ZankaTV'de yayınlanan "Yaşayan Sorular" programında konuşan İlahiyatçı İhsan Eliaçık, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "faiz haramdır" çıkışını sert bir dille eleştirdi. Erdoğan'ın ekonomi politikalarını din üzerinden meşrulaştırma çabaları hakkında çarpıcı değerlendirmelerde bulunan Eliaçık, bu söylemlerin arkasındaki gerçek nedenleri anlattı.

Program sunucusunun Erdoğan'ın "Bu görevde olduğum sürece faizle mücadelemiz sonuna kadar sürdüreceğim" açıklamasını nasıl yorumladığını sorması üzerine Eliaçık, kapsamlı bir analiz gerçekleştirdi. Erdoğan'ın bu tür dini söylemleri kullanmasının yeni olmadığını belirten Eliaçık, geçmiş örnekleri hatırlatarak konuya açıklık getirdi.

En dikkat çekici örneklerden biri olarak Soma faciasını gösteren Eliaçık, 300'den fazla kişinin öldüğü bu olaydan sonra Erdoğan'ın "madencinin kaderi bu" sözlerini hatırlattı. Bu açıklamayla Erdoğan'ın dini, eleştirileri susturmak için bir "afyon" olarak kullandığını iddia eden Eliaçık, toprak altında kalmanın ve ocaklarda ölmenin "kader" olarak gösterilmesiyle olayın sorumluluğunun dini bir kader anlayışına yüklendiğini vurguladı.

Güncel ekonomik gelişmeleri de benzer şekilde değerlendiren Eliaçık, Erdoğan'ın doların yükselmesi ve pahalılık gibi sorunları dinle örtmeye çalıştığını savundu. "Ben faizle mücadele ediyorum", "Bu yapılan faizle bir mücadeledir, ona karşı çıkmaktır" ve "Faizi savunanlarla yol yürüyemem" şeklindeki ifadelerin ekonomideki başarısızlıkları gizlemek için kullanıldığını belirten Eliaçık, Erdoğan'ın "Ortada ayet var, nass var" diyerek kendi kararlarını dini hükümlerle meşrulaştırmaya çalıştığını söyledi.

Bu durumun ekonomideki başarısızlıkları sorgulayanları "ayete karşı gelmiş" gibi gösterme amacı taşıdığını belirten Eliaçık, böylece eleştirmenlere "git önce Kuran'ı sorgula" mesajı verildiğini dile getirdi. Bu yaklaşımı "tam bir şarlatanlık" olarak nitelendiren Eliaçık, Erdoğan'ın "bir taşla birkaç kuş birden vurmak" amacını taşıdığını söyledi.

Eliaçık'a göre bu söylemle Erdoğan hem kendi kararlarına karşı çıkan dindarları susturuyor hem de kendini "imanından taviz vermeyen, dolar fırlasa da pahalılık olsa da inancından vazgeçmeyen, bu yolda tek başına da olsa yürüyen güçlü lider" konumuna sokuyor. Bu durumu bir "şov" ve "gösteri" olarak tanımlayan Eliaçık, arkasında ciddi ekonomik operasyonlar olduğunu iddia etti.

128 milyar dolar olayına da değinen Eliaçık, Erdoğan'ın faiz indirimi talimatından sonra doların kısa sürede fırlamasını bir "operasyon" olarak değerlendirdi. Örneğin faizin yüzde 16'dan yüzde 15'e indirilmesi sonrasında doların bir saatte 10.30'dan 11.30'a çıkmasını örnek gösteren Eliaçık, bu durumun "pusuda bekleyenlerin" ceplerine milyarlarca lira para aktarılmasıyla sonuçlandığını iddia etti.

Bu tür kur farkı operasyonlarının Türkiye ekonomisine ve 80 milyon insanın servetine yönelik bir saldırı olduğunu söyleyen Eliaçık, bunun ekonomik başarı değil, yoksulları daha yoksul zenginleri daha zengin yapan bir "yolsuzluk" olduğunu vurguladı. Vergiler ve halkın paralarının bu şekilde belirli kesimler tarafından gasp edildiğini iddia eden Eliaçık, bu durumun ekonomik kılavuzluk değil operasyon olduğunu belirtti.

Faize karşı olmanın başlı başına bir meziyet olmadığını belirten Eliaçık, birçok ekonomistin de faize karşı olduğunu söyledi. Asıl meselenin "kapitalizme karşı olmak" olduğunu savunan Eliaçık, Erdoğan'ın kapitalist sistemin Cumhurbaşkanı olarak nasıl faize karşı olabileceğini sorguladı.

Geçmiş rüşvet skandallarını da hatırlatan Eliaçık, Rıza Zarrab olayını ve ayakkabı kutularındaki paraları örnek göstererek, o zaman neden rüşvetin haram olduğunun dile getirilmediğini sorguladı. Hatta rüşvet alanların büyükelçi yapıldığını belirten Eliaçık, "Rüşvet haram değil miydi? Komisyon almak, ihalelerde helal midir?" sorularını yöneltti.

Hükümet kanadında yaygın olan "komisyonculuk" ve "irtikap" uygulamalarının hem Türk Ceza Kanunu'nda suç hem de dinen haram olduğunu vurgulayan Eliaçık, bu konularda neden sessiz kalındığını eleştirdi. Bu durumun ikiyüzlülük olduğunu belirten Eliaçık, faiz konusunda yapılan çıkışların tutarsız olduğunu savundu.

Kuran'da geçen "riba" kavramının günümüzdeki faizle tam olarak aynı anlama gelmediğini açıklayan Eliaçık, "riba"nın asıl olarak "sömürü" anlamına geldiğini belirtti. O dönemde 5 çuval hurma verilip sonra 8 çuval hurma istenmesinin bir sömürü şekli olduğunu örnekleyen Eliaçık, günümüzdeki enflasyon nedeniyle değer kaybeden paranın telafisinin "riba" olmadığını söyledi.

Atalar Dini Zararları: İslam'da Büyük Tehlike ve Çıkış Yolu
Atalar Dini Zararları: İslam'da Büyük Tehlike ve Çıkış Yolu
İçeriği Görüntüle

Asıl olarak enflasyonun ve yolsuzlukların paranın değerini düşürdüğünü ve bunun bedelini milletin çektiğini ifade eden Eliaçık, Kuran'da haram kılınan "nass"ın sömürü olduğunu vurguladı. Erdoğan'ın "Biz sömürüye karşıyız" demesi gerektiğini ancak bunun yerine "faiz" üzerinden tartışma yürüttüğünü eleştirdi.

Kapitalizmin sömürü olmadan var olamayacağını belirten Eliaçık, kar olmadan sermayenin büyüyemeyeceğini ve sermaye büyümeden kapitalizmin olamayacağını söyledi. Bu nedenle asıl tartışılması gerekenin "kapitalist ekonomik düzenin doğru olup olmadığı" ve "İslam'a uygun olup olmadığı" olduğunu ifade etti.

Dindarların bu konulara kafa yorması gerektiğini vurgulayan Eliaçık, bu tür laflarla kapitalist düzen içerisinde gidilemeyeceğini belirtti. Erdoğan'ın hem kendisinin hem de devletin faiz aldığını, faiz verdiğini ve toplanan vergilerin büyük çoğunluğunun faizlere gittiğini hatırlatan Eliaçık, bu durumun başında olan bir Cumhurbaşkanı'nın nasıl faize karşı olabileceğini sorguladı.

Program sonunda Eliaçık, bu söylemin bir "laf-ı güzaf" yani boş söz olduğunu, faize gerçekten karşı olmadıklarını ve bunun sadece bir "operasyonu ve başarısızlığı aynı anda" örtmek için kullanıldığını iddia etti. Erdoğan'ın faize karşı söylemlerini kapsamlı bir "operasyon" olarak nitelendiren Eliaçık, bu operasyonun ekonomik başarısızlıkları dini referanslarla örtbas etme, eleştirenleri susturma ve belirli kesimlerin haksız kazanç sağlamasına olanak tanıma amacı taşıdığını savundu.

İhsan Eliaçık'ın ZankaTV'deki bu açıklamaları, Erdoğan'ın ekonomi politikalarına yönelik en sert eleştirilerden biri olarak kayıtlara geçti. Özellikle dini söylemlerin politik amaçlarla kullanılması konusundaki tespitleri ve kapitalist sistem eleştirisi, geniş tartışmalara neden oldu.