Ekonomi gündemi, gece yarısı bankalardan gelen kısa mesajlarla sarsıldı. Vatandaşların cep telefonlarına düşen bu uyarılarda, hesapların üçüncü şahıslara kullandırılmaması gerektiği, aksi takdirde yasa dışı bahis, kumar ve kara para aklama gibi suçlara iştirak edilmiş sayılacağı belirtiliyor. Özellikle Ziraat Bankası, İş Bankası, Akbank ve diğer birçok bankadan eş zamanlı gelen bu mesajlar, finans dünyasında "banka hesaplarına el koyma" veya "bloke" endişelerini artırmış durumda. Perde arkasında ise Mali Suçları Araştırma Kurulu'nun (MASAK) yürüttüğü geniş çaplı soruşturmalar ve yastık altı birikimlere yönelik sıkı takibin yattığı konuşuluyor. (Video görüntüsü makalenin aşağısında verilmiştir.)
Olayın boyutları sadece uyarı mesajlarıyla sınırlı değil. İddialara göre, banka hesap hareketlerinde şüpheli görülen işlemler mercek altına alınıyor. Havalede işlem limiti sınırının 200 bin TL'den 400 bin TL'ye çıkarılması planlanırken, bu tutarın üzerindeki işlemlerin kaynağının sorulması, fatura veya belge talep edilmesi gibi uygulamalar gündemde. Hatta MASAK'ın 3 aya kadar hesaplara bloke koyma yetkisi tartışılırken, bankaların kendilerini koruma altına almak adına şimdiden müşterilerine bu tür sorumluluk yükleyen mesajlar attığı belirtiliyor. Bazı vatandaşların, bilgileri dışında hesaplarının kullanıldığını fark etmesi ve bankaların bu konuda sorumluluk kabul etmemesi ise mağduriyetleri katlıyor. Yastık altındaki altın ve döviz birikimlerinin sisteme dahil edilmesi için vatandaşın köşeye sıkıştırıldığı, ancak bu durumun paniğe yol açarak ters tepebileceği ifade ediliyor.
Ekonomideki bu belirsizlik ortamında, ünlü iş insanlarının yatırım tercihleri de dikkat çekici bir hal aldı. Esas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ali Sabancı'nın, ABD'de 4.000 konutluk bir portföye ulaştıklarını ve bu gayrimenkulleri kiraya vererek döviz geliri elde ettiklerini açıklaması, sermayenin güvenli liman arayışını gözler önüne seriyor. Türkiye'de döviz kurlarının baskılandığı, enflasyonun yüksek seyrettiği bir dönemde, varlıklarını korumak isteyen büyük sermaye sahiplerinin yurt dışına yönelmesi, "doları tutmanın bedeli" olarak yorumlanıyor. Yerli yatırımcının içerideki belirsizlikten kaçıp Miami, Florida veya Avrupa'da gayrimenkul alarak kendini enflasyona karşı korumaya çalışması, ekonomi yönetiminin politikalarına duyulan güven erozyonunun bir göstergesi olarak değerlendiriliyor.
Değerli madenler piyasasında ise Çin faktörü dengeleri değiştirmeye hazırlanıyor. Gümüş ve altın fiyatlarında yaşanan sert dalgalanmaların ardından, Çin'in 1 Ocak 2026'dan itibaren gümüş ihracatına getireceği sıkı kısıtlamalar, fiziki gümüş arzında küresel bir krize yol açabilir. Çin'in gümüşü stratejik bir silah olarak kullanma hamlesi, özellikle sanayi üretiminde, güneş panelleri ve elektrikli araç teknolojilerinde gümüşe bağımlı olan Batı dünyasını zor durumda bırakacak gibi görünüyor. Uzmanlar, bu durumun gümüş fiyatlarında uzun vadede yukarı yönlü sert hareketleri tetikleyebileceğini, mevcut geri çekilmelerin ise bir "köpük alma" süreci olduğunu vurguluyor.
Jeopolitik riskler de ekonomideki denklemi karmaşıklaştırıyor. Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimin devam etmesi, hipersonik füzelerin konuşlandırılması ve NATO ile yaşanan hava sahası gerginlikleri, küresel piyasalardaki tedirginliği besliyor. Öte yandan, Türkiye semalarında düşürülen kaynağı belirsiz İHA olayının detayları, savunma zafiyetlerine dair soru işaretleri yaratıyor. İHA'nın NATO üsleri tarafından çok önceden tespit edildiği ancak müdahalede geç kalındığı yönündeki iddialar, güvenlik bürokrasisindeki koordinasyon sorunlarını gündeme taşıyor.
Tüm bu gelişmeler ışığında, vatandaşların banka hesap hareketlerini düzenli kontrol etmeleri, şüpheli durumlarda derhal banka ile iletişime geçip kayıt oluşturmaları hayati önem taşıyor. Ekonomik krizin derinleştiği, yastık altı birikimlerin mercek altına alındığı ve küresel ticaret savaşlarının kızıştığı bu dönemde, finansal okuryazarlık ve temkinli olmak, bireysel yatırımcılar için en büyük güvence haline geliyor. Önümüzdeki günlerde bankacılık sektöründeki bu yeni uygulamaların ve uluslararası piyasalardaki hamlelerin etkileri çok daha net hissedilecek.





