Günümüz ekonomik ortamında, para birimlerinin ve değerli madenlerin dalgalanmaları yatırımcıların uykusuz gecelerine neden oluyor. Özellikle dolar/TL, euro/TL ve gram altın fiyatları, küresel belirsizliklerin gölgesinde sürekli yeni zirvelere oynuyor. Merkez bankalarının faiz politikaları, jeopolitik gerilimler ve enflasyon baskıları, bu varlıkların seyrini belirleyen ana etkenler arasında yer alıyor. Türkiye'de de bu dinamikler, hem bireysel yatırımcıyı hem de geniş kitleleri yakından ilgilendiriyor. Son dönemde, Sözcü TV'de yayınlanan bir programda, ALB Yatırım Başekonomisti Doç. Dr. Filiz Eryılmaz, bu konuları derinlemesine ele aldı ve 2025 ile 2026 için çarpıcı öngörülerde bulundu. Onun analizleri, sadece rakamlarla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda küresel ve yerel faktörlerin nasıl bir araya geldiğini de aydınlatıyor.
Filiz Eryılmaz'ın değerlendirmelerine göre, euro/TL kurunda yükseliş trendi kaçınılmaz görünüyor. Doların küresel ölçekte zayıf bir performans sergilediği bir ortamda, euro'nun bu zayıflıktan doğrudan fayda sağlayacağını vurguluyor. "Euroda da yükseliş devam edebilir. Çünkü, dolar tarafında görülen zayıf seyir, euroyu yukarı yönlü destekliyor. Bu durumda euro/TL tarafında yeni rekorların gündeme gelmesine neden olabilir," diye belirtiyor Eryılmaz. Bu ifade, yatırımcılar için net bir sinyal: Euro, dolar endeksinin baskı altında kaldığı senaryolarda parlayacak. Özellikle Avrupa Birliği'nin lokomotif ekonomileri Almanya ve İtalya'nın savunma paketlerindeki güçlü adımları, euro'ya ek bir ivme katmış durumda. Bu paketler, sadece savunma harcamalarını artırmakla kalmıyor, aynı zamanda euro'nun değerini pekiştiren bir güven sinyali veriyor. Ancak ABD tarafındaki belirsizlikler –örneğin Fed'in faiz indirim beklentileri– doları daha da zayıflatabilir. Eryılmaz, bu faktörlerin birleşimiyle euro/TL'nin 2025 sonuna doğru 50 lira seviyesini test edebileceğini öngörüyor. Üstelik 2026'ya uzanan süreçte, bu seviye 62 liraya kadar sıçrayabilir. Bu tahmin, euro/TL'nin mevcut seviyelerinden yüzde 50'ye varan bir artış potansiyeli taşıdığını gösteriyor ve özellikle Avrupa odaklı ticari ilişkileri olan Türk firmaları için kritik bir uyarı niteliğinde.
Dolar/TL cephesine baktığımızda ise tablo biraz daha temkinli. Eryılmaz, doların genel zayıflığının TL üzerinde baskı yaratacağını, ancak bu baskının sınırlı kalabileceğini ifade ediyor. "Dolar/TL tarafında ise baskılı süreç devam edecek. Çünkü zayıf bir dolar var bu da döviz kurunu baskılayabilir. Bu yıl sonu dolar/TL 43 lirayı, 2026'da ise 51 lirayı görebilir," şeklinde özetliyor durumu. Burada dikkat çeken nokta, dolar endeksinin (DXY) düşük seyretmesi. Küresel yatırımcılar, ABD ekonomisinin yavaşlama sinyalleri vermesi nedeniyle dolardan uzaklaşıyor; bu da TL'nin görece dirençli kalmasını sağlayabilir. Yine de, yıl sonu 43 lira tahmini, mevcut kurdan yaklaşık yüzde 20'lik bir yükselişi işaret ediyor. Bu seviye, ithalatçıları zorlayacak kadar yüksek, ancak ihracatçılara nefes aldıracak kadar dengeli bir aralıkta duruyor. Eryılmaz'ın analizinde, bu öngörü sadece kur hareketleriyle sınırlı değil; aynı zamanda Fed'in olası faiz indirimlerinin doları nasıl daha da eritebileceğini de kapsıyor. Fed üyelerinin son açıklamaları, piyasalarda pozitif bir hava yaratmış olsa da, bu geçici bir rahatlama olabilir. Yatırımcılar, dolar/TL'de ani sıçramalara karşı hedge stratejileri geliştirmeli, çünkü jeopolitik riskler her an dengeyi bozabilir.
Altın, bu ekonomik fırtınanın en sakin limanı olarak öne çıkıyor. Gram altın ve ons altın fiyatları, jeopolitik gerilimlerin gölgesinde rekor üstüne rekor kırarken, Eryılmaz'ın yorumları umut verici bir tablo çiziyor. "2026'da da güçlü duracak varlık altın. Çünkü jeopolitik riskler var ve merkez bankalarının alımları var bu gibi sorunlar altını destekliyor. Çünkü Fed'in faiz indirimini yönelik beklentilerin yeniden yükselmesi, jeopolitik riskler altına destek verebilir. Ons altın gelecek yıl 4 bin 500 ila 5 bin dolar arasında fiyatlanabilir. Gram altın ise ons altından alacağı güç ile 6 bin 700 lirayı görebilir," diyor ekonomist. Bu tahminler, altının geleneksel "güvenli liman" rolünü bir kez daha teyit ediyor. Rusya-Ukrayna savaşı gibi devam eden çatışmalar, altına olan talebi körüklüyor; merkez bankaları da rezervlerini güçlendirmek için sürekli alım yapıyor. Fed'in faiz indirim döngüsüne girmesi beklenirken, düşük faiz ortamı altını daha cazip kılıyor – çünkü alternatif getiriler düşüyor. Gram altının 6700 lira seviyesine ulaşması, mevcut fiyatlardan yüzde 100'e yakın bir ralli anlamına geliyor. Bu, özellikle enflasyona karşı koruma arayan bireysel yatırımcılar için altın fırsatını vurguluyor. Ancak Eryılmaz, haftalık dalgalanmalara da değiniyor: Eğer Rusya-Ukrayna'da bir uzlaşma sağlanırsa, altın ve gümüşte kısa vadeli geri çekilmeler yaşanabilir. Buna rağmen uzun vadeli trend yukarı yönlü kalacak.
Piyasaların bu haftaki seyrini değerlendirirken, Eryılmaz yurt içi ve dışı gelişmeleri dengeli bir şekilde masaya yatırıyor. Geçen hafta, yurt içi piyasalarda görece pozitif bir ayrışma gözlendi; ABD'de yoğun veri akışı ve Fed üyelerinin konuşmaları, endeksi yukarı taşıdı. "Geçen hafta yurt içi görece pozitif ayrıtı. ABD'de çok yoğun veri akışı hakim. Fed üyeleri konuştu piyasa pozitife döndü," diye özetliyor durumu. Bu pozitiflik, öncü enflasyon verilerinin yurt içinde yüzde 1 seviyelerinde gelmesiyle pekişebilir – eğer bu gerçekleşirse, piyasalar rahat bir nefes alacak. Ancak yerel riskler de masada: Örneğin, Mansur Yavaş'a yönelik bir soruşturma başlatılırsa, borsa endeksi baskı altında kalabilir. Bu tür siyasi belirsizlikler, kur ve altın piyasalarını da dolaylı yoldan etkileyecek. Küresel tarafta ise ABD verileri kritik; istihdam raporları ve enflasyon rakamları, Fed'in sonraki adımlarını şekillendirecek. Yatırımcılar, bu haftayı yakından takip etmeli, çünkü küçük bir veri sürprizi bile dolar/TL'yi 43 lira hedefine yaklaştırabilir.
Ekonomik politikaların sosyal yansımalarına indiğimizde, asgari ücret konusu öne çıkıyor. Türkiye'de milyonlarca çalışanı doğrudan etkileyen bu karar, enflasyon ve büyüme dengesini belirleyen bir kaldıraç görevi görüyor. Eryılmaz, asgari ücret zam oranının belirlenmesinin her kesim için zorlu olacağını, ancak işveren odaklı bir yaklaşımın muhtemel olduğunu belirtiyor. "Asgari ücrete her kesim için uygun seviyeyi gömmek zor olabilir. Geçen yıl olduğu gibi işveren tarafına uygu olabilir. Geçen sene yüzde 30 zam yapıldı. Açıklanan yüzde 26 oldu. Ekonomi yönetimimde yüzde 4 refah payı ekledi ve asgari ücrete yüzde 30 zam geldi," diye hatırlatıyor. Bu örnek, hükümetin refah payı mekanizmasını nasıl devreye soktuğunu gösteriyor. 2026 yıl sonu için enflasyonun yüzde 19 civarında kalması beklenirken, buna refah payı eklenmesiyle zam oranı yüzde 23-26 bandına oturabilir. "2026 yılsonu yüzde 19 bunun üstüne refah eklenirse yüzde 23-26 arası bir zam olabilir. Bu da işveren için optimal olur. Asgari ücret artık önemli bir ücret bevliyecisi oldu. Çünkü hem beyaz hem de mavi yakalıları etkiliyor," ekliyor Eryılmaz. Bu seviye, işverenler için sürdürülebilir bir artış sağlarken, çalışanların alım gücünü de kısmen koruyor. Asgari ücretin artık sadece mavi yakalıları değil, geniş bir ücret skalasını belirleyen bir referans haline gelmesi, ekonominin yapısal dönüşümünü yansıtıyor. Enflasyonun baskılandığı bir yılda, bu zam oranı piyasalardaki güveni artırabilir ve dolaylı olarak euro/TL gibi kur hareketlerini yumuşatabilir.
Tüm bu öngörüler, 23 Kasım 2025 tarihi itibarıyla piyasalardaki güncel dinamiklerle örtüşüyor. Örneğin, Fed'in son toplantı tutanakları faiz indirimlerini destekler nitelikteyken, Avrupa'daki savunma harcamaları euro'yu gerçekten yukarı taşıdı. Altın fiyatları da Orta Doğu gerilimleriyle birlikte ons başına 2800 doları aşmış durumda – bu, Eryılmaz'ın 4500-5000 dolar bandını gerçekçi kılıyor. Yerel enflasyon verileri ise yüzde 1'lik öncü göstergelerle umut verici; eğer bu trend devam ederse, asgari ücret zammı daha dengeli bir zeminde şekillenecek. Ancak jeopolitik riskler, özellikle Rusya-Ukrayna hattındaki olası uzlaşma senaryoları, altın rallisini kısa vadede frenleyebilir. Yatırımcılar için en büyük ders, çeşitlendirme: Dolar/TL'nin baskılı seyrine rağmen euro/TL'nin yükselişi, portföylerde euro ağırlığını artırabilir. Gram altın ise uzun vadeli bir sigorta poliçesi gibi duruyor.
Sonuç olarak, Filiz Eryılmaz'ın bu detaylı analizi, dolar/TL 43 lira, euro/TL 50 lira ve gram altın 6700 lira gibi seviyeleri sadece rakam olarak bırakmıyor; arkasındaki küresel ve yerel hikayeleri de açığa çıkarıyor. Piyasalar her zaman sürprizlere açık olsa da, bu tür uzman öngörüleri, karar verme sürecinde pusula görevi görüyor. Eğer dolar, euro veya altın pozisyonunuz varsa, bu gelişmeleri yakından izleyin – çünkü 2025 sonu ve 2026, ekonomik manzarayı kökten değiştirebilir.