Ekonomi-Piyasalar

Avrupa'dan Dönene 67 Bin Euro Teşvik Parası

Kaçak göçmenlere Danimarka'dan 67 bin Euro'ya varan dönüş yardımı! İsveç 32 bin Euro primle rekor kırıyor, Almanya ve Avusturya da katılıyor. Gönüllü iade teşvikleri Türkiye'ye dönenleri şaşırtıyor, detaylar burada – bu fırsatı kaçırmayın, hayatınızı değiştiren para akışı ne kadar büyük?

Avrupa Birliği'nin sınırlarını koruma hamleleri, son yıllarda göç politikalarını kökten değiştirdi. Özellikle Suriye iç savaşıyla tetiklenen kitlesel göç dalgaları, kıtanın sosyal ve ekonomik dengelerini sarsmıştı. Bu bağlamda, gönüllü dönüş programları birer cazibe merkezi haline geldi. Danimarka gibi öncü ülkeler, kaçak veya sığınmacı statüsündeki kişilere Türkiye'ye dönmeleri karşılığında yüklü miktarlarda para ödemeye başladı. Bu teşvikler, sadece bireysel değil aile paketleri şeklinde tasarlanıyor ve dört kişilik bir ailenin cebine 67 bin Euro'yu aşan rakamlar bırakıyor. Peki, bu sistem nasıl işliyor? Kimler yararlanabiliyor ve Avrupa'nın bu cömertliğinin arkasında yatan hesaplar neler? Detaylara inelim ki, bu fırsatın perde arkasını tam olarak anlayalım; zira binlerce Türk vatandaşı için bu, bir umut ışığı olmanın ötesinde, hayatlarını yeniden kurma şansı sunuyor.

Danimarka, bu alanda adeta bir model ülke konumunda. Kuzey Avrupa'nın en katı göç politikalarına sahip bu İskandinav ülkesinde, gönüllü dönüş teşviki sistemi yıllardır başarıyla uygulanıyor. Eğer bir kişi veya aile, Danimarka'dan Türkiye, Suriye, Bosna-Hersek, İran ya da Afganistan gibi ülkelere gönüllü olarak dönmeye karar verirse, devlet tarafından belirlenen ödeme skalasından faydalanıyor. Kişi başına en düşük 27 bin Euro, en yüksek ise 32 bin Euro'ya varan bir prim söz konusu. Dört kişilik bir aile için bu rakam, tam 67 bin 400 Euro'ya ulaşıyor – ki bu, Türkiye'de orta sınıf bir ailenin yıllarca biriktiremeyeceği bir servet demek. Ödemenin yapısı da dikkat çekici: Paranın yarısı, Danimarka'dayken peşin olarak elden veriliyor, kalan kısım ise Türkiye'ye varıştan tam bir yıl sonra aktarılıyor. Bu taksitlendirme, hem devletin yükünü dengeliyor hem de dönenlerin gerçekten ülkelerine yerleştiğini garanti altına alıyor.

Danimarka Göçmenlik Bakanlığı'nın resmi açıklamalarına göre, bu programın amacı, zorla iadelerin yarattığı diplomatik gerilimleri azaltmak ve gönüllü dönüşleri teşvik etmek. Ancak pratikte, ülkeye kaçak yollardan giren Türk vatandaşları için bir uyarı niteliği taşıyor. Yetkililer, "Ülkede kalmak için boş hayallere kapılmayın" diye sesleniyor. Zira Danimarka'da iltica başvurularının onay oranı son derece düşük; üstelik oturma izinleri bile sıkı denetim altında. Göçmenler, toplumun içine karıştırılmıyor; özel kamplarda tutuluyorlar ve entegrasyon programları sınırlı. Bu teşvik, adeta bir "eve dönüş bileti" gibi sunuluyor: Dönmek isteyenlere sadece para değil, bazen uçak bileti ve temel eşya desteği de sağlanıyor. Son verilere göre, 2024'te bu programdan yüzlerce Türk faydalandı ve rakamlar 2025'te daha da artması bekleniyor. Bir Türk ailenin hikayesi, bu sistemin etkisini özetliyor: İstanbul'a dönen bir baba, aldığı 50 bin Euro'yla küçük bir iş kurmuş ve "Avrupa rüyası bitti, ama bu para yeni bir başlangıç oldu" diye anlatıyor deneyimlerini.

İsveç ise bu rekabette iddialı bir adım attı. İskandinavya'nın en misafirperver ülkelerinden biri olarak bilinen İsveç, 1 Ocak 2026 itibarıyla gönüllü dönüş primini kişi başına 32 bin Euro'ya yükseltiyor. Bu, önceki 900 Euro'luk rakama kıyasla yüzde 3400'lük devasa bir artış anlamına geliyor – ki bu oran, Avrupa'da bir rekor. Aile başına yardım ise 55 bin Euro'ya kadar çıkıyor, yani birden fazla çocuklu haneler için gerçek bir servet. Program, oturma izni olan göçmenleri de kapsıyor; yani yasal statüde bile olsanız, dönmeye karar verirseniz bu paradan yararlanabiliyorsunuz. Ödemeler üç taksitte yapılıyor: İlk dilim yüzde 20 oranında, terk kararı verdikten sonra İsveç'te peşin alınıyor. İkinci taksit, gidilecek ülkeye –örneğin Türkiye'ye– ulaşıldığında aktive ediliyor. Kalan miktar ise, dönüş ülkesinde en erken 15 ay sonra, yani yerleşim kanıtlandıktan sonra elden veriliyor.

Bu yeni düzenleme, 12 Eylül 2024 öncesinde oturma izni alan göçmen ve sığınmacıları kapsıyor; yani eski başvurular da retroaktif olarak değerlendirilebiliyor. İsveç Göç Ajansı, bu değişikliği "sürdürülebilir entegrasyon" gerekçesiyle savunuyor. Ülke, son yıllarda göç yükünü hafifletmek için benzer adımlar attı; örneğin, sınır kontrollerini sıkılaştırdı ve iltica prosedürlerini uzattı. Türk toplumu açısından bakıldığında, İsveç'teki yaklaşık 50 bin Türk kökenli göçmenin bir kısmı bu teşviki değerlendirebilir. Bir İsveçli yetkili, "Bu para, zorla göndermenin maliyetiyle kıyaslandığında çok daha ucuz ve insani" diyor. Ancak eleştirmenler, bunun "göçmenleri satın alma" gibi göründüğünü söylüyor. Yine de, rakamların büyüklüğü karşısında sessiz kalan pek yok; sosyal medyada "İsveç'ten dönene 32 bin Euro, Türkiye'de ev alırsın!" paylaşımları viral oluyor.

Almanya, Avrupa'nın göç devlerinden biri olarak bu trende ayak uyduruyor, ancak ödemeleri daha mütevazı tutuyor. Berlin ile Ankara arasındaki Geri Kabul Anlaşması, kaçak göçmenlerin iadesini kolaylaştırıyor; ilticaları reddedilen Türkler, hızlı bir şekilde Türkiye'ye gönderilebiliyor. İstatistikler çarpıcı: Kaçak gelen Türkler'e iltica hakkı tanınma oranı yüzde 8'in altında kalıyor ve bu kişiler, başvuru reddedilir edilmez sınır dışı ediliyor. Gönüllü terk edenlere ise 1000 Euro'ya varan bir yardım artı yol masrafları ödeniyor; aile başına bu rakam 5000 Euro'yu bulabiliyor. Ancak Alman politikacılar, bu miktarı artırma çağrısında bulunuyor. Yeşiller Partisi'nden bir milletvekili, "Teşvikleri yükseltmek, zorla iadelerin yarattığı travmayı önler" diyor. Almanya'da yaşayan 3 milyona yakın Türk kökenli nüfusun bir kısmı, bu programdan haberdar olsa da, kalıcı oturum sahipleri genellikle katılmıyor. Yine de, son aylarda gönüllü dönüş başvuruları yüzde 20 artmış durumda. Bu sistem, AB'nin genel göç stratejisinin bir parçası: Zorla değil, gönüllü iadelerle yükü azaltmak.

Avusturya ve Hollanda da benzer mekanizmalarla saha paylaşıyor. Viyana'da, gönüllü dönüş için kişi başına 2000 Euro'ya kadar yardım veriliyor; aileler için ek destekler ekleniyor. Hollanda ise Amsterdam merkezli programıyla, Türkiye'ye dönenlere dil kursu ve iş bulma yardımı yanında 1500 Euro nakit sunuyor. Bu ülkelerde de iltica onay oranları düşük; Türk başvurularının yüzde 10'u ancak kabul görüyor. Ortak nokta, ödemelerin taksitli olması ve dönüşün belgelenmesi şartı. Bir Avusturyalı diplomat, "Bu teşvikler, hem bizim hem onların yararına; kimse istemeden kalmamalı" şeklinde yorumluyor. Hollanda'da ise, son dönemde artan kaçak girişler nedeniyle program genişletildi; 2025 bütçesinde bu kaleme 50 milyon Euro ayrıldı.

Bu gönüllü dönüş teşvikleri, Avrupa'nın göç politikasında bir dönüm noktası. Suriye savaşı sonrası 2015'teki zirve dalgasından bu yana, kıta 5 milyondan fazla sığınmacı aldı ve bu yük, sosyal hizmetleri zorladı. Danimarka ve İsveç gibi ülkeler, teşviklerle hem maliyeti düşürüyor hem de insani bir imaj çiziyor. Türkiye'de ise, dönen göçmenler için entegrasyon programları devreye giriyor: Göç İdaresi, bu kişilere iş kurma kredileri ve mesleki eğitim sunuyor. Bir uzman, "67 bin Euro, Türkiye'de bir ev peşinatı veya küçük bir işletme demek; birçok aile için yeni bir sayfa açıyor" diyor. Ancak eleştiriler de var: Bazıları bunu "rüşvet" olarak görüyor, diğerleri ise "gerçekçi bir çözüm" diye savunuyor.

Peki, bu sistemin geleceği ne? AB Komisyonu, 2026 için tüm üye ülkelere ortak bir çerçeve öneriyor; ödemeler standartlaşacak ve Türkiye gibi transit ülkelerle anlaşmalar derinleşecek. Türk Dışişleri, bu teşvikleri "karşılıklı fayda" olarak nitelendiriyor. Binlerce aile, Avrupa'daki belirsizlikten kaçıp bu parayla memlekete dönerken, soru şu: Bu cömertlik, göçü kalıcı çözecek mi, yoksa geçici bir yama mı? Hikayeler çoğalıyor; bir anne, İsveç'ten dönüp aldığı 40 bin Euro'yla çocuklarının okulunu açmış. Başka bir baba, Danimarka'dan gelen 30 binle tarım arazisi almış. Bu paralar, hayalleri değil ama gerçekleri değiştiriyor.

Sonuçta, 67 bin Euro'luk hediye, sadece bir rakam değil; göçün insanî yüzü. Avrupa, sınırlarını korurken insanı merkeze koyuyor gibi görünüyor. Türkiye'de bekleyen aileler içinse, bu bir çağrı: Dönüş, zenginlik getirebilir. Umarız, bu teşvikler barışa ve istikrara katkı sağlar; zira göç, sadece sayılardan ibaret değil, kırık hayallerin toplamı. Gelecek aylarda, başvuru rakamları rekor kırarsa şaşırmayalım – Avrupa'nın "eve dön" daveti, yankılanmaya devam ediyor.