Türkiye'nin siyasi sahnesinde, son ayların en sıcak gündemi "Terörsüz Türkiye" süreciyle şekilleniyor. İktidarın bu sloganı altında attığı adımlar, Kürt meselesinde yeni bir sayfa açma umudu taşıyor gibi görünse de, sokaklardaki nabız bambaşka bir hikaye anlatıyor. MHP lideri Devlet Bahçeli'nin Öcalan'a yönelik çağrıları, Erdoğan'ın sessiz ama kararlı hamleleri derken, herkes bir ittifak rüzgarı bekliyordu. Ama ya o rüzgar hiç esmezse? Ya da tam tersi, bir fırtınaya dönüşürse? Günlük hayatın telaşında, kahvehanelerde, sosyal medyada fısıldanan bu sorular, şimdi bir anketle somutlaşıyor. Eylül ayının serinliğinde yapılan bu araştırma, sadece sayıları değil, kalpleri de sorguluyor. Peki, bu veriler ne diyor? Belki de her şey sandıktan önce bitiyor.
İşte o nokta, işleri iyice kızıştırıyor: BUPAR Araştırma'nın Eylül 2025 tarihli Türkiye Toplumsal Eğilimler raporu, tam 26 ilde 2 bin 512 kişiyle yüz yüze görüşmelerle hazırlanmış, hata payı eksi artı yüzde 3,6 olan bir çalışma. DEM Parti seçmenine sorulmuş en çarpıcı soru: "Öcalan'ın çağrısı doğrultusunda DEM Parti Cumhur İttifakı'nı destekleme kararı alırsa tavrınız ne olur?" Cevaplar adeta bir tokat gibi: Yüzde 70'ten fazlası "Desteklemem" diyor, sadece yüzde 11,6'sı "Desteklerim" yanıtını vermiş, yüzde 9,8'i kararsız, yüzde 7,4'ü ise "Sandığa gitmem" diye eklemiş. Düşünün, iktidarın aylardır ördüğü bu köprü, Öcalan'ın tek bir sözüyle geçilebilir diye umulurken, seçmen "Hayır, o köprüyü yakarız" diyor. Bu, sadece bir anket sonucu değil; yılların birikmiş güvensizliğinin patlaması. Hatırlayın, 2023 seçimlerinde DEM'in (o zamanki adıyla HDP) dışarıdan destek verdiği Millet İttifakı'nı, şimdi Cumhur'un yanına çekme hayali kuranlar vardı. Ama bu veriler, o hayali yerle bir ediyor – Erdoğan için tam bir soğuk duş.
Bu soğukluk, sadece DEM Parti seçmeninde mi? Araştırmanın diğer bulguları, genel seçmen tablosunu daha da karanlık boyuyor. Örneğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yeniden aday olabilmesi için anayasanın iki dönem sınırında değişiklik yapılması fikrine, katılımcıların yüzde 71,2'si karşı çıkıyor. Bu oran, iktidar cephesinde bile çatlaklar yaratıyor; çünkü AK Parti seçmeninin yüzde 65,8'i evet dese de, yüzde 30'u hayır diyor – ki bu, iç dinamiklerde bir huzursuzluk işareti. Erdoğan'ın 2028 seçimlerinde üçüncü kez adaylık peşinde olduğu kulislerde fısıldanırken, bu yüzde 71'lik duvar, tüm planları sarsıyor. Geçmişe bir göz atın: 2017 referandumuyla gelen sistem değişikliği, Erdoğan'ı güçlendirmişti ama şimdi, ekonomik krizler, enflasyonun pençesinde kıvranan halk, o gücü sorguluyor. Bahçeli'nin "Terörsüz Türkiye" çağrısı, Öcalan'ı sürece dahil etme hamlesiydi – ama anket, DEM seçmeninin bu çağrıya kulak asmayacağını gösteriyor. Yüzde 70'lik "hayır", sadece ret değil; bir isyanın habercisi.
Ama asıl bomba, beklenmedik bir köşeden patlıyor: Kemal Kılıçdaroğlu detayı. Araştırmada sorulmuş: "CHP kurultayı iptal edilip genel başkanlık Kılıçdaroğlu'na verilirse bunu destekler misiniz?" Cevap? Katılımcıların yüzde 65'ten fazlası "Hayır" demiş. Bu, CHP'deki "mutlak butlan" davasının tam göbeğinde, Eylül 2025'te ertelenen o davanın gölgesinde yankılanıyor. Hatırlayın, 26 Mayıs 2025'teki duruşmada dava, ihtiyati tedbirle ertelenmişti; şimdi 21 Eylül'deki olağanüstü kurultay heyecanıyla birleşince, Kılıçdaroğlu'nun dönüş hayali suya düşüyor gibi. Siyaset kulisleri haftalardır bunu konuşuyor: Eski liderin sırtındaki yük, partiyi yeniden ele geçirme iddiası – ama halk, "Geri dönmesin" diyor. Yüzde 65'lik bu ret, sadece DEM seçmeninden değil, genel tablodan geliyor; ki bu, CHP'nin içindeki Özgür Özel ekibini rahatlatıyor ama muhalefet bloğunu daha da bölebilir. Kılıçdaroğlu, 2023 seçim yenilgisinden sonra kenara çekilmişti; şimdi dava üzerinden geri dönüş sinyalleri verirken, bu anket onu yalnız bırakıyor.
Derinlere inelim ki, bu verilerin ağırlığını hissedelim. BUPAR'ın raporu, sadece sayıları değil, Türkiye'nin toplumsal nabzını tutuyor. DEM Parti seçmeninin bu katı tutumu, iktidarın Kürt oylarını çekme stratejisini baltalıyor. Düşünün, Bahçeli'nin Öcalan'a "Silah bırakın" çağrısı, Erdoğan'ın sessiz onayıyla bir umut ışığıydı – ama yüzde 70'lik ret, o ışığı söndürüyor. Medyascope'un analizine göre, bu oran, yılların PKK-İmralı geriliminin birikimi; seçmen, "Öcalan dese de, biz inanmıyoruz" diyor. Öte yandan, T24'ün foto haberinde vurgulandığı gibi, bu soğuk duş, Cumhur İttifakı'nı erken seçim korkusuyla yüzleştiriyor. Halk TV ise, "Erdoğan beklediği oyu alamayacak" başlığıyla, DEM hamlesinin boşa çıktığını haykırıyor. Ve evet, Yeniçağ Gazetesi'nin "Şok edecek" nitelemesi boşuna değil; çünkü bu veriler, 2028'e giden yolda tüm ittifak dengelerini değiştirme potansiyeli taşıyor.
Geleceğe dair bir yorum yapayım: Eğer bu anketler doğru yansıtıyorsa –ki BUPAR gibi firmaların geçmiş başarıları var– Erdoğan'ın DEM üzerinden genişleme hayali suya düşebilir. Yüzde 71'lik anayasa karşıtlığı, üçüncü dönem için engel; belki de erken seçimlere zorlar. Kılıçdaroğlu cephesinde ise, dava ertelense de halkın ret sesi yükseliyor; yüzde 65'lik "hayır", Özel'in liderliğini pekiştirir ama muhalefeti zayıflatır. BBC'nin 10 soruda özetlediği dava süreci, "Sonuçlar ne olabilir?" diye sorduğunda, tam da bu anketi işaret ediyor: Halk, değişimi istemiyor. Kuzey Ege Haber gibi yerel sesler, "Erdoğan DEM'den umudu kessin" diyor. Bu, bir domino etkisi: İttifaklar çatlar, sokaklar ısınır, sandık erken çalınır.
Bu tabloyu renklendiren, bireysel hikayeler. Bir DEM seçmeni, anonim bir röportajda "Öcalan'ın sözü bir şey değiştirmez, yıllardır kandırıldık" demiş – ki bu, anketin ruhunu yansıtıyor. CHP tabanında ise, Kılıçdaroğlu'na yönelik öfke hâlâ taze; 2023 yenilgisi unutulmadı, dava üzerinden intikam gibi görülüyor. Velev News, DEM seçmeninin AK Parti'ye "sıcak bakmadığını" vurgularken, Babaocağı gibi siteler "Soğuk duş" metaforunu işliyor. Instagram'da bile, TR724'ün paylaşımı 36 beğeniyle yankılanıyor: "Öcalan çağırsa da oy yok." Bu, sosyal medyanın nabzı; tartışmalar alev alev.
Sonuçta, bu anket bir ayna: Türkiye'nin bölünmüşlüğünü gösteriyor. Erdoğan için üzücü, evet – ama belki bir uyarı. Kılıçdaroğlu için ise kapılar kapanıyor; yeni bir sayfa mı, yoksa son mu? Gelecek haftalarda, Bahçeli'nin yeni açıklamaları, dava duruşmaları izlenecek. Ama şimdilik, hava gergin; sokaklar fısıldıyor, kulisler kaynıyor. Bu veriler, sadece sayılar değil; bir dönemin sonunu müjdeliyor olabilir. Heyecan dorukta – çünkü siyaset, her an değişir. İzleyin, okuyun, tartışın; yarın her şey farklı olabilir.