Ekonomi-Piyasalar

Ekonomist Filiz Eryılmaz'dan emeklilere kötü haber: Zamlar sınırlı kalacak

Emeklilere kötü haber: Filiz Eryılmaz açıkladı, SGK ve memur emekli maaş zamları sadece enflasyon farkıyla sınırlı! Minimum ücret artışı 22-25%, güçlü refah primleri yok. TCMB faiz indirimi sinyali ne anlama geliyor, enflasyon Ocak'ta yükselecek mi? Şok edici ekonomik gerçekler ve 2026 tahminleri sizi hayrete düşürecek, hemen okuyun ve geleceğinizi planlayın!

Türkiye ekonomisinin nabzını tutan tartışmaların ortasında, emeklilerin gözü kulağı maaş zamlarında olurken, ekonomist Doç. Dr. Filiz Eryılmaz'dan gelen uyarı tüm umutları gölgeledi. 11 Aralık 2025 sabahı yayınlanan analizinde, Eryılmaz, emeklilere yönelik zamların beklentilerin çok ötesinde olmayacağını net bir şekilde ortaya koydu; bu açıklama, milyonlarca emeklinin yıl sonu hesaplarını altüst eden bir gerçeklik bombası gibi patladı. Piyasalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) aynı gün açıklayacağı faiz kararını beklerken, altın ve gümüş fiyatlarının rekor kırması ekonomideki belirsizliği daha da artırdı.

Eryılmaz, ALB Yatırım Başekonomisti olarak, yılların birikimiyle yaptığı değerlendirmede, enflasyonun seyrini, faiz indirimlerinin sinyal etkisini ve emekli maaşlarının kaderini masaya yatırdı. Bu haber, sadece bireysel bütçeleri değil, ülkenin gelir politikalarını da yeniden sorgulatıyor; zira enflasyonun yıllık bazda yüzde 31,7'ye ulaşması, emeklilerin alım gücünü eritirken, hükümetin atacağı adımlar kamuoyunun en hassas noktalarından birini oluşturuyor. Eryılmaz'ın sözleri, "beklentilerin çok yüksek tutulmaması" uyarısıyla, emeklilere adeta bir gerçeklik dozu enjekte etti; bu, ekonomik dalgalanmaların ortasında hayatta kalma mücadelesini daha da zorlaştıran bir tablo çiziyor.

TCMB'nin faiz politikası, bu kötü haberin temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Eryılmaz, merkez bankasının son iki-üç toplantısında izlediği "orta yol" yaklaşımını detaylı bir şekilde ele aldı; içerdeki tartışmalar, şahin kanadın 100 baz puanlık indirim talebiyle güvercin kanadın gerçek pozitif faiz oranlarının gücünü vurgulayarak temkinli olma çağrısı arasında sıkışıp kalmış durumda. Kasım ayı enflasyonu aylık yüzde 0,87 ve yıllık yüzde 31,7 olarak gerçekleşirken, Aralık'ta aylık yüzde 0,7'lik bir artış bekleniyor.

Eryılmaz, bu verilerin başlık enflasyonda iyi görünse de alt kalemlerde bozulmalar gösterdiğini, Ocak ve Şubat aylarında yukarı yönlü hareketlerin muhtemel olduğunu belirtti. 2026 enflasyon hedefi yüzde 16 olarak belirlenmiş, ancak bu hedefin oldukça iddialı olduğu vurgusu, ekonomist tarafından net bir şekilde yapıldı. Politika faizinin 2025 sonu itibarıyla yüzde 28-29 bandında olacağı öngörüsü, piyasalardaki faiz oranlarının yüksek kalacağını işaret ediyor; enflasyon beklentilerinin katı kalması, bu tabloyu daha da karmaşık hale getiriyor. Eryılmaz, "100, 150 ya da 200 baz puan indirimin makroekonomik etkisinin sınırlı olduğunu" ifade ederken, tartışmaların asıl "sinyal etkisinden" kaynaklandığını açıkladı; 200 baz puanlık bir indirim, gelecekteki kesintilerin devam edeceğinin sinyali olurken, 100 baz puanlık bir adım enflasyona karşı daha kararlı bir duruşu yansıtabilirdi. TCMB'nin muhtemel 150 baz puanlık indirimi, her iki tarafı da tatmin eden dengeli bir hamle olarak değerlendiriliyor; ancak bu, emekliler için dolaylı bir baskı yaratıyor, zira faiz indirimleri kredi maliyetlerini düşürmese de enflasyonist baskıları artırabilir.

Emeklilere yönelik kötü haberin kalbi, gelir politikasının sınırlarında atıyor. Eryılmaz, güçlü sosyal refah primlerinin maaş zamlarında yer almayacağını, artışların sadece enflasyon farkıyla sınırlı kalacağını vurguladı. SGK ve BAĞ-KUR emeklileri için zamlar, enflasyon farkına endeksli olacak; memur emeklileri ise toplu sözleşme ve enflasyon farkını baz alacak. Minimum ücretin yüzde 22-25 oranında artacağı tahmini, bu tabloda emeklilere yansıyacak sınırlı bir yansıma olarak görülüyor.

Ekonomist, "emeklilere bir miktar pozitif ayrımcılık yapılacaksa bile beklentilerin çok yüksek tutulmaması gerektiğini" söyleyerek, umut pompalamaktan kaçındı; bu uyarı, emeklilerin bütçe planlarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor. Hükümetin gelir politikası, sosyal refahı güçlendirmeden enflasyona endeksli bir çizgide devam edecek; bu, özellikle enflasyonun Ocak ve Şubat'ta yükseleceği öngörüsüyle birleşince, emeklilerin alım gücünde erimeyi hızlandırabilir. Eryılmaz'ın analizi, makroihtiyati tedbirlerin kredi faizlerini düşürmekten alıkoyduğunu da ekliyor; politika faizindeki indirimler, kredi maliyetlerine yansımıyor ve mevduat faizleri yüksek kalmaya devam ediyor. Hazine bonosu faizleri de belirgin bir tepki vermiyor; bu tedbirler gevşetilse bile, geçmiş dönemlerdeki gibi hızlı kredi maliyeti düşüşleri beklenmiyor. Emekliler için bu, tasarruflarını eriten yüksek enflasyon karşısında sınırlı koruma anlamına geliyor; zira emekli maaşları, bu ekonomik sıkışmada en hassas noktalardan biri haline geliyor.

Ekonomik göstergelerin emekliler üzerindeki gölgesi, altın ve gümüş piyasalarındaki rekorlarla daha da derinleşiyor. Eryılmaz, son iki haftada gümüşte "inanılmaz bir hareket" yaşandığını belirterek, FED'in kararını beklemeyi önerdi; güvercin bir senaryoda gümüşün 64-65 dolar seviyelerine ulaşabileceğini, ancak güçlü dirençlerle karşı karşıya kalacağını ifade etti. Altın rallisi ise 4.381 doların üzerinde sürdürülebilir değil; 2026 için altın tarafında pozitif bir görünüm var, potansiyel olarak 4.600 dolara ulaşabilir. Gram altının 2026 birinci çeyreğinde en az 6.400 TL, Mart sonu itibarıyla ise yaklaşık 6.500 TL seviyelerine çıkacağı tahmini, emeklilerin geleneksel tasarruf araçlarını da etkiliyor. Bu yükselişler, enflasyonist baskıların bir yansıması; emekliler, maaş zamlarının sınırlı kalması nedeniyle altın gibi varlıklarda sığınak ararken, fiyatlardaki artış alım güçlerini daha da zayıflatıyor.

Eryılmaz, gümüşün "kritik mineral" statüsünün ABD tarafından tanınması, güçlü talep, sınırlı arz, büyük fon pozisyonları, rekor ETF girişleri ve FOMO etkisiyle desteklendiğini, ayrıca merkez bankalarının gümüş alımlarının arttığını belirtti. Altın-gümüş oranının kritik destekte olması, bu piyasaların emekliler için hem fırsat hem de risk taşıdığını gösteriyor; ancak kötü haber, zamların bu rekorlara ayak uyduramayacağı yönünde.

Borsa İstanbul'un (BIST) TCMB kararına tepkisi, emeklilerin yatırım portföylerini de sarsıyor. Piyasalar, 150-200 baz puanlık indirimi fiyatlıyor; 100 baz puanlık bir kesinti endeksi 11.000'in altına çekebilir, satış dalgası tetikleyebilir. Öte yandan, 200 baz puanlık indirim BIST 100'ü 10.400'ün üzerine taşıyarak yeni bir hareket yaratabilir, CDS'lerdeki çekilmeyle bankacılık endeksini olumlu etkileyebilir. Eryılmaz, banka ve holding hisselerinin öncülüğündeki yükselişi not ederken, emeklilerin borsa yatırımlarının bu volatilite karşısında riskli hale geldiğini ima etti. 2026 enflasyon hedefinin iddialı olması, bu belirsizliği artırıyor; politika faizinin yüzde 28-29 bandında kalması, emeklilerin tasarruf getirilerini sınırlarken, enflasyonun katı beklentileri yüksek tutuyor. Ekonomist, makroihtiyati adımların kredi faizlerini kontrol altında tuttuğunu, bu yüzden politika indirimlerinin hızlı yansımayacağını vurguladı; emekliler için bu, borçlanma maliyetlerinin yüksek kalması ve tasarruf erimesi anlamına geliyor. Hükümetin gelir politikası, toplu sözleşme mekanizmalarını korurken, emeklilere yönelik pozitif ayrımcılığın sınırlı olacağı uyarısı, sosyal refahın önceliklendirilmediğini gösteriyor.

Yapay zeka (AI) hisselerindeki hareketlilik, global ekonomik tabloyu tamamlıyor ve dolaylı olarak Türkiye'yi etkiliyor. Eryılmaz, AI'de "balon değil ama fiyatlarda köpük var" diyerek, olası bir düşüşe işaret etti; ancak 2026'da çöküş beklemediğini, güçlü ABD ekonomisi ve iyi bilanço yapıları nedeniyle olumlu kaldığını belirtti. S&P 500'ün 8.100-8.200 seviyelerine ulaşacağı, aşağı yönlü riskin ise 7.200-7.500 bandında olduğu tahmini, global piyasaların emeklilerin yurtdışı yatırımlarını nasıl şekillendireceğini gösteriyor. Eryılmaz'ın genel 2026 görünümü "temkinli iyimser"; altın ve gümüş yönü FED'e, Türkiye politikası ise enflasyon beklentilerine ve makroihtiyati çerçeveye bağlı. Emekliler için bu iyimserlik, kötü haberin gölgesinde soluk kalıyor; zira maaş zamlarının enflasyon farkıyla sınırlı olması, global rallilere ayak uydurmayı imkansız kılıyor. Ekonomist, gümüşün yüksek seviyelerinin "abartılı" olduğunu, güçlü global büyüme olmadan sürdürülemezliğini vurguladı; altın ise jeopolitik riskler, ABD seçimleri, güvenli liman talebi ve merkez bankası alımlarıyla pozitif kalacak. Bu detaylar, emeklilerin portföy çeşitlendirmesini zorunlu kılsa da, sınırlı zamlar bu çeşitliliği finanse etmeyi zorlaştırıyor.

Emeklilere kötü haberin yankıları, ekonomik politikaların sosyal boyutunu yeniden gündeme getiriyor. Eryılmaz'ın analizinde, TCMB'nin iç tartışmaları ve sinyal etkisi, sadece finansal piyasaları değil, günlük hayatı da belirliyor; 150 baz puanlık olası indirim, dengeli bir adım olsa da emeklilerin alım gücünü korumaya yetmeyebilir. Kasım enflasyonunun yüzde 31,7'lik yıllık oranı, Aralık'taki yüzde 0,7'lik artış beklentisiyle birleşince, emekli maaşlarının erimesi kaçınılmaz hale geliyor. Minimum ücretin yüzde 22-25'lik artışı, SGK emeklileri için enflasyon farkını takip ederken, memur emeklileri toplu sözleşme sınırlamalarıyla boğuşuyor. Ekonomist, "güçlü sosyal refah primleri"nin olmayacağını belirterek, hükümetin gelir politikasının katı bir enflasyon odaklılıkta kalacağını ima etti; bu, emeklilerin bütçe sıkışıklığını derinleştirirken, tasarruf araçlarının rekor fiyatları umutsuz bir yarışa dönüştürüyor. 2026 hedefi olan yüzde 16 enflasyon, iddialı bir hedef olarak nitelendirilirken, alt kalemlerdeki bozulmalar Ocak ve Şubat artışlarını tetikleyebilir. Eryılmaz'ın gram altın tahmini –6.400 TL'den 6.500 TL'ye– emeklilerin geleneksel sığınağını bile pahalılaştırıyor; gümüşün inanılmaz hareketi ise spekülatif riskleri artırıyor.

Bu ekonomik tablo, emeklilerin geleceğini şekillendirirken, Eryılmaz'ın temkinli iyimserliği bir umut ışığı sunsa da, kötü haberin ağırlığı baskın çıkıyor. Politika faizinin yüzde 28-29'da kalması, mevduat getirilerini yüksek tutsa da enflasyonun katılığı bu getiriyi nötrlüyor; makroihtiyati tedbirler, kredi maliyetlerini kontrol altında tutarken emeklilerin borç yükünü hafifletmiyor. BIST'teki olası dalgalanmalar –100 baz puanla 11.000 altı düşüş, 200 baz puanla 10.400 üstü yükseliş– portföyleri sarsabilir; CDS çekilmeleri bankacılık sektörünü desteklese de, emekliler için istikrarsızlık demek. Globalde AI köpüğünün patlama riski, S&P 500'ün 7.200-8.200 bandındaki dansı, Türkiye'yi dolaylı etkiliyor; FED'in güvercin adımları gümüşü 64-65 dolara taşırken, altın 4.600 dolara uzanabilir. Ancak Eryılmaz, gümüşün abartılı yükseklerini ve güçlü büyüme ihtiyacını vurgulayarak, emeklilere gerçekçi bir uyarı yapıyor. Emekli maaş zamlarının sınırlı kalması, bu rekorların tadını çıkaramamalarına yol açıyor; hükümetin toplu sözleşme ve enflasyon farkı mekanizması, sosyal refahı arka planda bırakıyor. Bu haber, emeklileri sadece maddi değil, psikolojik olarak da zorluyor; beklentilerin yüksek tutulmaması çağrısı, geleceğe dair bir kabullenişi ima ediyor. Ekonomik politikaların sosyal yansımaları, 2026'ya taşınırken, emeklilerin mücadelesi devam edecek; bu tablo, Türkiye'nin enflasyonla savaşında en zayıf halkayı bir kez daha gözler önüne seriyor.