Gerçek Gündem Haberleri

Beşiktaş'ta Rüşvet Fırtınası: İddialar Havada Uçuşuyor!

Beşiktaş Belediyesi'nde patlak veren rüşvet skandalı, siyaset ve iş dünyasını sarsıyor. Suç örgütü soruşturmasında isim isim dökülen milyonlarca dolarlık iddialar, savcılığın sessizliğiyle büyüyen bir gizem. Kimler karıştı, paralar nereye gitti? Bu haber, İstanbul'un kalbindeki karanlık ilişkileri gün yüzüne çıkarıyor.

İstanbul'un gözde ilçelerinden Beşiktaş, son aylarda hiç beklenmedik bir fırtınanın ortasında kaldı. Belediye çevresinde dönen söylentiler, artık resmi evraklara sıçradı ve herkesin dilinde aynı soru var: Bu iddialar doğruysa, neden kimse adım atmıyor? Sokaklarda, kahvehanelerde, ofislerde konuşulan bu olaylar, adaletin nasıl işlediği konusunda kafaları karıştırıyor. Herkes bir şeyler duyuyor, ama somut adımlar atılmıyor gibi görünüyor.

Aziz İhsan Aktaş'ın liderliğindeki suç örgütü iddianamesi, her şeyi başlatan belge oldu. Bu iddianamede, Beşiktaş Belediyesi Özel Kalem Müdürü Emirhan Akçadağ ile Belediye Başkan Yardımcısı Ozan İş, çok sayıda iş insanının ismini vererek Belediye Başkanı Rıza Akpolat'a rüşvet verildiğini iddia etti. İki isim de 6 Ağustos'ta İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda ifade verdi. Savcılık, bu iddiaları Akpolat'ı rüşvet almakla suçladıkları tarihten, iddianamenin yazıldığı 20 Ekim'e kadar geçen 75 günde incelemedi. Kimseye "Bu doğru mu?" diye sormadan, doğrudan iddianameye koydu.

Emirhan Akçadağ'ın ifadesi, iddiaları net bir şekilde ortaya koyuyordu. Rıza Akpolat ve Ali Rıza Yılmaz'ın birçok iş insanından haksız para aldıklarını bildiğini söyledi. Sıraladığı firmalar ise şöyle: Özak Gayrimenkul, Mandarin Otel, Bayer - Kocadağ Ortaklığı, Mesa Şirketler Grubu, Mana İnşaat, Polat İnşaat, Serdar Bilgili, Four Seasons Otel ve Rezidance, The Host Group, Karamancı Turistik Tesisler ve Levent Yiyecek A.Ş. Bu firmalardan çeşitli tutarlarda rüşvet alındığını iddia etti.

Aynı gün ifade veren Ozan İş, dikkat çekici bir şekilde Akçadağ'ın sıralamasını bozmadan aynı isimleri tekrarladı. Üstelik her birine rüşvet miktarlarını da ekledi. Özak Gayrimenkul'den 12 milyon TL, Mandarin Otel'den 1 milyon 50 bin dolar, Bayer–Kocadağ Yatırım Ortaklığı'ndan 4 milyon dolar, Mesa Şirketler Grubu'ndan 20 milyon TL, Mana İnşaat'tan 30 milyon TL, Polat İnşaat'tan 55 milyon TL, Serdar Bilgili'den 500 bin TL, Four Seasons Otel'den 30-32 milyon dolar. Bu rakamlar, iddianamede yer aldı ama savcılık, bu isimlere tek bir soru bile yöneltmedi.

Hukuki açıdan en garip kısım, bu iddiaların ardından hiçbir işlem yapılmaması. Soruşturmayı yürüten savcılık, "Rüşvet verdiler" denilen iş insanlarına doğruluklarını sormadı. Suçlanan isimlerden bile savunma istenmedi. Yine de iddianamede bu iddialar suç isnadı olarak kabul edildi. İddianamede, rüşvet iddialarıyla ilgili iş insanları hakkında ayrı bir soruşturma açıldığı belirtilse de, o dosyada adım atılmadı. Rüşvet iddiaları Aktaş iddianamesinde kaldı, ifadeler başka bir soruşturmada alınacak gibi görünüyor.

Aziz İhsan Aktaş, suç örgütü lideri olarak gösterilen isim, daha önce kendi ağzıyla açıklamalar yapmıştı. 99 AKP'li, 27 MHP'li, 21 kayyum belediyesiyle ve 132 kamu kurumundan ihale aldığını söylemişti. İddianamede CHP'liler yer alırken, Aktaş'ın bu diğer ihaleleri hiç konu edilmedi, suçlama da yapılmadı. Bu durum, soruşturmanın seçici mi olduğu sorularını akla getiriyor.

İddianamede, Aktaş'ın örgütü 'yumuşak/sert geçişli örgüt' olarak tanımlandı. Görünüşte dağınık ve bağımsız gibi dursa da, ihale süreçlerinde kamu kurumlarıyla yakın ilişkiler kurarak avantaj sağladığı belirtildi. Örgüt, faaliyetlerini internet tabanlı iletişim araçlarıyla gizliyor, dinleme ve takibe karşı sürekli önlem alıyordu.

En çarpıcı kısım, Aktaş hakkında 704 yıl hapis istenmesine rağmen tutuklu olmaması. Suç örgütü lideri olarak yargılanan bu isim, rekor ceza talebine rağmen dışarıda dolaşıyor. İddianamede 4 yıl hapsi istenenler bile tutuklu yargılanırken, Aktaş serbest. Bir İBB davası avukatı, "Hakkında bu kadar dava olan, yüzlerce yıl hapsi istenen ve büyük mal varlığı olan biri tutuksuz yargılanırsa, kaçıp gidebilir. Tutuklama kaçmasın diye varsa, neden öyle karar alınmıyor?" diye sordu.

Bu olaylar, Beşiktaş'ta dönen çarkları gözler önüne seriyor. Rüşvet iddiaları, milyonlarca liralık rakamlar, ünlü firmalar... Hepsi iddianamede yer alıyor ama savcılığın 75 günlük sessizliği, herkesi düşündürüyor. Emirhan Akçadağ ve Ozan İş'in ifadeleri, aynı sıralama ve isimlerle örtüşüyor, bu da iddiaların koordineli mi olduğu şüphesini doğuruyor.

Aziz İhsan Aktaş'ın geçmişi, ihale dünyasındaki bağlantılarını gösteriyor. AKP'li belediyelerden MHP'lilere, kayyumlardan kamu kurumlarına uzanan bir ağ. Ama iddianame sadece CHP tarafını öne çıkarıyor, diğerleri es geçiliyor. Bu seçicilik, adaletin eşit mi uygulandığı tartışmasını alevlendiriyor.

Örgütün yapısı, iddianamede detaylı anlatılıyor. Yumuşak geçişli bir yapı, sert önlemlerle birleşiyor. İhale avantajları, gizli iletişim, takip önlemleri... Aktaş, tüm bunları yönetirken şimdi serbest. 704 yıl hapis talebi, ciddi suçlamalar ama tutukluluk yok. Bu durum, benzer davalardaki tutuklularla kıyaslanınca adaletsizlik hissi yaratıyor.

Beşiktaş Belediyesi'ndeki bu skandal, İstanbul'un siyasi haritasını etkileyebilir. Rıza Akpolat'a yöneltilen iddialar, Özel Kalem Müdürü ve Başkan Yardımcısı'nın ifadeleriyle güçleniyor. Ama savcılığın hareketsizliği, iddiaların doğruluğunu sorgulatıyor. İş insanları sessiz, kimse "Verdim" demiyor.

Olayın hukuki boyutu, daha da karmaşık. Ayrı soruşturma dosyası var ama işlem yok. Rüşvet verenler olarak gösterilen Özak Gayrimenkul, Mandarin Otel gibi firmalar, sessizliğini koruyor. Milyon dolarlık rakamlar havada uçuşuyor ama kanıtlar nerede?

Aziz İhsan Aktaş'ın açıklamaları, ihale ağını ortaya döküyor. 99 AKP'li belediye, 27 MHP'li, 21 kayyum... Toplam 132 kurum. Bu rakamlar, örgütün genişliğini gösteriyor ama iddianame bunlara dokunmuyor. Neden sadece Beşiktaş?

Tutukluluk meselesi, en çok konuşulan kısım. Rekor ceza isteği ama serbestlik. Avukatın sorusu yerinde: Kaçma riski varsa neden tutuklanmıyor? Mal varlığı büyük, davalar çok... Bu, yargı sürecini sorgulatıyor.

Sonuçta, Beşiktaş'taki rüşvet iddiaları, bir buzdağının görünen yüzü gibi. İfadeler, rakamlar, isimler... Hepsi orada ama eylemler eksik. Bu hikaye, adaletin nasıl işlediğini düşündürüyor. İstanbul, bu skandalla sarsılırken, gerçekler ortaya çıkacak mı?