Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin partisinin genel merkezinde Gazeteci Ceyhun Bozkurt’a verdiği son röportaj, siyaset gündemine adeta bomba gibi düştü. Bahçeli, uzun süredir tartışılan "İmralı ziyareti" meselesini bir adım daha ileriye taşıyarak, kamuoyunda büyük yankı uyandıran ve özellikle muhalefetin sert tepkisine neden olan o karşılaştırmayı dile getirdi. MHP lideri, eleştirilere karşı savunmasında, "Silivri’ye gitmekle İmralı Cezaevi’ne gidiş arasında ne fark var? Yok. Silivri’ye gidiliyorsa İmralı’ya da gidilir" diyerek pozisyonunun arkasında durdu.
Bu açıklamalar, Bahçeli’nin geçtiğimiz Salı günü partisinin grup toplantısında iktidar kanadına çektiği restin hemen ardından geldi. Bahçeli, "Terörsüz Türkiye" Komisyonu’nun İmralı’ya gitmemesi durumunda, "Komisyon İmralı’ya gitmezse, üç arkadaşımı yanıma alır İmralı’ya giderim" ifadelerini kullanarak süreci bizzat başlatma kararlılığını ortaya koymuştu. Bu çıkış, Ankara siyasetinde beklenmedik bir "deprem" etkisi yaratmış, İmralı’ya yapılacak olası bir ziyaretin siyasi bedeli geniş çaplı tartışılmaya başlanmıştı.
Komisyon çatısı altında bulunan siyasi partilerden tepkiler gecikmedi. Ana muhalefet partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) başta olmak üzere, Demokratik Sol Parti (DSP) ve Demokrat Parti (DP) bu öneriye kesin bir dille karşı çıkarak terör örgütü liderinin ziyaret edilmesine karşı olduklarını net bir şekilde ifade ettiler. Ancak iktidar, Bahçeli'nin bu radikal çıkışına "olumlu bakıyoruz" şeklinde yanıt vererek, yeni bir tartışma ve çözüm sürecinin kapılarını araladığı izlenimini pekiştirmişti.
Parti genel merkezinde yaptığı değerlendirmede Bahçeli, tartışmanın merkezindeki meselenin İmralı’ya gidilmesi olduğunu vurgulayarak, bu sürecin kritik bir muhatabının terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan olduğunu belirtti. MHP lideri, terörün tamamen sonlandırılması hedefine ulaşılabilmesi için, "Onun da dinlenmesi zorunludur. Böylece hedefimize yönelik önemli bir eşik aşılacaktır" sözleriyle bu görüşmenin kaçınılmaz olduğunu savundu. Gelinen aşamayı olumlu olarak nitelendiren Bahçeli, Öcalan’ın yaptığı açıklamalar, PKK’nın feshedilmesi ve silahların yakılması gibi önemli eşiklerin zaten aşılmış olduğunu hatırlattı.
Bahçeli’nin söyleminde en dikkat çeken ve siyasi kariyerinde bir dönüm noktası olarak görülen ifade, geçmişteki sıfatların terk edilmesi oldu. Geçmişte Öcalan için "teröristbaşı, bebek katili, elebaşı gibi ifadeler kullandık" diyen Bahçeli, gelinen noktada Türkiye’nin terör sorununu tamamen hayatından çıkarma aşamasına geldiğini dile getirdi. Bu stratejik dönüşümü açıklarken, Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisine değinerek, "Öcalan’ın kuruluş sürecinden bu yana örgüt üzerindeki etkisini biliyoruz. Bu nedenle de kurucu önder ifadesini kullandım. Kullanıyorum" ifadeleriyle terör örgütü liderine yönelik "kurucu önder" tanımını neden benimsediğini izah etti.
MHP lideri, İmralı ziyaretini savunması nedeniyle yöneltilen eleştirileri yanıtlamak için çarpıcı bir harita benzetmesi yaptı. Eleştirenlere Türkiye haritası açmalarını öneren Bahçeli, parmaklarını sırasıyla Silivri ve İmralı Adası üzerine koymalarını istedi. Her iki noktanın da Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunduğuna dikkat çekerek, bu iki cezaevi arasındaki seyahatin amaç ve bağlam açısından eşit olduğunu öne sürdü. Bu karşılaştırmanın altını çizerek, "Silivri’ye gidişle İmralı Cezaevi’ne gidiş arasında ne fark var? Yok. Silivri’ye gidiliyorsa İmralı’ya da gidilir" sözleriyle, İmralı ziyaretini eleştirenlerin tutarsız davrandığını iddia etti.
Bahçeli, açıklamasının sonunda terör meselesinin sadece iç dinamiklerle sınırlı olmadığını, daha geniş bir jeopolitik bağlamda ele alınması gerektiğini de belirtti. Bu sürecin "emperyalist-siyonist saldırgan politikalardan bağımsız düşünülemez" olduğunu ifade eden MHP Genel Başkanı, terör gündeminin Türkiye’nin önünden kalkmasıyla ülkenin enerjisini ve kaynaklarını "temel sorunlarına" yönelteceğinin altını çizdi. Bu değerlendirme, İmralı ziyaretini meşrulaştırma çabasının, Türkiye'nin milli çıkarları doğrultusunda atılan büyük bir stratejik adım olarak konumlandırılmasına yönelikti. Bahçeli’nin bu sözleri, mevcut siyasi ortamda sarsıcı bir etki yaratmaya ve geniş çaplı tartışmaları tetiklemeye devam ediyor.




