Siyasetin kalbi Ankara’da son günlerde yaşanan gelişmeler, taraflar arasındaki dengelerin ne kadar hassas olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. Uzun süredir üzerinde çalışılan ve çözüm odaklı olduğu belirtilen çeşitli raporlar, kamuoyuna yansıyan detaylarıyla büyük bir tartışmanın fitilini ateşledi. Siyasi partilerin birbirini ziyaret ettiği, heyetlerin bir araya geldiği ve tam 19 kez masaya oturulduğu bir sürecin ardından, ortaya çıkan sonuç beklentilerin çok uzağında kaldı. İlk bakışta uzlaşma zemini aranıyormuş gibi görünse de, günün sonunda kimsenin hazırlanan diğer raporlardan memnun kalmadığı bir tablo ile karşılaşıldı.

Mevcut tablonun en dikkat çekici yanı, tarafların birbirine yönelik eleştirilerinin dozu ve içerikteki eksiklikler üzerine yoğunlaşmasıdır. Özellikle iktidar kanadının hazırladığı dosyada, karşı tarafın ısrarla beklediği "umut hakkı" ya da belirli isimlere yapılan atıfların tamamen dışarıda bırakılması ciddi bir rahatsızlık yarattı. Hazırlanan metinlerde ne İmralı ifadesine ne de beklenen diğer kritik isimlere yer verilmiş olması, muhatap partiler nezdinde raporun geçerliliğini sorgulatır hale getirdi. Benzer şekilde, ana muhalefetin sunduğu önerilerle diğer paydaşların beklentileri arasında da ciddi uyuşmazlıklar baş gösterdi. Herkesin kendi raporunu en doğru yol olarak gördüğü ancak kimsenin ortak bir noktada buluşamadığı bu kaos ortamı, pazartesi günü yapılacak kritik açıklamalar öncesinde gerilimi zirveye taşıdı.

İktidar partisinin hazırladığı raporda en çok öne çıkan başlık ise "tespit ve tescil" mekanizması olarak göze çarpıyor. Bu yaklaşımın temelinde, silahların koşulsuz olarak teslim edilmesi ve Suriye’deki mevcut düğümün çözülmesi şartı yatıyor. Belirlenen stratejiye göre, Milli İstihbarat Teşkilatı sahada kapsamlı bir inceleme yapacak ve silahların tamamen bırakıldığı tescil edilmeden herhangi bir yasal adıma geçilmeyecek. 10 Mart mutabakatına uyum ve sahada teyit mekanizmasının sağlanması, yasal düzenlemelere giden yolun tek anahtarı olarak sunuluyor. Ancak bu katı denetim ve tescil şartı, diğer siyasi aktörler tarafından uygulanabilirliği düşük ve tek taraflı bir dayatma olarak görülüyor.

Yaşar Güler'den Suriye'de SDG Entegrasyonu İçin Kritik Uyarı!
Yaşar Güler'den Suriye'de SDG Entegrasyonu İçin Kritik Uyarı!
İçeriği Görüntüle

Sürecin bir diğer önemli ve belirsiz ayağını ise sınır ötesindeki sahalar oluşturuyor. Milli Güvenlik Kurulu ve istihbarat birimlerine verilen görevlerin sahada nasıl karşılık bulacağı, özellikle Kuzey Irak ve Kuzey Suriye’deki güç dengeleri göz önüne alındığında büyük bir soru işareti barındırıyor. Bölgedeki uluslararası güçlerin ve yerel unsurların bu inceleme ve tescil sürecine izin verip vermeyeceği henüz netlik kazanmış değil. Çelişkilerle dolu bu raporlar savaşı devam ederken, siyasi aktörlerin pazartesi günü atacağı adımlar, sürecin ya tamamen tıkanmasına ya da çok farklı bir evreye geçmesine neden olacak. Tüm tarafların kendi çizgilerini korumaya çalıştığı bu ortamda, çözümün anahtarı hala belirsizliğini koruyor.