Türkiye'de milyonlarca çalışanı doğrudan ilgilendiren asgari ücret belirleme süreci, her yıl olduğu gibi yine büyük tartışmalara sahne oluyor. Şu an net **22 bin lira** olan asgari ücret, bir aile için yiyecek, içecek, kira, yol parası, elektrik, ısınma giderleri, çay ve hatta sigara masraflarını karşılamak zorunda kalıyor. Bu rakamla geçim mücadelesi veren emekçiler, yeni yılda ne kadar zam alacağını merakla beklerken, süreç "tiyatro" benzetmeleriyle eleştiriliyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, 15 üyeden oluşuyor: 5 hükümet temsilcisi, 5 işveren temsilcisi ve 5 işçi temsilcisi. İşçileri temsil eden Türk-İş, komisyonda yer alsa da hükümet ve işveren tarafı çoğunlukta kalıyor. Talimatların AKP hükümetinden geldiği iddia edilirken, komisyonun kararları genellikle bu doğrultuda şekilleniyor.
Bu yıl süreç, Türk-İş'in protestosuyla başladı. En büyük işçi konfederasyonu olan Türk-İş, komisyonun ilk toplantısına katılmadı. Bu karar, sözde bir protesto olarak görülse de eleştirmenlere göre sonuç değiştirmeyecek. Çünkü çoğunluk zaten hükümet ve işverenlerde. Yıl sonuna kadar iki veya üç toplantı daha yapılacak ve Türk-İş, eli mahkum şekilde masaya oturacak.
Türk-İş'in tutumu yıllardır benzer: Asgari ücret görüşmeleri döneminde sert eleştiriler, kınamalar ve hatta *"Gerekirse genel greve gideriz"* tehditleri savuruyor. Ancak bu sözler eyleme dönüşmüyor. Eleştirmenler, Türk-İş'i "korkak" ve "ürkek" olarak nitelendiriyor; iktidarla arasını bozmaktan çekindiği için gerçek bir güç kullanamıyor. Milyonlarca emekçiyi temsil eden bu kuruluş, iktidar karşısında *"uysal bir kedi yavrusu"* gibi davranmakla suçlanıyor.
Komisyonun yapısı, utanç verici düşük ücretlerin her yıl tekrarlanmasının ana nedeni olarak gösteriliyor. Hükümet ve işverenler birlikte karar verirken, Türk-İş'in ağırlığı dışarıdaki nutuklarla sınırlı kalıyor. Katılsa da katılmasa da değişen bir şey olmuyor; bu süreç her yıl aynı senaryoyla tekrarlanıyor.
Güncel gelişmelere bakıldığında, Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun ilk toplantısı 12 Aralık'ta yapıldı ancak Türk-İş representativesi yoktu. Bakan Vedat Işıkhan ön görüşmelerde tarafları dinlerken, ikinci toplantı 18 Aralık'ta gerçekleştirilecek. Beklentiler, enflasyon verileri doğrultusunda yüzde 25-30 bandında bir zam üzerinde yoğunlaşıyor; bu da net asgari ücreti 27-28 bin lira civarına taşıyabilir.
Türk-İş yönetimi, delegelerin ayarlı olduğu ve başkanların değişmediği bir yapıya sahip. Sesleri genellikle sadece asgari ücret döneminde çıkıyor, diğer zamanlarda ciddiye alınmıyor. Bu durum, emekçilerin haklarını yeterince savunamadığı eleştirilerini beraberinde getiriyor.
Asgari ücret görüşmeleri, sadece rakamlarla sınırlı kalmıyor; ekonomik dengeler, enflasyon baskısı ve alım gücü kaybı gibi unsurlar masada tartışılıyor. Dört kişilik bir ailenin gıda harcaması sınırının bile 22 bin lirayı aştığı bir ortamda, yeni zam oranı milyonlar için hayati önem taşıyor.
Bu süreçte işçilerin talepleri yüksek olsa da komisyon dinamikleri, dengeli bir artışa işaret ediyor. Yıl sonuna kadar kararın açıklanması beklenirken, emekçiler nefes aldıracak bir rakamı umut ediyor.
Her yıl perdeleri açılan bu "asgari ücret tiyatrosu", işçilerin kaderini belirlemeye devam ediyor. Türk-İş'in boykotu geçici bir tepki mi, yoksa kalıcı bir değişim mi getirecek? Zaman gösterecek, ama geçmiş deneyimler pek umut vermiyor.