Türkiye'nin sonbahar aylarında en sık karşılaşılan doğa tuzağı, zehirli mantar zehirlenmesi vakaları, bir kez daha yürekleri hoplattı. Balıkesir'in Karesi ilçesinde, sadece bir tanesini çiğ yediği köygöçüren mantarı nedeniyle hayatı tehlikeye giren lise öğrencisi Batuhan Badak'ın hikayesi, karaciğer iflası riskinin ne kadar ani ve yıkıcı olabileceğini gözler önüne seriyor. 28 Kasım 2025'te başlayan bu korku dolu macera, 24 saat içinde babası Kenan Badak'ın karaciğerinin yüzde 68'ini bağışlamasıyla mutlu sona ulaştı. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde gerçekleştirilen acil nakil operasyonu, hem tıbbi bir başarı hem de aile bağlarının gücünü simgeliyor. Bu olay, son yıllarda artan mantar toplama çılgınlığının tehlikelerini bir kez daha hatırlatırken, uzmanlar doğadan toplanan mantarların tüketiminin neden ölümcül bir kumar olduğunu vurguluyor. Peki, bu genç adamın başına gelenler tam olarak nasıl oldu ve zehirli mantar zehirlenmesi belirtileri neler? Detaylara inelim ki, benzer trajedilerden kaçınalım.

40 Yaş Sonrası Göbek Yağı Tehlikesi: Bilimsel Yöntemlerle Hızlı Eritme Rehberi!
40 Yaş Sonrası Göbek Yağı Tehlikesi: Bilimsel Yöntemlerle Hızlı Eritme Rehberi!
İçeriği Görüntüle

Olayın kökeni, Balıkesir'in Şamlı mevkisindeki ormanlık alana uzanıyor. 17 yaşındaki Batuhan Badak, lise 2. sınıf öğrencisi olarak enerjik ve sosyal bir genç; arkadaş çevresi geniş, hayat dolu bir profil çiziyor. O gün, halasının oğlu Erdoğan Demirparmak ile birlikte mantar toplamak için ormana gittiler. Doğa yürüyüşü sırasında buldukları köygöçüren mantarları –ki bu tür, zehirli özellikleriyle bilinen bir çeşit– topladılar. Heyecanla işlerini bitiren ikili, akşam saatlerinde mantarları mangalda pişirerek yedi. Ancak asıl tehlike, Batuhan'ın ormanda bir tanesini merakına yenik düşerek çiğ olarak tüketmesiyle başladı. Çiğ tüketim, zehirin kana karışma hızını artıran kritik bir hata olarak sonradan ortaya çıktı. Bu anlık karar, farkında olmadan bir zincirleme reaksiyonu tetikledi ve zehirli mantar zehirlenmesinin en korkunç yüzünü gösterdi.

Ertesi sabah, yani 29 Kasım 2025'te, her şey değişti. Batuhan, şiddetli karın ağrısı ve bulantı şikayetleriyle uyandı. Kuzeni Erdoğan da benzer belirtiler yaşıyordu, ancak Batuhan'ın durumu daha ağırdı. Endişeli aile, hemen Balıkesir Şehir Hastanesi'ne koştu. İlk muayenede doktorlar, gençlerin durumunu stabil olarak değerlendirdi ve iddiaya göre "olumsuz bir durum yok" diyerek taburcu etti. Bu karar, daha sonra tartışma konusu oldu; zira zehirli mantar zehirlenmesi belirtileri –bulantı, kusma, karın ağrısı– erken aşamada hafife alınabiliyor ve bu da gecikmelere yol açıyor. Aile, taburcu olduktan sonra semptomların şiddetlenmesi üzerine panikledi. Batuhan'ın rengi atmış, halsizliği artmıştı. İkinci kez hastaneye başvurduklarında, bu defa işler ciddiye bindi: İki kuzen de yoğun bakım servisine alındı. Burada yapılan tetkikler, zehirin karaciğer üzerinde yıkıcı bir etki yarattığını ortaya koydu. Batuhan'ın karaciğer enzimleri hızla yükseliyor, organ fonksiyonları bozuluyordu. Doktorlar, durumu stabilize etmek için yoğun çaba sarf etse de, zehirin toksik etkisi geri dönülmez bir noktaya doğru ilerliyordu.

Yoğun bakımın kaotik saatleri, aileyi umutsuzluğa sürükledi. Batuhan'ın durumu, sadece saatler içinde dramatik bir şekilde kötüleşti. Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildiğinde, genç adamın karaciğeri tam anlamıyla iflas etmişti – tıbbi terimle "akut karaciğer yetmezliği" yaşıyordu. Bu evre, zehirli mantar zehirlenmesinin en ölümcül aşaması; vücut, toksinleri temizleyemiyor, bilinç kaybı başlıyor ve hayatta kalma şansı dakikalarla ölçülüyor. Entübe edilen Batuhan, yapay solunum cihazına bağlandı ve acil karaciğer nakli listesine alındı. Ancak beklemek için zaman yoktu; organ bekleme listeleri uzun, uyumlu donör bulmak ise mucizevi bir şans. İşte burada baba Kenan Badak devreye girdi. 38 yaşındaki inşaat işçisi, oğlunun çaresizliğini gördükçe kararını verdi: Kendi karaciğerini bağışlayacaktı. Canlı vericili karaciğer nakli, acil durumlarda hayat kurtaran bir yöntem; karaciğerin rejeneratif özelliği sayesinde verici, kalan kısmı ile iyileşebiliyor. Operasyon, tam 6 saat sürdü ve Kenan Badak'ın karaciğerinin yüzde 68'i oğluna nakledildi. Ameliyat sonrası her iki hasta da stabil hale geldi, ancak bu süreç, ailenin duygusal ve fiziksel yükünü tarif etmek zor.

Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ekrem Kaya, operasyonun detaylarını paylaşırken, olayın ne kadar kritik olduğunu vurguladı. *Hastamız olaydan önce son derece sağlıklı bir gençti. Doğadan toplanan bir mantarı yedikten 24 saat sonra bulantı ve kusma şikayetiyle başka bir hastaneye başvurmuş. Oradan da durumunun kötüye gitmesi üzerine hastanemize yönlendirilmiş. Geldikten kısa bir süre sonra hastanın karaciğer fonksiyonları iyice bozuldu ve şuuru kayboldu. Hastaya acil bir şekilde karaciğer nakli yapmak zorunda kaldık.* Kaya, verici olarak babanın gönüllü olmasını övdü: *Böyle bir durumda verici bulmak gerekiyordu ve hastanın babası da gönüllü oldu. Babasının karaciğerinin büyük bir kısmını alıp genç hastamıza naklettik. Hastanın durumu şu an gayet iyi.* Bu sözler, tıbbi ekibin profesyonelliğini ve ailenin fedakarlığını yansıtıyor. Prof. Dr. Kaya, Batuhan'ın enerjik yapısını da not düşerek, *Enerjisi yüksek ve sosyal bir çocuk,* dedi ve genç adamın lise hayatına dönme ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.

Ancak bu mucizevi kurtarış, zehirli mantar zehirlenmesinin önlenebilirliğini bir kez daha gündeme getirdi. Prof. Dr. Ekrem Kaya, uyarılarını net bir şekilde dile getirdi: *Lütfen doğadan toplanan mantarları yemeyiniz. Zehirli mantarlarla zehirsiz mantarların ayırımı kolay değildir ve birbirleriyle karışabilirler. Bu nedenle bunları tüketmeyiniz. Kültür mantarları ise rahatlıkla yenilebilir.* Kaya, semt pazarlarında bile doğadan toplanan mantarların satıldığını belirterek, *Doğadan toplanan mantarlar semt pazarlarına kadar gelmektedir ve halkımız tarafından satın alınıp tüketilmektedir. Bu çok büyük bir risktir. Belediye zabıta ekiplerini ve diğer ilgili kuruluşları da konuya ilişkin göreve davet ediyorum. Mantarların bu şekilde satılmasına izin verilmemesi gerektiğini düşünüyorum.* Her yıl sonbaharda artan vakaları hatırlatan uzman, *Her sene bu mevsimde zehirlenme vakalarıyla karşılaşıyoruz. Tabii ki her yiyen zehirlenmiyor, ancak bunun sonucunda ölüm riski vardır. İnsan, mantar yemek için bu riske girmemelidir. Renklerinin güzel olması sanırım insanların iştahını kabartıyor. Bu nedenle bu tip durumlara dikkat edilmesi gerekmektedir.* Bu uyarılar, köygöçüren gibi zehirli türlerin –ki amatoxin içeren bu mantar, karaciğer hücrelerini yok ediyor– ne kadar sinsi olduğunu açıklıyor. Zehirlenme belirtileri genellikle 6-24 saat arasında başlıyor: Karın ağrısı, kusma, ishal, sarılık ve nihayetinde organ yetmezliği. Erken müdahale şart, ama en iyisi hiç tüketmemek.

Baba Kenan Badak, oğlunun kurtuluşunu anlatırken gözyaşlarını tutamadı. *Oğlum köyde halasının oğluyla mantar toplamış ve yemiş. 24 saat sonra da zehirlendi. Hastaneye götürdük ve birkaç saat sonra ‘herhangi bir şeyi yok’ diyerek geri gönderdiler. Ertesi gün tekrar hastaneye götürdük ve yoğun bakıma aldılar. Sonra da Bursa Uludağ Üniversitesi’ne sevk ettiler. Sağ olsun, burada hocalarımız yardımcı oldular ve karaciğer nakli gerçekleşti. Karaciğerimin yüzde 68’ini oğluma verdim.* Badak, ilk taburcu kararının hatalı olduğunu ima ederek, ailelerin sezgilerine güvenmesi gerektiğini söylüyor. Operasyon sonrası her ikisinin de iyileşme sürecinde olduğunu belirten baba, *Organ nakli, çok önemli bir şeymiş. Biz bu konulara dikkat etmiyorduk; Karaciğer nakli olmasaydı, çocuğum ölüyordu. Ben bu yüzden herkesin organlarını bağışlamasını isterim. Kimse doğadan toplanan mantarları yemesin. Kimseye tavsiye etmiyorum.* Batuhan'ın kuzeni Erdoğan ise Balıkesir Üniversitesi'nde tedavi görmeye devam ediyor; nakil ihtiyacı olmamasına rağmen, zehirin etkileriyle mücadele ediyor. Badak, oğlunun sosyal hayatını överek, *Çocuğumun sağlık durumu gayet iyi. Batuhan lise 2’nci sınıf öğrencisi. Sosyal hayatı da çok güzel, güzel arkadaşları var. Enerjisi yüksek bir çocuk,* dedi. Bu sözler, ailenin yaşadığı travmanın ötesinde, umut dolu bir geleceğe işaret ediyor.

Bu olay, sadece bir ailenin hikayesi değil; Türkiye genelinde her sonbahar tekrarlanan bir halk sağlığı sorununu simgeliyor. Zehirli mantar zehirlenmesi, Sağlık Bakanlığı verilerine göre yılda yüzlerce vakaya yol açıyor ve karaciğer nakli gerektirenler arasında ölüm oranı yüksek. Köygöçüren mantarı, özellikle Marmara Bölgesi'nde yaygın; beyaz şapkalı, yeşilimsi tonları olan bu tür, yenilebilir mantarlarla karıştırılabiliyor. Uzmanlar, mantar toplamada "ayırt etme" mitini yıkıyor: Hiçbir ev yöntemi –süt testi, gümüş kaşık– zehri tespit etmiyor. Bunun yerine, Tarım ve Orman Bakanlığı'nın kültür mantarı önerisi ön planda. Balıkesir gibi ormanlık alanların bol olduğu bölgelerde, belediyelerin zabıta denetimlerini artırması çağrıları yükseliyor. Prof. Dr. Kaya'nın *İnsan bu riske girmemeli,* ifadesi, tam da bu noktada yankılanıyor. Aileler, çocuklar ve doğa severler için bir uyarı: Renkli mantarlar cazip gelebilir, ama bir lokma, sonsuz pişmanlık doğurabilir.

Batuhan Badak'ın iyileşme süreci, hala devam ediyor. Entübasyondan kurtuldu, babasıyla aynı serviste yatıyorlar ve her ikisi de rejenerasyon mucizesine tanıklık ediyor. Karaciğer nakli sonrası bakım, immünosupresan ilaçlar ve düzenli kontrollerle yönetiliyor; Batuhan'ın okula dönmesi haftalar alabilir. Bu süreçte, organ bağışı farkındalığı da arttı – Kenan Badak'ın çağrısı gibi, binlerce aileye ilham olabilir. Zehirli mantar zehirlenmesi önleme kampanyaları, okullarda ve medyada daha fazla yer bulmalı. Sonuçta, bu hikaye bir felaketi anlatıyor ama aynı zamanda direnci ve sevgiyi kutluyor. Bir babanın fedakarlığı, oğlunun gülümsemesini geri getirdi. Gelecek sonbaharlarda, ormanlara giderken iki kez düşünün: Doğa güzel, ama tuzakları ölümcül. Bu olay, hepimize bir ders: Güvenli beslenme, hayat kurtarır.