Gerçek Gündem Haberleri

Çiftçilerin Traktörlü İsyanı: Tarım Geleceği Tehlikede mi?

Tarım sektöründe maliyetler kontrolden çıkarken, üreticiler seslerini duyurmak için yollara dökülüyor. Artan girdiler, düşük ürün fiyatları ve borç sarmalı gibi derin sorunlar, narenciye bahçelerinden pamuk tarlalarına kadar her alanı etkiliyor. Şok edici açıklamalar, traktör konvoyları ve acil taleplerle dolu bu gelişmeler, sizi düşündürecek gerçeklerle buluşmaya davet ediyor. Detaylar için okumaya devam edin!

Tarım dünyasında fırtınalar eserken, üreticiler günlük mücadelelerini sürdürmek için büyük çaba harcıyor. Özellikle narenciye ve diğer temel ürünlerde yaşanan dengesizlikler, aile işletmelerinden büyük bahçelere kadar herkesi zorluyor. Bu süreçte, maliyetlerin hızla yükselmesi karşısında ürün fiyatlarının geride kalması, sürdürülebilirliği tehdit ediyor ve toplu tepkilere yol açıyor.

İzmir'in Menderes ilçesine bağlı Gümüldür Mahallesi'nde, mandalina üreticileri traktörleriyle konvoy düzenleyerek seslerini duyurmaya çalıştı. Bu eylem, CHP Menderes İlçe Başkanlığı'nın düzenlediği üreticilere destek buluşması öncesinde gerçekleşti. Çiftçiler, mazot, gübre ve diğer tarımsal girdilerdeki aşırı artışlara rağmen ürün fiyatlarının düşük kalmasından şikayetçi. Üretim maliyetleri ile satış fiyatları arasındaki uçurum, çiftçiliği her geçen gün daha zor hale getiriyor.

Üreticilerden Çağlar Karagül, durumu net bir şekilde özetliyor: Çiftçi artık zarar ediyor, her ektiği üründen kayıp yaşıyor. Üç yıldır pamuk üretimi yapıyorlar ancak pamuk fiyatı 25-30 lira bandında kalırken, mazot üç yıl önce 20 lirayken bugün 60 liraya ulaşmış. Gübre çuvalı ise aynı dönemde 300 liradan 1.800 liraya çıkmış. Üretilen mallar aynı fiyatta kalırken girdiler katlanıyor, işçilerin ücretleri ödenemiyor ve kendi emeklerinin karşılığı alınamıyor. Bu döngüde traktörler satılıyor, tarlalar elden çıkarılıyor ve çiftçilik terk ediliyor. Çiftçi üretmezse ülkede huzur olmaz, çünkü dağdaki, şehirdeki herkesin beslenmesi üretime bağlı.

59 yaşındaki Ceyhun Arslan, çocukluğundan beri çiftçilik yapıyor ve hali perişan diyor. Mandalina bu yıl 6-10 lira arasında satılırken, geçen yıl 15 liraydı. Gübre geçen yıl 500 lirayken bu yıl 1.000 lira olmuş, mazot ise 63 lira. Tarım Kredi kooperatiflerine 200-300 bin lira borçlar birikmiş, kendisinin 250 bin lira borcu var. Yılbaşına kadar ödemeler gerekiyor ama imkan yok, faizlerde kolaylık bekleniyor. Tüccarlar çek vermiyor, ödemeleri hazirana kadar parça parça yapıyor. İthalat politikaları tarımı bitirmiş durumda. Tarlalar kökünden satılıyor, yerine hobi bahçeleri yapılıyor; İstanbul'dan gelenler ovayı gezip malikane kuruyor.

Tuna Karakaya, ailece narenciye işinin içinde olduklarını belirterek, tüm meyve ve sebzelerde aynı sıkıntının yaşandığını söylüyor. Maliyetler her yıl artıyor ama ürünler prim yapmıyor. Bu sorun sadece Gümüldür'e özgü değil; Adana, Menderes, Ödemiş gibi bölgelerin tamamında aynı. Seslerini duyurmak için toplanıyorlar ve gelişmeleri bekliyorlar.

Emre Tekin ise baba mesleği olarak çiftçiliği sürdürüyor ancak maliyetler mandalina fiyatlarını karşılamıyor, denk bile gelmiyor. Mazot, ilaç, traktör bakımları gibi giderler fiyatları aşıyor. Hiç kar edilmiyor, sadece tarla elde kalıyor. Böyle devam ederse mandalina üretimi çok zorlaşacak. Talepleri basit: Verim alabilmek ve emeğin karşılığını almak.

Bu traktörlü konvoy, üreticilerin umutsuzluğunu ve öfkesini yansıtıyor. Çiftçiler, "Çiftçi bitti" diyerek durumun vahametini vurguluyor. Son üç-dört yıldır sürekli zarar ediliyor, borçlar birikiyor ve üretimden kopuş hızlanıyor.

Mandalina fiyatlarının bu yıl 6-10 lira seviyelerine düşmesi, geçen yılın 15 liralık fiyatıyla kıyaslandığında büyük kayıp anlamına geliyor. Mazotun 60-63 liraya, gübrenin binlerce liraya çıkması, işçilik maliyetlerini de ekleyince tabloyu karanlıklaştırıyor.

Üreticiler, devletten faiz kolaylığı, ödeme ertelemesi ve ithalat kısıtlamaları gibi destekler bekliyor. Kooperatif borçları, tüccar alacakları derken zincirleme kriz yaşanıyor.

Bu eylem, sadece mandalina değil, pamuk, patates, soğan ve hayvancılık gibi alanlardaki genel mağduriyeti de ortaya koyuyor. Çiftçinin perişan hali, ülke genelinde benzer hikayelerle tekrarlanıyor.

Traktör konvoyu, sessiz bir çığlık gibi yolları doldururken, üreticiler emeğin değerini savunuyor. Borç sarmalı, tarlaların el değiştirmesi ve üretimin azalması, uzun vadeli riskler taşıyor.

Çiftçilerin talepleri arasında emeğin karşılığı, girdi maliyetlerinin kontrolü ve tarım politikalarında istikrar var. İthalatın önünün açılması, yerli üretimi baltalıyor görüşü yaygın.

Bu gelişmeler, tarım sektörünün kırılganlığını bir kez daha gösteriyor. Üreticiler, "Biz öldük, bizi gömecek biri lazım" diyecek kadar umutsuz.

Konvoydaki traktörler, sadece araç değil, yılların emeğinin sembolü. Çiftçi üretmezse sofralar boş kalır uyarısı, herkesin dikkatini çekiyor.

Bu traktörlü isyan, tarımın geleceğine dair ciddi soru işaretleri yaratıyor. Maliyet-fiyat makası kapanmazsa, bahçeler terk edilecek ve üretim düşecek.

Üreticilerin bir araya gelmesi, dayanışmanın gücü. Ancak kalıcı çözümler için politik adımlar şart.

Bu detaylı tablo, narenciye üreticilerinin mücadelesini aydınlatıyor. Traktör konvoyundan borç şikayetlerine, fiyat düşüşlerinden ithalat eleştirilerine kadar her unsur, sektörün derin krizini yansıtıyor. Tarım politikalarının acilen gözden geçirilmesi, emeğin korunması için vazgeçilmez. Bu sessiz çığlık, hepimizin geleceğini ilgilendiriyor ve daha güçlü bir tarım için ortak çaba gerektiriyor.