Ankara'nın serin sonbahar sabahlarında, musluklardan akan suyun kıymetini bir kez daha hatırlatan bir fırtına yaklaşıyor. Başkentin damarları gibi işleyen su şebekesinde ansızın beliren bir aksaklık, binlerce aileyi tedirgin ediyor. ASKİ'nin aceleyle yaptığı çağrı, sadece bir bildiri değil; günlük rutinleri sarsacak bir gerçeklik. Peki, bu krizin gölgesinde, Ankaralılar nasıl bir gün geçirecek? Musluk başındaki bekleyişler, dolu bidonlar... Hikaye burada başlıyor, ama asıl ağırlık yarınki saatlerde gelecek.
Düşünün, sabah kahvesini koyarken musluğu açıyorsunuz ve su damla damla akıyor – ya da hiç akmıyor. İvedik İçme Suyu Arıtma Tesisi, Ankara'nın suyun kalbi gibi; buradan pompalanan her damla, evlere, okullara, hastanelere ulaşıyor. Ama dün gece, tesiste patlak veren bir arıza, her şeyi değiştirdi. Depolardaki su seviyesi hızla düştü, şebekede basınçlı bir gerilim oluştu. ASKİ ekipleri, geceden beri koşuşturmada; kaynak arızasını bulmak, onarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Bu tür aksaklıklar nadir değil, biliyorsunuz; ama her seferinde, şehir bir anda susuzluğun eşiğine geliyor. Hatırlayın, benzer bir krizde mahalleler saatlerce su tankerlerini beklemişti – o kaos, bu kez de kapıda mı?
ASKİ'nin resmi açıklaması, net ve acil: "Plansız su kesintileri yaşanabilir." Bu sözler, sadece bir uyarı değil; gerçek bir tehlike sinyali. Etimesgut ilçesi, krizin en sert vurduğu nokta; buradaki mahalleler, adeta bir satranç tahtasında piyon gibi dizilmiş. İstasyon Mahallesi'nin dar sokaklarından başlayarak, Kazım Karabekir'in kalabalık apartmanlarına; 30 Ağustos'un sakin evlerine uzanan bir zincir. Alsancak, Süvari, Elvan, Topçu, Piyade, Etiler... Her biri, suyun nabzını tutan yerler. Ahi Mesut'un çocuk parkları, Ayyıldız'ın pazar tezgahları, Oğuzlar'ın işlek caddeleri – hepsi, bu arızanın gölgesinde. Atakent'in yeni yapılaşmış siteleri bile kaçamayacak; suyun basıncı düşünce, katlar arası adaletsizlik baş gösterecek.
Krizin haritası burada daha da genişliyor. Yeni Bağlıca Mahallesi'nin bir kısmı, sessizce etkilenecek; sakinleri, sabah erkenden fark edecek. Şeker Mahallesi'nin tatlı adının aksine, günleri buruk geçecek; Şehit Osman Avcı ve Altay mahalleleri, komşu acıyı paylaşacak. Devlet Mahallesi'nin yarısı, Eryaman'ın merkezi, Tunahan Mahallesi'nin bir köşesi... Bu liste, Etimesgut'un nabzını tutan bir envanter gibi. Her mahalle, kendi hikayesini yaşayacak: Bir anne, çocuğunun banyosunu erteleyecek; bir esnaf, dükkanını erken kapatacak. Basınç düşüklükleri, sadece muslukları değil; bahçe sulamalarını, araba yıkamalarını, hatta yangın vanalarını etkileyecek. ASKİ, bu mahallelerdeki vatandaşlara sesleniyor: "Biraz daha bekleyin, ekiplerimiz çalışıyor."
Yarın saat 12.00, umudun saati olarak işaretlenmiş. Tamiratın o vakitte biteceği planlanıyor; ama su işleri gibi, her şey saatine uymayabiliyor. Arıza giderme çalışmaları, gece gündüz sürüyor; mühendisler, tesisin derinliklerinde ter döküyor. Depo seviyeleri, her dakika izleniyor; pompa istasyonları, acil modda devrede. Eğer her şey yolunda giderse, öğle vakti su akışı normale dönecek – musluklar yeniden şarkı söyleyecek. Ama gecikme olursa? O zaman, Etimesgut'un sokakları, su kuyruklarıyla dolacak; tankerler, mahalle mahalle dolaşacak. ASKİ, alternatif tedarik için henüz bir plan açıklamadı; ama geçmiş krizlerden biliyoruz ki, belediye araçları devreye girer – dolu damacanalar, mahalle muhtarlıklarında dağıtılır.
Bu uyarı, sadece Etimesgut'la sınırlı kalmıyor; basınç dalgalanmaları, komşu ilçelere de sıçrayabilir. Sincan'ın sınır mahalleleri, Yenimahalle'nin uç noktaları... Şebeke bir bütün, arıza ise zincirleme. Ankaralılar, genel bir tedirginlik içinde; sosyal medyada paylaşımlar yağıyor, "Su kesildi mi?" soruları havada uçuşuyor. Bir vatandaş, "Sabah duş alayım dedim, yok gibiydi" diye yazmış; başka biri, "Çocuklar okula giderken ne yapacak?" diye sormuş. ASKİ'nin özrü, samimi: "Sabır ve anlayışınız için teşekkür eder, verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz." Kamuoyuna saygıyla duyurulur – bu kelimeler, bir köprü gibi; vatandaşı ekibe bağlıyor.
Etimesgut'un bu mahalleleri, Ankara'nın aynası gibi; çeşit çeşit hayat barındırıyor. İstasyon Mahallesi'nde, eski demiryolu emeklileri bahçelerini sulamayı sever; arıza, onların huzurunu bozacak. Kazım Karabekir'de, genç aileler apartmanlarda sıkış tepiş; su kesintisi, banyo savaşlarını kızıştıracak. 30 Ağustos'un geniş caddelerinde, arabalarını yıkayanlar eli boş kalacak; Alsancak'ın pazarında, sebzeler tazeliğini yitirecek. Süvari Mahallesi'nin atlı günlerinden kalan nostaljisi, şimdi su bidonlarıyla karışacak. Elvan, Topçu, Piyade – askeri isimler taşıyan bu yerler, disiplinli bir bekleyişe girecek. Etiler'in şık siteleri, Ahi Mesut'un esnaf dükkanları, Ayyıldız'ın yıldızlı hayalleri... Oğuzlar'da okullar, Atakent'te yeni evler – hepsi, yarınki 12.00'yi bekleyecek.
ASKİ'nin bu tür uyarıları, şehri daha dirençli kılıyor; ama her seferinde, altyapının kırılganlığını hatırlatıyor. İvedik Tesisi, 1970'lerden beri hizmette; bakım çalışmaları, arızaları önlüyor ama bazen yetersiz kalıyor. Vatandaşlar, ne yapabilir? Depolarda su stoklamak, komşularla paylaşmak, tasarruf etmek... Basit adımlar, krizi hafifletecek. Mahalle muhtarları, zaten telefonlar çalıyor; bilgi dağıtıyor, sakinleştiriyor. Yarın öğle vakti, eğer musluklar akarsa, rahatlama dalgası yayılacak; sohbetler, "Neyse ki bitti" diyecek. Ama gecikme olursa, akşam haberleri dolacak – tanker kuyrukları, şikayet fırtınaları.
Bu kriz, Ankara'nın büyüme sancılarını yansıtıyor; nüfus artıyor, talep yükseliyor, tesisler zorlanıyor. Etimesgut gibi uydu ilçeler, en çok etkilenenler; ama bu, bir fırsat da olabilir – yeni yatırımlar, modernizasyonlar. ASKİ, arızayı giderirken, geleceğe dair planlar yapıyor muhtemelen; su tasarrufu kampanyaları, yeni depolar... Vatandaş olarak, bizler de rolümüzü oynayalım: Muslukları kapatmayı unutmayalım, sızıntıları bildirelim. Bu uyarı, sadece bir kesinti haberi değil; şehrin nabzını tutan bir hikaye.
Sonuçta, ASKİ'nin bu çağrısı, Ankaralıları ayağa kaldırıyor. İvedik arızası, Etimesgut'un mahallelerini sararken, yarın saat 12.00 umudun anahtarı. Basınç düşüklükleri geçse de, dersler kalacak: Su, hayatın damarı; onu korumak, hepimizin görevi. Sabırlı olun, anlayışlı kalın – ve musluklar yeniden aktığında, şükredin. Bu fırtına geçecek, ama izi, daha güçlü bir Ankara bırakacak.
            
            
                            
                            
                            



