Son günlerde ceza infaz sisteminde yaşanan büyük değişiklik, herkesin dikkatini çekiyor. Tahliye haberleri sevinç yaratırken, serbest kalanların yeni yükümlülükleri için oluşan kalabalıklar sosyal medyada viral oldu. Peki, bu düzenleme tam olarak ne getiriyor ve kimleri etkiliyor?

TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilen 11. Yargı Paketi olarak bilinen kanun değişikliği, hükümlülerin infaz sürecinde önemli kolaylıklar sağlıyor. Suç işlendiği tarihten önce geçerli olan kurallara göre, kapalı cezaevinden açık cezaevine veya açık cezaevinden denetimli serbestliğe geçiş üç yıl daha erken gerçekleşebiliyor. Bu düzenleme sayesinde yaklaşık 50 bin mahkûmun tahliye yolunun açıldığı belirtiliyor.
Düzenlemenin yürürlüğe girmesinin hemen ardından, denetimli serbestlik müdürlüklerinin önü adeta dolup taştı. Serbest kalan veya koşullu salıverilen hükümlüler, yükümlülüklerini yerine getirmek için imza ve kayıt işlemleri yaptırıyor. Özellikle büyük şehirlerdeki müdürlüklerde metrelerce uzayan kuyruklar oluşurken, bu görüntüler kısa sürede sosyal medyada büyük yankı uyandırdı.
İstanbul'un Kadıköy ilçesinde bulunan Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğü önündeki kalabalık ise en dikkat çekenlerden biri oldu. Çekilen fotoğraflar ve videolar, tahliye sonrası yaşanan yoğunluğu gözler önüne serdi. Binlerce kişinin aynı anda işlem yaptırmak istemesi, müdürlüklerde ciddi bir hareketliliğe yol açtı.
Ancak bu düzenleme herkesi kapsamıyor. Bazı ağır suçlar kapsam dışı bırakılarak, toplum vicdanını rahatsız edecek durumların önüne geçilmesi amaçlandı. Belirli kasten öldürme suçları, deprem kaynaklı ölüm suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ile terör ve örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar bu kolaylıktan yararlanamıyor.
Tahliye edilenler için süreç burada bitmiyor. Denetimli serbestlik veya izin sürecinde yeni bir suça karışan ya da yükümlülüklere uymayanlar hakkında hemen adli işlemler başlatılıyor. Bu kişiler, açık ceza infaz kurumu hakkını kaybederek doğrudan kapalı cezaevine geri gönderilebiliyor. Mevzuatın öngördüğü tüm yaptırımlar gecikmeden uygulanıyor.
Bu gelişmeler, ceza infaz sistemindeki dengeleri yeniden tartışmaya açtı. Bir yandan tahliye sevinci yaşanırken, diğer yandan denetimli serbestlikteki yükümlülüklerin getirdiği yeni rutinler dikkat çekiyor. İmza atma zorunluluğu, serbest kalanların düzenli olarak müdürlüklere gitmesini gerektiriyor ve bu da özellikle kalabalık bölgelerde yoğunluk yaratıyor.
Yargı paketinin getirdiği değişiklikler, infaz sürelerini kısaltarak cezaevlerindeki doluluğu azaltmayı hedefliyor. Kapalıdan açığa, oradan da denetimli serbestliğe erken geçiş imkânı, birçok ailede umut ışığı oldu. Ancak kapsam dışı suçların belirlenmesi, düzenlemenin adil bir çizgide tutulmasını sağlıyor.
Sosyal medyada paylaşılan kuyruk görüntüleri, tahliye sürecinin pratikteki yansımalarını ortaya koydu. Metrelerce uzayan sıralar, serbest kalanların heyecanını ve aceleciliğini yansıtırken, müdürlüklerdeki personel de yoğun mesai harcıyor. Bu durum, sistemin yeni yükü kaldırıp kaldıramayacağı sorusunu da beraberinde getiriyor.
Sonuç olarak, cezaevlerinden çıkan binlerce kişi için yeni bir dönem başlıyor. Denetimli serbestlikteki imza ve kontrol mekanizmaları, özgürlüğün sınırlarını belirliyor. Kapsam dışı kalan suçlar ise düzenlemenin sınırlarını çiziyor. Önümüzdeki günlerde bu yoğunluğun nasıl yönetileceği ve yeni tahliyelerin devam edip etmeyeceği merak konusu olmaya devam edecek.
Bu düzenleme, infaz sisteminde uzun süredir beklenen bir adım olarak görülürken, uygulama aşamasındaki detaylar herkesin yakın takibinde. Tahliye sevinci ile imza kuyruklarının bir arada yaşandığı bu dönem, yargı reformlarının somut etkilerini gösteriyor. Kimlerin yararlanabildiği, kimlerin dışarıda kaldığı ve yükümlülüklerin nasıl işleyeceği, gündemin en sıcak başlıkları arasında yer alıyor.




