Ekonomi-Piyasalar

Bankalar Rekor Kârla Gümbürderken Üreticiler Faiz Batağında Çırpınıyor

Yüksek faizlerin gölgesinde bankalar rekor kârlara koşarken, gerçek ekonomideki üretici şirketler iflasın eşiğinde debeleniyor. Borsa bilançoları adeta bir çığlık gibi: 210 firma derin zararlar yazdı, kredi faizleri ise hâlâ göklerde. Bu ekonomik dengesizlik, enflasyonun ikiye katlandığı bir tabloda nasıl bu kadar vahim hale geldi? Makalede, bilanço sezonunun perde arkasındaki gerçekleri ve uzman uyarılarını keşfedin – tıklamadan geçmeyin!

Türkiye ekonomisinin nabzı, borsada atılan bilanço açıklamalarıyla bir kez daha tutuldu. Temmuz-eylül dönemini kapsayan yılın üçüncü çeyreği, adeta bir ikilem sahnesiydi: Bir yanda bankaların göklerde uçan kârları, diğer yanda üretici firmaların dipsiz kuyulardaki zararları. Merkez Bankası'nın politika faizini bu yıl yüzde 50'den yüzde 39,5'e kadar indirmesine rağmen, bankalar ticari kredi faizlerini adım adım, isteksizce aşağı çekti. 2024 sonunda yüzde 59,63 seviyesinde seyreden ortalama ticari kredi faizi, 31 Ekim itibarıyla ancak yüzde 53,62'ye geriledi. Bu yavaş tempo, faizcilerin ceplerini doldururken, üreticilerin nefesini kesmeye devam ediyor. Komisyon gelirleri gibi ek kaynaklar da cabası; bankaların toplam kârı 100 milyar liraya dayanmış durumda.

Bilanço sezonu, borsada işlem gören 544 şirketin finansal kaderini masaya yatırdı. Veri analiz platformu Matriks Haber'in titiz derlemesine göre, bu şirketlerden yalnızca 334'ü nefes aldı ve net kâr açıkladı. Geriye kalan 210 firma ise, yani şirketlerin yüzde 39'u, kırmızı kalemle damgalanmış bir tabloyla karşı karşıya kaldı. Toplam net kâr rakamı 360 milyar liraya ulaşsa da, bu geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 45'lik bir artışa işaret ediyor. Ancak bu parlak rakamın arkasında, finansman giderlerinin yarattığı baskı ve enflasyon muhasebesinin getirdiği yükler gizleniyor. Bankacılık sektörü, bu kaosun galibi olarak taçlandı: Çeyreklik bazda yüzde 11, yıllık bazda ise yüzde 62'lik büyüme ile net kâr 97,3 milyar lirayı aştı. Resmi enflasyon oranını neredeyse ikiye katlayan bu performans, faiz geliri ve komisyonların ne denli etkili olduğunu gözler önüne seriyor.

Sektörel bakışta da dengesizlikler su yüzüne çıkıyor. Sigortacılık sektörü, bankalara ayak uydururcasına yüzde 61'lik bir sıçramayla büyüdü. Sanayi ise daha mütevazı bir yüzde 27'lik artışla 222,9 milyar liralık net kârı cebine koydu. Ancak gıda sektörü gibi temel üretim alanlarında işler hiç de iç açıcı değil: Yıllık bazda yüzde 8 küçülmeyle 14 milyar liralık net kâr, üreticilerin faiz yükü altında ezildiğini haykırıyor. Dayanıklı tüketim malları ve enerji sektörlerindeki bazı devler, en derin yaraları aldı. Bu firmalar, yüksek faizlerin yarattığı nakit sıkışıklığı ve artan maliyetlerle boğuşurken, bilanço tabloları adeta bir uyarı levhası gibi dikiliyor: Üretici batıyor, faizci kazanıyor.

Analist Yunus Kaya, bu bilançoları değerlendirirken net bir uyarıda bulundu. Borsadaki şirketler için en kötüsü geride kaldı diye başlayan yorumunda, toplam net kârın 360 milyar liraya ulaşmasını vurgulayan Kaya, geçen yılın üçüncü çeyreğine göre yüzde 45'lik artışı temsil ediyor şeklinde ekledi. Ancak Kaya'nın bu iyimser tonu, genel tabloyu pembeleştirmeye yetmiyor. Çünkü bu artışın büyük kısmı, bankaların ve finansal kurumların sırtladığı bir hikaye. Gerçek sektördeki üreticiler, kredi faizlerinin inatçı direnişiyle yüzleşiyor. Siyasi belirsizliklerin gölgesinde kalan bankalar, Merkez Bankası'nın indirimlerini ticari kredilere yansıtmakta gecikiyor. Sonuç? Üretici firmalar, her geçen gün daha fazla borç yüküyle boğuşuyor ve iflas riski artıyor.

Finansal sonuçları mercek altına alan İntegral Yatırım'ın raporu da, bu dengesizliğin derinliğini ortaya koyuyor. Finansal sonuçların diğer çeyreklerden çok da farklı ayrıştığını söylemek zor diyen raporda, genel olarak finansman gider baskısı devam etti ifadesi dikkat çekiyor. Enflasyon muhasebesi uyumunun bazı şirketlerde daha fazla hissedildiği belirtilirken, borsada hikaye eksikliği devam ediyor uyarısı, yatırımcıları düşündürüyor. Bankalar en yüksek net kârları açıklarken, enerji ve tüketim malları gibi sektörlerdeki zararlar, ekonominin can damarındaki tıkanıklığı işaret ediyor. Bu tablo, sadece sayılardan ibaret değil; arkasında binlerce çalışanın geleceği, küçük ve orta ölçekli üreticilerin hayatta kalma mücadelesi yatıyor.

Peki, bu faiz batağı nasıl bir zincirleme etki yaratıyor? Üretici firmalar, ticari kredilere erişimde yüzde 50'lere varan faizlerle karşılaştıkça, üretim maliyetleri fırlıyor. Hammadde alımı, makine yatırımı veya günlük operasyonlar için borçlanan şirketler, her faiz ödemesiyle biraz daha eriyor. Borsadaki 210 zararlı firmanın hikayesi, bu erimenin somut kanıtı. Gıda sektöründeki yüzde 8'lik küçülme, raflardaki ürün fiyatlarının neden bu kadar şiştiğini açıklıyor: Üretici ayakta kalamazsa, tüketici de etkileniyor. Sanayi sektörünün yüzde 27'lik büyümesi bile, faiz yükünün altında yetersiz kalıyor. Sigortacılığın yüzde 61'lik sıçraması, finansal hizmetlerin ne denli korunaklı olduğunu gösterirken, gerçek ekonominin kanayan yaralarını daha da belirginleştiriyor.

Bu bilanço dönemi, Türkiye ekonomisinin bir aynası gibi. Bankaların 97,3 milyar liralık rekor kârı, yıllık yüzde 62'lik büyümeyle gurur kaynağı olabilir mi? Hayır, çünkü bu kârın bedeli, 210 şirketin zararıyla ödeniyor. Analistlerin en kötüsü geride kaldı demesi umut verici olsa da, ticari kredi faizlerinin yüzde 53,62'de takılı kalması, toparlanmanın ne kadar kırılgan olduğunu fısıldıyor. İntegral Yatırım'ın hikaye eksikliği tespiti, borsanın neden bu kadar cansız kaldığını açıklıyor: Yatırımcılar, faizcilerin zaferini izlerken, üreticilerin çığlığını duyamıyor.

Sonuçta, bu tablo bir uyarı: Ekonomik büyüme, sadece finansal balonlarla değil, gerçek üretimle sağlanır. Faiz indirimleri hızlanmazsa, üretici firmaların iflas dalgası kaçınılmaz olabilir. 544 şirketin bilanço hikayesi, politikacılara ve karar vericilere bir çağrı: Faizci kazanıyor diye sevinmeyin, çünkü yarın o kârlar da eriyebilir. Üretici batarsa, ekonomi hep birlikte batar. Bu dengesizliğin sonu ne olacak? Gelecek çeyrekler, cevabı verecek – ama şimdiden harekete geçmek, herkesi kurtarabilir.