Ekonomi-Piyasalar

Eğitimde Trilyonluk Bütçenin Kime Emanet Olduğunu Gözler Önüne Seren Skandal!

MEB’in yönettiği trilyonluk bütçenin akıbeti, ihale skandalları, açlıkla mücadele eden öğrenciler ve şok eden yolsuzluk iddiaları… Detaylar bu haberimizde!

Türkiye’nin eğitim sisteminde yönetim ve bütçe kullanımı hiç olmadığı kadar tartışma konusu. Son 2.5 yıldır Milli Eğitim Bakanlığı koltuğunda oturan Yusuf Tekin, attığı adımlar ve söylemleriyle büyük polemiklerin merkezine oturdu. Bakan Tekin’in, kızını özel okula yollaması, kızlar için ayrı okul açılması, “Sizin için tarikat, bizim için STK” türü çıkışları; imamları sınıf öğretmeni yapıp, mülakatta öğretmenleri eleyerek eğitimdeki hassas dengeleri alt üst etmesi toplumun tüm kesimleri tarafından yakından takip ediliyor. Mülakat mağduru öğretmenlere “Megaloman, terbiyesiz, ahlaksız” demesi, milletvekillerine “Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum” şeklinde çıkışması tepkilere neden olurken, kamusal eğitimi “fonlama” kavramı üzerinden tanımlaması dikkat çekti. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda okullara Atatürk posteri yanında Erdoğan posteri astırılmasıyla da siyaseti okul sıralarına kadar indirmiş oldu.

Kurumun başındaki isim, yönettiği 2 trilyon 977 milyar liralık eğitim bütçesini ve 2025 yılı için Hazine’den aldığı 1 trilyon 451 milyar 715 milyon lirayı yıl sonuna kadar 54 gün içinde harcayacak. Bu bütçenin en büyük kısmı – tam 1.1 trilyon lirası – personel maaşı ve SGK’ya giderken, mal ve hizmet alımlarına 116 milyar, yatılı okullara 31 milyar, sermaye giderlerine 142 milyar, ders kitaplarına ise 27.5 milyar lira ayrıldı. Her yıl değişen müfredat nedeniyle bu harcamalar neredeyse boşa gidiyor, kitaplara harcanan paralar gelecek yıl çöpe atılıyor. Hayat boyu öğrenmeye 35.7 milyar, sınavlara 6.5 milyar, okullara alınan kömüre 1.7 milyar gibi kalemlerle liste uzayıp gidiyor.

Yardım programları kapsamında Suriyeliler ve Erasmus gibi projelere AB’nin gönderdiği 6 milyar Euro (292 milyar lira) da eklenince, yönetilen bütçe 3.2 trilyon liraya çıkıyor. Lüks restoranları aratmayan öğretmenevleri, yılda 5 milyar lira kâr yapan meslek liseleri ve fırsat eşitsizliğiyle boğuşan Türk eğitim sistemi… Merkez Bankası’nda parayı saklayacak kasa kalmazken, okullarda her 5 öğrenciden biri açlıktan bayılıyor. Devlet okullarında okuyan 18 milyon öğrenciden %19.2’si sabah aç gidiyor, Türkiye bu alanda 37 OECD ülkesi arasında zirvede.

Bir öğün ücretsiz yemeği dahi öğrenciye çok gören bakanlık, Cumhurbaşkanı’nın katıldığı törene 36.9 milyon lira harcamaktan çekinmedi. 2025-2026 eğitim yılı için ayrılan 1 trilyon 944 milyar lira yeni bütçeyle Tekin, yıl sonunda yaklaşık 4.8 trilyon lirayı yönetmiş olacak. İddialara göre, Avrupa Birliği’nin bu yıl gönderdiği 530 milyon Euro’nun akıbetini sorgulayan AB Sayıştayı “veri yok” yanıtı aldı. Söz konusu paraların AB ve Cumhurbaşkanlığı’ndan gizlenerek repo işlemlerinde kullanıldığı iddia edildi.

Yüksek maaşlı bürokratların lüks harcamaları ve yurt dışından yaptıkları yatırımlar ise kamuoyunda yankı uyandırıyor. Özellikle İngiltere’den ev alan bir bürokratın ismi şimdilik saklı tutulurken, bakanlıkta 27 kişinin Dubai’ye tatile gönderildiği MEB kulislerinde konuşuluyor.

Bakanlıkta ihaleler konusunda ise ciddi endişeler söz konusu. “EKAP’ta duyuruyoruz” denilen ihalelerin çoğu aslında ihalesiz gerçekleşiyor. Müdür odalarında kapalı kapılar ardında trilyonluk ihaleler organize edilirken, uygun rapora rağmen itiraz eden yöneticiler görevden alınıyor. Eş, dost ve yakın çevresiyle birlikte mal varlıklarının incelenmesi gerektiği çağrıları ise büyüyor. Adrese teslim milyarlık ihaleler, bilinçli olarak başlatılan polemiklerin gölgesinde kayboluyor.

Türkiye’de eğitim bütçesinin yönetimi, harcamaların şeffaflığı, öğrenciye erişen kaynaklar ve sonuçları artık her zamankinden daha çok sorgulanıyor. Bütün kamuoyunun beklentisi, hak edenin güç, liyakat ve adaletle görevlendirilmesi; çocukların ve gençlerin geleceği için bütçenin doğru ellere emanet edilmesi.