Hakkı Yılmaz, Uyanış Sohbetleri serisinin 78’inci bölümünde ele aldığı “Atalar Dininin Zararları” başlıklı konuşmasında, dinin özünden sapmış kalıplarını sert bir dille eleştirdi. Yılmaz’a göre “atalar dini”, insanı hem dünyada hem ahirette kaybeden bir yola sürükleyen, aklı ve vicdanı körelten, toplumu çaresizlik döngüsüne hapseden en derin zihinsel prangalardan biri.
Konuşmasına “Din, kişinin yaşam ilkeleridir” tanımıyla başlayan Yılmaz, herkesin bir dine sahip olmasına rağmen bu dinin kaynağının belirleyici olduğunu vurguladı: “Yeryüzünde dinsiz toplum veya birey yoktur. Ama o din ya hak dindir, yani Allah’ın indirdiği dindir; ya da batıl, yani insanların şekillendirdiği dindir.” Atalar dinini “beşeri batıl din” olarak nitelendiren Yılmaz, bu anlayışa körü körüne bağlılığın toplumları geri bıraktığını belirtti.
Kur’an’daki Zuhruf, Maide ve Bakara surelerinden örneklerle konuşmasını derinleştiren Yılmaz, “atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter” diyen zihniyetin her çağda dine en büyük darbeyi vurduğunu anlattı. Ona göre bu yaklaşım, dini araştırma ve düşünme çabasını ortadan kaldırıyor, bireyin aklına ve iradesine zincir vuruyor. “Atalar dinine bağlılık bir erdem değil, bir rezilliktir,” diyen Yılmaz, tutucu yapının değişimi engellediğini, zihinsel konforun insanlar için bir ‘bataklık’ haline geldiğini ifade etti.
En sert uyarılarından biri “atalar dininin beyni gereksiz bir organ haline getirmesi” üzerineydi. İnsanların artık “ben bilmem, hocam bilir” anlayışıyla hareket ettiğini söyleyen Yılmaz, düşünmeyen toplumların kendi sonlarını hazırladıklarını şu sözlerle dile getirdi:
“Beyni kullanmayan insanlar tarih boyunca hep başkalarının sömürü düzenine hizmet etmiştir. Aklını çalıştırmayan toplumlar, bataklığın üzerine bina dikmeye çalışan toplumlardır.”
Yılmaz’a göre atalar dini yalnızca inançsal değil, toplumsal yozlaşmanın da sebebi. Depremlerden yoksulluğa, çevre tahribatından işsizliğe kadar birçok felaketin, “aklın rehber edinilmemesi” sonucu geldiğini savundu.
“Kur’an’a dönmezsek ne yerimizde sayarız ne de kurtuluruz,” ifadeleriyle Yılmaz çağrısını şu cümleyle özetledi:
“Bugün atalar dinini bir kenara bırakmanın, aklı ve vahyi rehber edinmenin tam zamanıdır. Aksi halde toplum, hem dünyada hem ahirette kaybedenlerden olur.”
Hakkı Yılmaz bu konuşmasıyla bir kez daha dinin özünü sorgulayan, düşünceye dayalı bir inanç sistemi çağrısında bulundu. Kur’an’a ve akla yönelmenin sadece bireysel değil, toplumsal kurtuluşun da anahtarı olduğunu vurguladı.
            
            
                            
                            
                            


