Milyonlarca asgari ücretli çalışanın geleceğini şekillendirecek 2026 asgari ücret belirleme süreci, resmi olarak resmen hareketlenmeye hazırlanıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlığının 2026 yılı bütçe sunumu sırasında, bu kritik konuya dair net ve umut verici açıklamalarda bulundu. Konuşmasında, hükümetin çalışanların refahını ön planda tuttuğunu vurgulayan Işıkhan, sürecin Aralık ayında Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun toplanmasıyla başlayacağını duyurdu. Bu açıklama, ekonomik belirsizliklerin gölgesinde yaşayan milyonlarca aile için adeta bir nefes alma fırsatı olarak değerlendiriliyor.
Bakan Işıkhan, bugün alım gücünden hiç bahsetmeyrek geçmiş yıllardaki başarıları da hatırlatarak, 2002 yılında 184 lira seviyesinde olan asgari ücretin, reel olarak yüzde 223 oranında artırıldığını belirtti. O dönemde ekmek 25 kuruş bile değilken bugün 15 lira-25 Lira (üstelik 300 gr olan ekmeğin gramajı 200 grama düşürülmüş). Yani yüzde 1000 (bin) artış ama asgari ücret yüzde 233 artış. Bu nasıl bir hesaplama?,,, Bu rakam, hükümetin uzun vadeli politikalarının bir yansıması olarak öne çıkıyor. Geleceğe dönük bir vizyonla, “Bu sene de Aralık ayında, 2026 yılında uygulanacak asgari ücreti belirlemek için komisyonumuz toplanacak. Herkesin mutabık kaldığı bir tutarda uzlaşılacağını ümit ediyoruz” şeklinde konuştu. Bu sözler, taraflar arası uzlaşının önceliğini net bir şekilde ortaya koyarken, çalışan kesiminde olumlu bir beklenti yarattı. Işıkhan, aynı zamanda hükümetin temel prensibini tekrarlayarak, “Çalışanlarımızı enflasyona karşı koruma ve onlar için kalıcı refah sağlama prensibimizi, kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz” dedi. Bu ifade, asgari ücretin sadece bir maaş ayarı değil, aynı zamanda enflasyon karşısında alım gücünü koruyan bir kalkan olarak görüldüğünü vurguluyor.
Asgari ücret belirleme mekanizması, Türkiye'nin sosyal güvenlik ve çalışma hayatının temel taşlarından biri olarak yıllardır aynı yasal çerçevede işliyor. Yasa gereği, 15 üyeden oluşan Asgari Ücret Tespit Komisyonu, işçi, işveren ve hükümetten her birinden beşer temsilciyi barındırıyor. Komisyonun toplantıya çağrılması, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı'nın yetkisinde bulunuyor ve geleneksel olarak Aralık ayında dört oturum şeklinde gerçekleştiriliyor. Bu oturumlarda, ekonomik veriler, enflasyon oranları, yaşam maliyeti endeksleri ve sosyal etkiler titizlikle masaya yatırılıyor. Komisyon, en az 10 üyenin katılımıyla toplanma zorunluluğuna sahip ve kararlar oy çokluğu prensibiyle alınıyor. Eğer oylar eşit çıkarsa, başkanın tarafı lehine çoğunluk kabul ediliyor. Bu yapı, dengeli bir müzakere ortamı sağlayarak, tek taraflı kararların önüne geçmeyi amaçlıyor.
Sürecin bu yılki dinamikleri, ekonomik uzmanların farklı zam tahminleriyle daha da ilgi çekici hale geliyor. Henüz resmi bir oran açıklanmamış olsa da, Çalışma Bakanlığı kaynaklarına göre üç farklı senaryo üzerinde yoğun çalışmalar yürütülüyor. Bunlar yüzde 28, yüzde 32 ve yüzde 35'lik artış oranlarını kapsıyor. Geçen yıl Aralık ayında, yani 2025 için belirlenen asgari ücret 22 bin 104 lira olarak açıklanmıştı ve bu tutar, milyonlarca çalışanın temel geçim kaynağı haline gelmişti. Yeni senaryolara göre hesaplanan tutarlar ise şöyle:
- Yüzde 28'lik zam senaryosunda asgari ücret 28 bin 293 liraya yükselecek. Bu oran, orta seviye bir enflasyon koruması sunarken, çalışanların günlük harcamalarını kısmen rahatlatacak.
- Yüzde 32'lik artışla birlikte ücret 29 bin 177 lira seviyesine ulaşacak. Bu seçenek, daha iddialı bir alım gücü artışı vaat ediyor ve özellikle gıda ile konut gibi temel giderlerde rahatlama sağlayabilir.
- En yüksek oran olan yüzde 35'lik zamda ise asgari ücret 29 bin 840 lira olacak. Bu senaryo, ekonomik dalgalanmalara karşı en güçlü kalkanı temsil ederken, uzmanlar tarafından en iyimser tahmin olarak nitelendiriliyor.
Bu senaryoların her biri, sadece maaş bordrolarını değil, geniş bir yelpazede sosyal ve ekonomik unsurları doğrudan etkileyecek. Asgari ücret zammı, Genel Sağlık Sigortası primlerini yeniden yapılandıracak; böylece düşük gelirli bireylerin sağlık hizmetlerine erişimi daha erişilebilir hale gelecek. İsteğe bağlı sigorta primleri ve BAĞ-KUR ödemeleri de bu zam oranına paralel olarak güncellenecek, emeklilik hayalleri kuran esnaf ve serbest çalışanlar için önemli bir adım olacak. Bireysel Emeklilik Sistemi kesintileri azalırken, ev hizmetlerinde çalışanların prim yükü hafifleyecek; bu da özellikle kadın istihdamını teşvik edici bir unsur olarak öne çıkıyor.
Ayrıca, geçici iş göremezlik ödenekleri gibi sosyal yardımlar da yeni asgari ücret baz alınarak hesaplanacak. Doğum borçlanmaları, askerlik borçlanmaları, avukatlık stajı ve doktora gibi akademik borçlanmaların maliyeti düşecek; bu sayede gençlerin kariyer yolculukları daha az maliyetli hale gelecek. Stajyer maaşları da aynı şekilde revize edilecek, eğitim gören gençlerin cebine biraz daha fazla para girmesini sağlayacak. Tüm bu değişiklikler, asgari ücretin toplumun geniş kesimlerini nasıl bir zincir etkisiyle dönüştürdüğünü gözler önüne seriyor. Örneğin, bir ailede asgari ücretle çalışan bir bireyin maaşı artsa, bu doğrudan çocuklarının eğitim masraflarına, evin kira yüküne ve pazar alışverişine yansıyacak.
Ekonomik uzmanlar, bu sürecin sadece sayısal bir hesaplama olmadığını, aynı zamanda sosyal adaletin bir göstergesi olduğunu belirtiyor. Enflasyonun son aylardaki seyri, yaşam maliyetindeki artışlar ve küresel ekonomik belirsizlikler, komisyonun kararını şekillendirecek ana faktörler arasında yer alıyor. Bakan Işıkhan'ın açıklamaları, hükümetin bu konuda proaktif bir yaklaşım sergilediğini gösterirken, işçi sendikaları ve işveren dernekleri de kendi hazırlıklarını hızlandırdı. Aralık ayının ilk haftalarında beklenen toplantı tarihleri, tarafların müzakere stratejilerini belirleyecek.
Asgari ücret zammı, Türkiye'nin ekonomik nabzını tutan en hassas konulardan biri olmaya devam ediyor. Bu zam, sadece bordro rakamlarını değiştirmekle kalmayacak; aile bütçelerini güçlendirecek, sosyal güvenlik ağını genişletecek ve genel tüketim dinamiklerini canlandıracak. Bakan Işıkhan'ın uzlaşı vurgusu, sürecin demokratik bir müzakereyle sonuçlanacağına dair umutları artırıyor. Milyonlarca çalışan, enflasyona karşı korunacakları ve refahlarının kalıcı hale geleceği bir 2026 yılı için gözlerini Aralık'a dikmiş durumda. Bu maratonun her adımı, Türkiye'nin sosyal devlet anlayışını bir kez daha test edecek ve başarıyla tamamlandığında, çalışanların yüzüne bir gülümseme konduracak.