Türkiye siyaset sahnesi dünden bugüne büyük bir değişim yaşarken, Cumhur İttifakı'nın seçim döneminde sert sözlerle hedef aldığı Selahattin Demirtaş ve DEM Parti ile aynı safta yer alması herkesi şaşırttı. "Terörsüz Türkiye" vizyonu için atılan bu ortak adım, siyasi kulislerde yeni bir dönemin habercisi olarak yorumlanıyor. Her şey çok kısa sürede gelişti ve kamuoyunu derinden etkiledi. Dün daha kutuplar arasında keskin bir çizgi varken, bugün aynı hedefe yönelik bir araya geliş, siyasi retorikteki dönüşümü gözler önüne seriyor.
Seçim sürecinde yaşanan gerginlikler hala hafızalarda taze. Cumhur İttifakı'nın temel aktörleri, bu süreçte DEM Parti ve önde gelen isimlerine yönelik eleştirilerini dile getirirken, sert bir dil kullanıyorlardı. Demirtaş'ın durumu, o günlerde en çok tartışılan konuların başında geliyordu. Ancak siyasi dinamiklerin ne kadar hızlı değişebileceği, yine bu gelişmeyle kanıtlandı. Seçim atmosferinin gerilimi sonrasında, "Terörsüz Türkiye" gibi ortak bir hedefin etrafında bir araya gelinmesi, hem muhalif hem de iktidar kanadında farklı yorumlara yol açtı. Siyasi partilerin taktiksel hamlelerinin ötesinde, bu durum Türkiye'nin güvenlik ve demokrasi gündeminin ne kadar karmaşık olduğunu gösteriyor.
Ortaklığın detayları konusunda henüz resmi bir açıklama yapılmadı ancak kulislerde konuşulanlara göre, iki taraf da "Terörsüz Türkiye" vurgusunda ısrarcı. Bu ifade, seçim döneminde kullanılan retorikten çok farklı bir zeminde buluşmayı mümkün kılıyor. Cumhur İttifakı'nın bu hamlesi, DEM Parti ile diyalog kanallarını açık tutma stratejisinin bir parçası olarak değerlendiriliyor. Öte yandan, DEM Parti'nin de bu iş birliğine sıcak bakması, siyasi sahnede yeni bir sayfa açılması için adım atıldığını gösteriyor. İki tarafın da ortak açıklama yapmadan önce iç kamuoyunu ikna etmesi gerektiği biliniyor.
Türkiye'de siyasi parti ilişkileri genellikle kutuplaşma üzerinden şekillenirken, bu tür bir yakınlaşma her zaman merak uyandırır. Demirtaş'ın durumunun, bu iş birliği çerçevesinde nasıl ele alınacağı ise en büyük soru işareti olarak kalmaya devam ediyor. Seçim döneminde bir tarafın "terörle mücadele" vurgusu yaparken, diğer tarafın "demokratik haklar" ekseninde duruş sergilemesi, bu yeni dönemde nasıl bir orta yol bulunacağını merak konusu yapıyor. Her ne kadar iki kesim arasında derin farklılıklar olsa da, "Terörsüz Türkiye" gibi net bir hedef, en azından kısa vadede iş birliği için yeterli görünüyor.
Siyasi analistler, bu hamlenin seçim sonrası dönemde Türkiye'nin gündemini değiştirmek için planlandığını düşünüyor. Cumhur İttifakı'nın, DEM Parti ile olan bu yakınlaşmayı, hem iç hem de dış kamuoyuna mesaj vermek için kullanabileceği belirtiliyor. Özellikle terörle mücadele konusunda yapıcı bir diyalogun kurulması, Türkiye'nin güvenlik politikalarında yeni bir döneme işaret edebilir. Ancak bu iş birliğinin ne kadar süreceği ve somut olarak ne tür adımların atılacağı henüz bilinmiyor. Her iki tarafın da tabanını bu yeni duruma hazırlaması zaman alabilir.
Seçim atmosferinde yaşanan gerginliklerin yerini buluşmaya bırakması, Türkiye siyasetinin dinamik yapısını bir kez daha gözler önüne serdi. Dünden bugüne yaşanan bu hızlı değişim, siyasi aktörlerin pragmatik yaklaşımlarını ortaya koyuyor. Cumhur İttifakı'nın eleştirilerini bir kenara bırakarak, DEM Parti ile aynı hedefe yönelik adımlar atması, siyasi kulislerde "yeni bir dönem" olarak yorumlanıyor. "Terörsüz Türkiye" vizyonu, bu iki tarafın buluşma noktası haline geldi ve bundan sonraki siyasi gündemi şekillendirecek gibi görünüyor. Bu gelişmenin, Türkiye'nin demokrasi ve güvenlik dengesi açısından nasıl sonuçlar doğuracağı, merakla beklenen bir diğer konu olarak öne çıkıyor.




