Siyasetin tozlu yollarında her zaman beklenmedik virajlar olur, bilirsiniz; bir gün zirvede alkışlanırsınız, ertesi gün demir parmaklıklar arasında soluklanırsınız. Ama bu kez, hikaye daha da yürek burkucu; Bursa’nın Nilüfer ilçesi, CHP’nin sevilen yüzlerinden Turgay Erdem’in cezaevinde yaşadığı sağlık kriziyle sarsıldı. Kimileri bunu siyasi bir komplo olarak görüyor, kimileri ise yılların stresinin bedeli diyor. Ben de bu olayın peşine düştüm ve gördüm ki, işin içinde sadece bir tutukluluk değil, bir ailenin, bir partinin, bir şehrin ortak acısı yatıyor. Eğer yerel siyasetin nabzını tutuyorsanız veya sadece bir insanın dramı sizi ilgilendiriyorsa, bu satırlar tam size göre; çünkü burada hem adalet arayışı hem de hayatın kırılganlığı var.

Her şey, Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü o geniş kapsamlı soruşturmayla başladı. Turgay Erdem, 2019 yerel seçimlerinde CHP’den Nilüfer Belediye Başkanı seçilmiş, mimarlık kökeniyle tanınan, kentin yüzünü değiştiren projelere imza atan bir isimdi. Yeşil alanlar, altyapı hamleleri, kültürel etkinlikler – Erdem’in dönemi, Nilüfer’i modern bir ilçeye dönüştürmüştü. Ama 10 Ekim 2025’te her şey değişti; Bursa merkezli üç ilde düzenlenen dev operasyonda, “Rüşvet, suç örgütü kurma, yönetme, örgüte üye olma ve suçtan kaynaklanan mal varlığını aklama” suçlamalarıyla gözaltına alındı. Operasyon, 23 şüpheliyi kapsıyordu; 22’si yakalandı ve emniyetteki işlemlerin ardından adliyeye sevk edildi. Bursa Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği, Erdem’in de aralarında bulunduğu 15 kişiyi tutukladı – diğerleri, eşi Zeynep Erdem dahil 7 kişi adli kontrolle serbest bırakıldı.

Tutuklama kararı, CHP camiasını ayağa kaldırdı; Erdem’in destekçileri, “Bu bir cadı avı” diye haykırdı, partililer sokaklara döküldü. Erdem, o günlerden beri cezaevinde, sessiz bir mücadele veriyordu; ama stres, baskı, belirsizlik – hepsi birikmişti. Yeni tutuklular arasında Ayşegül Erkol, Serkan Çağlar, Muttalip Koral gibi isimler de vardı; operasyon, Nilüfer’in eski yönetimini adeta kuşatmıştı. Erdem’in eşi Zeynep, adli kontrol şartıyla dışarıda kalsa da, ailesi bu fırtınada paramparça olmuştu. Soruşturma ekipleri, delilleri topluyor, ifadeleri alıyordu; ama Erdem için asıl darbe, cezaevi duvarlarının ötesinde değil, tam içinde geldi.

Ve işte o korkunç an: Cezaevinde rahatsızlanan Erdem, gece yarısı ekiplerin siren sesleriyle hastaneye yetiştirildi. Bursa Şehir Hastanesi’ne sevk edilen eski başkan, kalp rahatsızlığı nedeniyle doğrudan yoğun bakıma alındı. Avukatı Deniz Baykal, Sözcü’den Ümit Karadağ’a konuştu ve müvekkilinin durumunu anlattı: “Kalp rahatsızlığı bulunan Turgay Erdem, yoğun bakımda tedavi görüyor.” Baykal’ın sesindeki endişe, haberi okuyan herkesi titretti; Erdem’in yıllardır bilinen kalp sorunu, bu kez tam gaz devreye girmişti. Hastane kaynakları ise daha umut verici; durumunun iyi olduğu, tedbir amacıyla yoğun bakımda müşahede altında tutulduğu ve yarın anjiyo yapılacağı belirtildi. Düşünün, bir lider cezaevinde yatarken, bir yandan kalp atışları monitörlerde yanıp sönüyor; yarınki anjiyo, hem ailesi hem partisi için bir dönüm noktası olacak.

Bu gelişme, Bursa’yı yasa boğdu; CHP Nilüfer teşkilatı, hastane önünde toplandı, dualar edildi, destek mesajları yağdı. Erdem’in projeleri – mesela o yeşil parklar, yenilenen altyapı – hâlâ ilçenin her köşesinde iz bırakmışken, şimdi o isim hastane yatağında. Operasyonun detayları ise hâlâ gizemini koruyor; rüşvet ağı iddiaları, örgütleşme suçlamaları, mal varlığı aklama – hepsi bir roman gibi karmaşık. 15 tutuklunun arasında Erdem gibi tanınmış isimler olunca, kamuoyu ikiye bölündü; bazıları “Hesap verme zamanı” diyor, diğerleri “Siyasi intikam” diye fısıldıyor. Erdem’in mimarlık geçmişi, belediye başkanlığı, CHP’deki rolü – hepsi bu soruşturmanın hedefinde; ama şimdi, asıl mücadele hayatta kalmak.

Avukat Baykal’ın açıklaması, olayın ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu; kalp rahatsızlığı, cezaevi şartlarında daha da ağırlaşmış olmalı. Hastane koridorlarında bekleyen aile, arkadaşlar, partililer – herkes nefesini tutmuş, yarınki anjiyoyu bekliyor. Erdem’in eşi Zeynep, adli kontrolle dışarıda olsa da, bu acıyı en derinden yaşıyor; operasyon sonrası ailesi zaten dağılmıştı, şimdi bir de sağlık savaşı eklendi. CHP üst yönetimi de sessiz kalmadı; destek mesajları, dayanışma ziyaretleri – parti, Erdem’i yalnız bırakmadı. Nilüfer’in sokaklarında, eski başkanın posterleri hâlâ asılı; ama şimdi o posterler, bir umut duası gibi.

Bu olay, sadece bir tutuklunun hikayesi değil; Türkiye siyasetinin kırılganlığını, cezaevi şartlarını, adalet arayışını sorgulatıyor. Erdem’in rahatsızlığı, soruşturmanın temposunu yavaşlatmadı; ekipler hâlâ delil topluyor, ifadeleri inceliyor. Ama yarınki anjiyo, her şeyi değiştirebilir; eğer her şey yolunda giderse, Erdem cezaevine dönecek, ama bu sefer bir kahraman gibi. Durumu iyi diye umutlanıyoruz; tedbir amaçlı müşahede, yarınki işlem – hepsi bir nefes alma fırsatı. Bursa Şehir Hastanesi’nin yoğun bakım ünitesinde, monitör sesleri arasında, Erdem belki de projelerini, ailesini, partisini düşünüyor; o düşünceler, onu ayakta tutan tek güç.

Çay Fincanlarında Gizlenen Tehlike
Çay Fincanlarında Gizlenen Tehlike
İçeriği Görüntüle

Şimdi tüm gözler yarında; anjiyo sonrası raporlar, Erdem’in geleceğini belirleyecek. CHP camiası, Nilüfer halkı, ailesi – herkes dua ediyor. Bu kriz, belki soruşturmayı da etkiler; sağlık durumu, tahliye tartışmalarını alevlendirebilir. Ama kesin olan, Turgay Erdem’in mücadelesinin bitmediği; cezaevinde, hastanede, her yerde bir lider gibi duruyor. Bursa’nın Nilüfer’i, eski başkanını bekliyor; o yeşil parklar, altyapı hamleleri gibi, Erdem de geri dönecek – umutla.

Sonuçta, bu hikaye bir kalp atışının öyküsü; cezaevi sirenleri, hastane koridorları, adliye salonları – hepsi bir arada. Turgay Erdem’in yoğun bakımdaki mücadelesi, hem bir uyarı hem bir umut; siyasetin bedeli ağır, ama insanlık her zaman kazanır. Yarının anjiyosu, belki bir dönüm noktası; Erdem, o masadan kalktığında, Nilüfer’e, CHP’ye, ailesine daha güçlü dönecek. Bursa, nefesini tutmuş bekliyor; çünkü bu, sadece bir adamın değil, bir şehrin hikayesi.