Milyonlarca asgari ücretliyi ilgilendiren şok gelişme! Uzmanlar, tarihi zam kararının yasalara aykırı olduğunu söyleyerek itiraz etti. Şimdi gözler mahkemede. Çalışanlar düşük maaş şoku yaşayacak mı?
Daha yeni belirlenen asgari ücret artışları, şimdiden büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi ve milyonlarca çalışanın maaşını riske attı. Alınan kararların yürürlüğe girmesine iki yıl kala, uzmanlardan gelen itirazlar sarsıcı bir iddiayı ortaya attı: Yapılan hesaplama yasalara aykırı ve belirlenen zam miktarı hükümsüz sayılabilir! Tüm gözler, hukukçuların "hata yapıldı" dediği bu kritik süreçte yaşanacak gelişmelere çevrildi.
Tartışmanın merkezinde, yaz aylarında Asgari Ücret Komisyonu tarafından alınan ve 2026 ile 2027 yıllarında kademeli olarak yürürlüğe girmesi planlanan iki yıllık zam kararı bulunuyor. Komisyonun kararına göre, saatlik asgari ücret önce 2026’da 13,90 Euro’ya, ardından 2027’de ise 14,60 Euro’ya çıkarılacaktı. Kısa bir süre önce Bakanlar Kurulu tarafından da onaylanan bu artış, işçi ve işveren temsilcilerinden oluşan Komisyon’un bağımsız bir kararı olarak kabul edilmişti. Ancak bu kararın hukuki dayanağı, Tübingen Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Christian Picker’in sarsıcı değerlendirmesiyle ciddi şekilde sarsıldı.
Prof. Picker, Alman gazetesi Frankfurter Allgemeine Zeitung’a (FAZ) yaptığı açıklamada, Komisyon’un önerisinin "üstün normlara aykırı" olduğunu ve bu nedenle "hükümsüz sayılması" gerektiğini savundu. Hukukçuya göre, belirlenen iki yıllık ücret artışı yasalar karşısında yetersiz kalıyor. Bu sert itirazın temelinde ise, Komisyon’un ücreti belirlerken kullandığı ölçütün yasalara aykırı olduğu iddiası yatıyor.
Asgari Ücret Yasası, Komisyon’u ücret artışını belirlerken toplu sözleşmelerdeki gelişmeleri referans almaya zorunlu tutuyor. Oysa Komisyon’un son kararında bu yasal ölçüt yerine, tam zamanlı çalışanların medyan ücretinin yüzde 60’ını baz aldığı öne sürüldü. Prof. Picker’e göre bu durum, "yasaya aykırı kriterlerin" kullanılması anlamına geliyor ve kararın hukuki geçerliliğini kökünden sarsıyor. Tartışmanın siyasi boyutu da bulunuyor. İktidar ortaklarından olan SPD’nin seçim kampanyası sürecinde saatlik asgari ücret hedefinin 15 Euro olduğunu açıklamış olması, Komisyon’un 14,60 Euro’da kalan kararının siyasi hedeflerin gerisinde kaldığını da gösteriyor.
Şimdi tüm gözler bu skandal hesaplama hatasının yargıya taşınıp taşınmayacağında. Uzmanlara göre, Prof. Picker’in hukuki değerlendirmesi bir dava konusu haline gelirse, mahkeme Komisyon’un hesaplama yöntemini ve hükûmetin onay kararını yasal geçerlilik açısından ciddi bir teste tabi tutacak. İşverenlerin, tartışmalı yeni asgari ücret oranlarını ödeyip ödemeyeceği ise bizzat mahkemenin vereceği karara bağlı olacak.
Bu hukuki itiraz, sadece asgari ücret miktarını değil, aynı zamanda Komisyon’un bağımsızlığını ve kararlarının yasal sınırlarını da tartışmaya açıyor. Eğer hukukçuların iddiaları doğruysa ve karar hükümsüz sayılırsa, milyonlarca çalışanın maaşında geriye dönük ciddi bir düşük yatma riski ortaya çıkacak ve asgari ücretli bir anda kendisini büyük bir krizin içinde bulacak. Çalışanlar ve iş dünyası, maaşların akıbetini belirleyecek olan bu hukuki mücadelenin sonuçlarını büyük bir endişe ve merakla bekliyor.