Ekonomi-Piyasalar

Asgari Ücret ve Fed Kararları Piyasalarda Şok Etkisi Yaratacak!

Küresel piyasalar diken üstünde! Altın, gümüş ve dolar için rekor beklentileri konuşulurken, Türkiye'de milyonları ilgilendiren asgari ücret meselesinde kritik gelişmeler yaşanıyor. Uzmanlar uyarıyor: Büyük değişim kapıda!

Küresel ekonomi, Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası (Fed) ve Türkiye’deki kritik ücret kararları ekseninde hareketli bir döneme giriyor. Aralık ayında gerçekleşen faiz indiriminin ardından, 2026 yılına kadar sürebilecek olan yeni faiz indirim döngüsünün küresel rakamları ve dünya ekonomisini nasıl etkileyeceği merak konusu. Ayrıca, Ocak ayının başında netleşmesi beklenen yeni Fed başkanı ataması da, bu kurumun gelecekteki bağımsızlığına dair ciddi tartışmaları beraberinde getiriyor. Türkiye’de ise en öncelikli gündem maddesi, milyonlarca çalışanın yaşam standardını belirleyecek olan asgari ücret ve emekli zamları oldu. Finans ve ekonomi çevreleri, bu iki büyük gelişmenin birleşimiyle dolar, altın, gümüş ve borsa piyasalarında görülmemiş bir volatilite yaşanabileceği konusunda uyarıyorlar.

Yeni yılla birlikte Amerika'da Fed’in yönetiminde çalkantılı bir dönemin başlayabileceği konuşuluyor. Mevcut başkanın görevi Mayıs ayında sona erecek ve yeni başkanın kim olacağı sorusu merakla bekleniyor. Hazine Bakanı, yeni Fed başkanının Ocak ayının başında duyurulacağını belirtirken, eski Başkan Trump'ın zikrettiği iki isim, Hesset ve eski Fed yönetim kurulu üyelerinden Worsch, adaylık için ön planda yer alıyor. Ancak bu adaylardan hangisi seçilirse seçilsin, başkanın "Benim yöneteceğim bir Fed başkanı istiyorum" mesajı vermesi ve faiz kararlarının kendisiyle görüşüldükten sonra açıklanması gibi söylemleri, Fed'in bağımsızlığının sorgulanmasına neden olacaktır. Her ne kadar diğer 11 Fed başkanı Trump'a yakın olmasa da, başkanlık koltuğunun bu denli güdüm altında olması piyasada önemli soru işaretleri yaratmaktadır.

Öte yandan, Amerika'dan gelen ekonomik veriler de faiz indirim beklentilerini güçlendiriyor. Aralık faiz kararında 25 baz puanlık indirim kimseyi şaşırtmamıştı, ancak bazı Fed üyelerinin artık ciddi manada faiz indirimi yönünde pozisyon aldıkları gözleniyor. Boston Fed Başkanı Collins, uzun vadeli enflasyon beklentilerinin düşmesi, ticaret politikalarındaki değişim ve istihdam verilerindeki zayıflama/dengelenme olmak üzere üç temel veri ışığında, enflasyonda agresif bir yükseliş beklemediğini ve faiz indirimlerini destekleyeceğini dile getirdi.

Chicago Fed Başkanı Gosby ise 2026'da faiz indirimlerinin beklentilerden daha fazla olabileceğini öngörüyor. Bu gelişmeler, faiz indirimlerinin iki veya üç ile sınırlı kalmayacağını işaret ediyor. Ayrıca, merkez bankalarının güçlü altın alımlarına devam etmesi, faiz indirimleriyle sanayide oluşacak hareketliliğin gümüşü daha da yukarı itme hızını artırıyor. Altın fiyatları 4300 doların üzerine yerleşerek rekor kırmaya devam ederken, 4400 dolar seviyesinin kırılmasıyla fiyatlarda agresifleşme bekleniyor. Gümüşün ise endüstriyel maden olma özelliği sayesinde 100 dolar ve 140 dolar seviyelerine doğru koşar adım ilerlediği görülüyor.

Türkiye tarafındaki asgari ücret tartışmalarında ise ortada tamamen bir komedi yaşandığı ifade ediliyor, zira konuşulan 27.000 liralık asgari ücretin açıklandığı anda dahi açlık sınırının altında kalacağı belirtiliyor. Türkiye’de toplam çalışan nüfusun %45 ila %60'ını kapsayan bu ücret, artık istisnai bir ücret olmaktan çıkıp ortalama ücret haline gelmiş durumda. Avrupa ortalamasında bu oran sadece %3 ila %4 civarındayken, Almanya'da %2'ler seviyesindedir. Türkiye'de ortalama ücretin ise 35.000 ila 40.000 TL civarında seyrettiği biliniyor.

Asgari ücretin son yıllarda en yüksek değerlere ulaştığı yönündeki söylemlerin aksine, matematiksel kıyaslamalar büyük bir kayıp yaşandığını ortaya koyuyor. Örneğin, 2005 yılında asgari ücretle 31,5 gram altın alınabiliyorken, bugün çalışanlar 5 gram altın dahi alamıyor. Et, süt ve ekmek gibi temel ihtiyaçların satın alınma miktarlarına bakıldığında ise son 20 yıl, özellikle son 5 yıl içinde çok ciddi kayıplar olduğu net bir şekilde görülmektedir. Gerçek kur bazında hesaplamalar yapıldığında ise Türkiye, sadece Avrupa'da değil, dünya çapında asgari ücretin Euro bazında en az arttığı, hatta düşüş yaşadığı ülke olmuştur. Bugünkü kur üzerinden 442 Euro'ya denk gelen asgari ücret, doğru kur hesaplaması yapıldığında (kur üzerindeki birikmiş enflasyon dahil edildiğinde) 232 Euro civarına geriliyor. Oysa 10 yıl önce, 2015 yılında bu rakam 425 Euro idi.

Bu durumun yaşam standartlarına etkisi ise çarpıcıdır: Almanya’da asgari ücret 2.165 Euro iken, ortalama ücretin 4.500 Euro olduğu belirtiliyor. Almanya'da asgari ücretle çalışan bir kişi ayda 230-240 kilo civarında et alabilirken, Türkiye'de asgari ücretli bir kişi ayda en fazla 20-22 kilo et alabilmektedir. Almanya’da asgari ücretli rahatlıkla kirasını ödeyip seyahat yapabilirken, Türkiye’deki bir çalışan mahalleden mahalleye bile gitmekte zorlanmaktadır. Yoksulluk sınırının 100.000 liraya yaklaştığı ve 2026 yılı ortalamasında 120.000 TL olacağı düşünüldüğünde, uzmanlar asgari ücretin yüzdelik zamlarla değil, yoksulluk sınırını ve uluslararası kriterleri baz alarak belirlenmesi gerektiğini vurguluyor.

Bir evde çalışan iki kişinin yoksulluk sınırına ulaşabilmesi için dahi, asgari ücretin en az 60.000 TL seviyesinde olması gerektiği yapılan tüm hesaplamalarla ortaya çıkmaktadır. Bu seviyenin üzerindeki ortalama ücretler (100.000 TL ve üzeri) ise insanların tasarruf yapabilmesini, ev ve araba alabilmesini ve ülke ekonomisine katkı sağlayabilmesini mümkün kılacaktır.