında enflasyona göre ayarlamalar yapılıyor. Ocak ayında yüzde 6'lık bir artış öngörülürken, Temmuz için enflasyon farkı eklenecek. Ancak, büyük savunma yatırımları gibi harcamalar, bütçenin diğer alanlara ayrılmasını sınırlayabiliyor. Toplu sözleşmelerde belirlenen oranlar, yüzde 5-6 civarında kalıyor.
Bu durum, emekliler ve işçiler arasında tartışmaları artırıyor. Devletin öncelikleri, maaş zamlarını doğrudan etkiliyor. Savunma gücünü artırmak önemli olsa da, halkın refahı da göz ardı edilmemeli.
Sonuç olarak, bu anlaşma sadece savunma alanında değil, ekonomi genelinde dalgalanmalar yaratıyor. Emekli, işçi ve memurların ek zam beklentileri, bu tür büyük harcamalarla şekilleniyor. Gelecek dönemde, bütçe dağılımının nasıl dengeleneceği merak konusu.