Türkiye'nin siyasi arenası, yıllardır çözülmemiş yaralarla boğuşurken, TBMM'de kurulan çözüm komisyonunun toplantıları bu yaraları sarmaya yönelik umut verici bir diyalog kapısı aralıyor. Özellikle PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin ardından ilk kez toplanan komisyon, İmralı tutanaklarını ele alarak, barış ve adalet arayışını somut bir zemine taşıyor. Bu toplantılar, ideolojik kutuplaşmanın ötesinde, toplumsal hafızanın ve geleceğin kesişim noktası gibi duruyor; zira her öneri, binlerce ailenin kaderini etkileme potansiyeli taşıyor. Komisyon, terörle mücadeledeki yasal engelleri, mağduriyetleri ve barış yollarını masaya yatırırken, partilerin sunduğu raporlar bu yolu aydınlatıyor. Peki, bu kritik buluşma hangi kapıları aralayacak ve raporlama süreci nasıl bir dönüşüme yol açacak? Adım adım inceleyerek, bu tarihi anın perde arkasını aydınlatalım.

TBMM'de kurulan çözüm komisyonunun 19. toplantısı, PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmenin ardından ilk kez gerçekleştirildi ve İmralı tutanaklarının özeti okundu. Toplantı, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un açılış konuşmasıyla başladı; Kurtulmuş, süreci hassas bir şekilde yönetme çağrısında bulundu ve "Bin düşünüp bir konuşmak" ilkesini vurguladı. Komisyon, 134 kişi ve kuruluşu dinleyerek dinleme aşamasını tamamladı; şimdi raporlama safhasına geçti ve yıl bitmeden sona ermesi bekleniyor. Bu rapor, ortak bir metin olarak hazırlanacak ve öneriler TBMM'ye iletilecek; ardından yasal düzenleme tekliflerine dönüştürülecek. Toplantıda partiler, çözüm süreci için kapsamlı raporlar sundu; bu raporlar, kayyum atamalarından infaz rejimine, siyasi mağduriyetlerden umut hakkına uzanan bir yelpazeyi kapsıyor. Kurtulmuş, sürecin siyasi malzeme yapılmamasını ve dikkatli yönetilmesini istedi; bu uyarı, komisyonun hassas dengesini koruma çabasını yansıtıyor.

İmralı tutanaklarının özeti, toplantının en kritik anıydı. Görüşme, 24 Kasım 2025'te İmralı'da gerçekleşmiş ve heyette DEM Partili Gülistan Kılıç Koçyiğit, AKP'li Hüseyin Yayman ile MHP'li Feti Yıldız yer almıştı. Komisyonun oturumunda, görüşmenin 3-4 sayfalık özeti bir Meclis görevlisi tarafından okundu; özetin MİT mi yoksa TBMM Başkanlığı mı tarafından hazırlandığı belirsiz kaldı. Metin, dolaylı ifadeler kullanıyor ve Öcalan'ın sözlerinden doğrudan alıntı yapılmıyor. Özetin içeriği şöyle: Abdullah Öcalan, silahlı yöntemden ayrıldığını ve siyasi yöntemi benimsediğini belirtti. 27 Şubat 2025 çağrısı çerçevesinde PKK'nın tüm bileşenlerinin dağıtılmasını ve silah bırakma ilanını vurguladı. Bu gelişmenin toplum tarafından iyi karşılandığını ve halkın takip ettiğini ifade etti. Öcalan'ın Suriye ve Irak'taki etkisi de belirtildi. Kendisine Lozan ve 1924 anayasası öncesi döneme ait dilin süreci zehirlediği söylendi. Zap Bölgesi'ndeki boşaltmada örgüt mensuplarının silahlı olması infial yarattı ve PKK'nın çağrıya tam uymadığı ifade edildi. Suriye'de SDG'nin 10 Mart mutabakatına uyması gerektiği ve Öcalan'ın yeni bir açıklama yapması gerektiği belirtildi. Ferhat Abdi Şahin (Mazlum Abdi) sorulduğunda, Öcalan onu tanıdığını ve kendisine bağlı olduğunu söyledi. Türkiye için gerçekleşmeyecek iddiaların süreci sabote edebileceği uyarısı yapıldı.

Ferhat Abdi Şahin, SDG'nin lideri olarak Suriye'nin kuzeyi ve doğusunu kontrol ediyor; SDG, Kürt savaşçılardan oluşuyor ve on binlerce üyesi var. Ankara, SDG'nin Şam'a entegrasyonunu ve silah tekelinin Şam'da olmasını istiyor. 10 Mart'ta SDG ile Şam arasında entegrasyon mutabakatı imzalandı. Tutanak özetinin kısaltılmış ve dolaylı olması, komisyon üyelerini rahatsız etti; bu, tam metnin paylaşılmaması tartışmalarını alevlendirdi.

AKP'nin sunduğu rapor, komisyonun en dikkat çekici önerilerinden biri olarak öne çıkıyor. AKP Grup Başkanvekili Mustafa Şen, örgüt üyeliği ve yardım-yataklık suçlarının, terör örgütünün kendini feshetmesiyle ortadan kalkacağını savundu. Bu bağlamda, terör gerekçesiyle yapılan kayyum atamalarının iptalini talep etti; zira örgüt faaliyetine son verilmesiyle bu gerekçelerin düşeceğini belirtti. Şen, silah bırakan PKK'lılara yönelik somut destekler önerdi: İş imkanı, mesleki eğitim ve psikolojik yardım sağlanması, ayrıca beş yıllık adli takip mekanizması kurulması. Yasal düzenlemelerde ise, seçim kanunu, siyasi partiler kanunu, yerel yönetimler kanunu ve idari mekanizmaların demokratikleştirilmesini istedi. Bu öneriler, AKP'nin çözüm sürecinde yapıcı bir rol üstlenme çabasını gösteriyor; zira kayyum iptali talebi, yerel demokrasiyi güçlendirme sinyali veriyor. Şen'in raporu, toplumsal entegrasyonu ön plana çıkarırken, terör suçlarının yasal çerçevesini yeniden tanımlama potansiyeli taşıyor.

CHP'nin raporu ise, hukuki reformlara odaklanarak siyasi mağduriyetlerin giderilmesini merkeze alıyor. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanması için siyasi engellerin kaldırılmasını savundu. Terörle Mücadele Kanunu'nda hukuki belirlilik sağlanmasını, keyfi uygulamaların önlenmesini talep etti. Halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçu yeniden düzenlenmeli; haber alma hakkı engelleri –erişim engellemeleri gibi– giderilmeli. Basın ve örgütlenme özgürlüğü önündeki engeller kaldırılmalı; 19 Mart Darbe Girişimi sonrası tutuklanan siyasiler, Gezi Davası mağdurları serbest bırakılmalı. Gizli tanık uygulamasına son verilmeli, Cumhurbaşkanı'na hakaret suçları kaldırılmalı ve suikast suçları yeniden düzenlenmeli. Emir'in 29 maddelik güncellenmiş metni, hukukun üstünlüğünü pekiştirecek bir yol haritası gibi duruyor; bu öneriler, CHP'nin adalet odaklı yaklaşımını yansıtıyor ve siyasi tutukluların serbest bırakılması talebiyle dikkat çekiyor.

DEM Parti'nin önerileri ise, umut hakkı ilkesini merkeze alarak infaz rejimini dönüştürmeyi hedefliyor. DEM Grup Başkanvekili Cengiz Çiçek, Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılmasını ve yeni bir İnfaz Kanunu yazılmasını talep etti. Ayrımcı istisna hükümlerinin sona erdirilmesini, ağırlaştırılmış müebbetlerde koşullu salıverme yolunun açılmasını savundu. AİHM'in 2013 kararının bağlayıcı olması için yasal düzenleme yapılmalı; tecrit rejimi içeren cezaevi modelleri kapatılmalı. Terörün Finansmanının Önlenmesi Kanunu yeniden ele alınmalı, OHAL ve KHK mağduriyetleri giderilmeli. Çiçek'in raporu, "Umut hakkı olmalı" vurgusuyla umut ve adalet arayışını simgeliyor; bu talepler, DEM Parti'nin mağduriyet odaklı duruşunu pekiştiriyor ve infaz rejimindeki ayrımcılığı eleştiriyor.

Toplantının genel atmosferi, partilerin yapıcı bir diyalog kurma çabasını yansıtıyor; ancak, önerilerin birleştirilmesi zorlu bir süreç olacak. Kurtulmuş'un siyasi malzeme uyarısı, komisyonun hassas dengesini koruma ihtiyacını gösteriyor; zira ortak raporun hazırlanması, farklı görüşleri uzlaştırmayı gerektirecek. Komisyonun dinleme aşamasını tamamlaması, raporlama safhasına geçişi hızlandırdı; bu rapor, TBMM'ye sunulduktan sonra yasal tekliflere dönüşecek. Toplantı, ANKA ajansı tarafından fotoğraflanmış; bu görüntüler, komisyonun ciddiyetini ve çeşitliliğini yansıtıyor. Önerilerin uygulanması, çözüm sürecinin kaderini belirleyecek; zira kayyum iptali gibi adımlar, yerel demokrasiyi güçlendirirken, infaz reformları umut hakkını somutlaştırabilir.

Bu toplantı, Türkiye'nin barış arayışında bir dönüm noktası olarak görülüyor. AKP'nin kayyum iptali talebi, terör suçlarında yapıcı bir yaklaşımı simgeliyor; CHP'nin hukuki reformları, adalet sistemini yenileme fırsatı sunuyor; DEM Parti'nin umut hakkı çağrısı ise, mağduriyetleri giderme umudunu diri tutuyor. Kurtulmuş'un dikkat çağrısı, sürecin akamete uğramaması için kritik; zira bu diyalog, yılların yaralarını sarmak için bir şans. Kamuoyu, raporun detaylarını merakla beklerken, bu öneriler toplumsal uzlaşıyı tetikleyebilir.

Türkiye Su ve Tarım Diplomasisinde Küresel Gücü Yakalıyor
Türkiye Su ve Tarım Diplomasisinde Küresel Gücü Yakalıyor
İçeriği Görüntüle

Sonuç olarak, TBMM çözüm komisyonunun 19. toplantısı, Öcalan görüşmesinin ardından gelen yapıcı önerilerle barış umudunu yeşertiyor. AKP'nin kayyum iptali ve silah bırakanlara destek talebi, CHP'nin hukuki engelleri kaldırma çağrısı ve DEM Parti'nin umut hakkı vurgusu, raporlama sürecini heyecanlı kılıyor. Kurtulmuş'un hassasiyet uyarısı gibi, bu diyalog dikkatle yönetilmeli; zira ortak rapor, yasal reformların kapısını aralayabilir. Bu adımlar, Türkiye'nin yaralarını sararken, adalet ve umut dolu bir geleceğe işaret ediyor. Komisyonun yıl sonu finali, hepimizi ilgilendiriyor; zira barış, diyalogdan doğar.