Siyasetin kalbinde son saatlerde yaşanan hareketlilik, yerini büyük bir bekleyişe bıraktı. Koridorlarda yankılanan fısıltılar, karar alma mekanizmalarının en üst noktalarında bir hareketlenmenin başladığına işaret ediyor. Uzun süredir sessizliğini koruyan bazı çevrelerin aniden vites yükseltmesi, yakın zamanda kamuoyunu sarsacak gelişmelerin habercisi niteliğinde. Herkesin gözü kulağı verilecek kararlara kilitlenmişken, perde arkasında nelerin pişirildiği ise merak konusu olmaya devam ediyor.

Kulislere bomba gibi düşen iddialara göre, yönetim kademesinde ciddi bir revizyon kapıda. Özellikle dış politika ve güvenlik bürokrasisinin en tepesindeki isimlerin yer değiştireceği konuşuluyor. Uzun süredir görevini sürdüren Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın görevden alınabileceği ve yerine MİT Başkanı İbrahim Kalın'ın getirileceği yönündeki söylentiler, siyaset gündemini adeta alevlendirdi. Henüz resmi bir açıklama yapılmamış olsa da, bu yöndeki duyumların her geçen dakika daha yüksek sesle dillendirilmesi, bir devrin kapanıp yenisinin açılacağına dair beklentiyi güçlendiriyor.

Bu iddialar sadece kişisel değişimlerle sınırlı kalmıyor; aynı zamanda yasama kanadında da çok kritik raporların tamamlandığı belirtiliyor. Hazırlanan 53 sayfalık devasa bir rapor, demokratikleşme adımları konusunda oldukça radikal öneriler içeriyor. Raporda, özellikle kayyum uygulamalarına son verilmesi, gizli tanık sisteminin kaldırılması ve siyasetçilerin yargılandığı davaların canlı yayınlanması gibi dikkat çekici başlıklar yer alıyor. Ayrıca, hukukun üstünlüğü vurgusu yapılarak uluslararası mahkemelerin kararlarına tam uyum sağlanması gerektiği belirtiliyor.

Medya Dünyasında Hareketli Saatler: Ünlü İsim Hakkında Şok Karar!
Medya Dünyasında Hareketli Saatler: Ünlü İsim Hakkında Şok Karar!
İçeriği Görüntüle

Hazırlanan bu kapsamlı çalışmada toplumsal barışa yönelik öneriler de geniş yer tutuyor. Nevruz'un resmi tatil ilan edilmesi, Diyarbakır Cezaevi'nin bir müzeye dönüştürülmesi ve faili meçhul cinayetlerde zaman aşımının tamamen kaldırılması gibi maddeler, raporun en can alıcı kısımlarını oluşturuyor. Terör tanımının daha net ifadelerle sınırlandırılması ve şiddet içermeyen eylemlerin suç kapsamı dışında tutulması gerektiği savunuluyor. Ana dilin öğrenilmesi ve geliştirilmesi hakkı ile Lozan Anlaşması’nın temelli yapısına yapılan vurgu da raporun omurgasını oluşturuyor.

Diğer taraftan, yürütme kanadının da kendi raporu üzerindeki çalışmaları tamamladığı öğrenildi. 55 sayfalık bu ayrıntılı rapor, bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sunularak son şeklini aldı. Bu çalışmanın merkezinde, suça karışmış ve karışmamış olanların birbirinden ayrılmasına yönelik maddelerin bulunduğu ifade ediliyor. Geri dönüşler ve toplumsal entegrasyon süreçlerine dair kritik yasal düzenlemelerin ipuçlarını veren bu belge, önümüzdeki günlerde meclis başkanlığına sunularak resmiyet kazanacak.

Hafta sonu boyunca uzman ekiplerin aralıksız çalışarak tüm bu raporları tek bir metin haline getirmesi planlanıyor. Pazartesi günü yapılacak çalışma grubu toplantısıyla son rötuşların verileceği bu süreç, yeni yılın hemen başında meclis gündemine taşınacak. Siyasi uzlaşı arayışlarının gölgesinde şekillenen bu yeni dönem, hem kabinedeki olası değişiklikler hem de yasal reformlarla birlikte ülkenin siyasi iklimini kökten değiştirmeye aday görünüyor. Tüm bu gelişmelerin nasıl bir sonuç doğuracağı ise kısa süre içinde netleşecek.