Elazığ’ın Sürsürü Mahallesi’nde İl Müftülüğü’ne bağlı olarak hizmete giren Mescid-i Aksa Kur’an Kursu’nun açılış töreni, kamuoyunda büyük yankı uyandırdı. Tören, laiklik tartışmalarını yeniden gündeme getirirken, açılışı Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yapması dikkat çekti. Bilal Erdoğan, aynı zamanda İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı olarak da bu törene imza attı.
Törende, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Elazığ Valisi Numan Hatipoğlu, AKP Elazığ milletvekilleri Erol Keleş, Ejder Açıkkapı, Mahmut Rıdvan Nazırlı ve Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’nın da aralarında bulunduğu geniş bir devlet protokolü yer aldı. Bu durum, kamusal alan ve dini vakıfların iç içe geçtiği bir yapının somut örneği olarak değerlendirildi.
Mescid-i Aksa Kur’an Kursu’nun açılışı, devletin kaynaklarının dini vakıflarla iç içe geçmiş yapılar eliyle nasıl kullanıldığını bir kez daha gözler önüne serdi. Özellikle Bilal Erdoğan’ın başkanı olduğu İlim Yayma Vakfı’nın etkinliği ve devlet protokolünün bu tür açılışlara eksiksiz katılımı, laiklik ilkesinin geldiği noktaya dair endişeleri artırdı. Kur’an kursu açılışının, adeta bir “devlet töreni” havasında geçmesi, dini alanın kamusal yaşamda ne denli merkezileştirildiğini bir kez daha ortaya koydu.
Tören sırasında çekilen görüntülerde, devlet protokolünün tam kadrolu olarak hazır bulunması, kamuoyunda çeşitli yorumlara neden oldu. Bazı kesimler, bu tür açılışların devletin dini kurumlara olan desteğini gösterdiğini belirtti. Diğer yandan, laiklik ilkesinin korunması gerektiğini savunanlar, bu tür törenlerin devletin tarafsızlığını zedelediğini ifade etti.
Bilal Erdoğan’ın, herhangi bir resmi görevi olmamasına rağmen bu tür açılışlarda aktif rol alması, yetki ve protokol kullanımı konusunda da soru işaretleri doğurdu. Özellikle İlim Yayma Vakfı’nın devlet protokolüyle iç içe geçen etkinlikleri, vakfın kamusal alandaki etkisini artırırken, laiklik ilkesinin sınırlarını da zorluyor.
Elazığ’daki açılış, sadece bir Kur’an kursunun hizmete girmesi olarak değil, aynı zamanda devletin dini kurumlarla olan ilişkisinin bir göstergesi olarak da değerlendirildi. Bu tür açılışların, dini ve kamusal alan arasındaki sınırları belirsizleştirdiği eleştirileri de yapıldı.
Törenin ardından yapılan değerlendirmelerde, devlet protokolünün bu tür etkinliklere katılmasının, dini kurumların kamusal alandaki varlığını meşrulaştırdığına dair görüşler dile getirildi. Bu durum, laiklik ilkesinin korunması gerektiğini savunan kesimler tarafından endişeyle karşılandı.
Bilal Erdoğan’ın, İlim Yayma Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı sıfatıyla bu tür açılışlarda yer alması, vakfın devletle olan ilişkisini de gündeme getirdi. Vakfın, devlet kaynaklarıyla desteklenen projelerde aktif rol alması, dini kurumların kamusal alandaki etkisini artırırken, laiklik ilkesinin korunması gerektiğini savunanlar tarafından eleştiriliyor.
Elazığ’daki açılış, sadece bir Kur’an kursunun hizmete girmesi olarak değil, aynı zamanda devletin dini kurumlarla olan ilişkisinin bir göstergesi olarak da değerlendirildi. Bu tür açılışların, dini ve kamusal alan arasındaki sınırları belirsizleştirdiği eleştirileri de yapıldı. Tören, laiklik tartışmalarını yeniden alevlendirirken, devletin dini kurumlarla olan ilişkisinin sınırlarının ne olacağına dair soruları da beraberinde getirdi.