Türkiye'nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik kriz ortamında, muhalefet partilerinin izlediği stratejiler ve geçmişte yapılan hatalar, bugünkü tablonun en önemli sebeplerinden biri olarak gösteriliyor. Özellikle CHP kanadında Kemal Kılıçdaroğlu döneminden Özgür Özel yönetimine kadar uzanan süreçte alınan kararlar, sert eleştirilerin hedefinde.

Siyasi analistler, 14 Mayıs seçimleri öncesinde yaşanan adaylık sürecini "kaçırılan en büyük fırsat" olarak nitelendiriyor. Ekrem İmamoğlu'nun o dönemde her şeyi göze alarak "Ben adayım" diyememesi ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun kendi adaylığını dayatması, bugünkü yargı kıskacının önünü açan faktörler olarak sıralanıyor. Eğer Kılıçdaroğlu, parti içi bir ön seçim yapsaydı, sandıktan kendisinin değil, Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu'nun çıkacağının kesin olduğu, ancak parti içi demokrasi yerine "altılı masa" formülüyle adaylığın dayatıldığı belirtiliyor.

Eleştirilerin bir diğer boyutu ise CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e yönelik. 31 Mart yerel seçimlerinde Türkiye'nin birinci partisi konumuna yükselen CHP'nin, bu büyük zaferin hemen ardından "erken seçim" çağrısı yapmak yerine "normalleşme" sürecini başlatması tarihi bir hata olarak değerlendiriliyor. Özgür Özel'in iktidara el uzatarak "sizinle normalleşiyoruz" demesinin ve "erken seçimin şartları oluşmadı" açıklamasının, iktidara toparlanma şansı verdiği ve bugün yaşanan yargı operasyonlarına zemin hazırladığı ifade ediliyor.

Netanyahu'dan Türkiye'ye F-35 ve Suriye'de "Potansiyel Tehdit" İtirafı!
Netanyahu'dan Türkiye'ye F-35 ve Suriye'de "Potansiyel Tehdit" İtirafı!
İçeriği Görüntüle

Uzmanlar, "Eğer 31 Mart gecesi erken seçim mitingleri başlatılsaydı, bugün ne belediye başkanları hapiste olurdu ne de İmamoğlu'na siyasi yasak konuşulurdu" görüşünü savunuyor. "Kırmızı kart gösterdik" söylemlerinin eyleme dönüşmemesi ve VAR'dan dönen bir gol gibi etkisiz kalması, muhalefetin elindeki psikolojik üstünlüğü kaybetmesine neden oldu.

Sonuç olarak, CHP'de Kılıçdaroğlu'nun koltuğu bırakmama ısrarı ve yerine gelen yönetimin "emanetçi" görüntüsü vererek iktidarla uzlaşma arayışına girmesi, muhalefetin oyun kurucu olma şansını azalttı. Gelinen noktada, siyasetin "zamanında cesaret gösterme sanatı" olduğu ve bu cesareti gösteremeyenlerin bedelini sadece kendilerinin değil, tüm ülkenin ödediği gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıktı.