Piyasalar yıl sonunu hareketli kapatırken, değerli metaller yatırımcıları şaşırtan bir performans sergiledi. Özellikle gümüş ve altın fiyatlarında yaşanan sert dalgalanmalar, herkesin aklında aynı soruları uyandırıyor: Bu düşüşler geçici mi yoksa daha derin bir düzeltmenin habercisi mi? Video görüntüsü makalenin aşağısında verilmiştir.
Gümüş fiyatlarında yaşanan yüzde 9-10 civarındaki çöküş, birçok kişiyi kara pazartesi yaşattı. Bu düşüşün arkasında kaldıraçlı işlemler ve spekülatif yükselişler yatıyor. Gümüş, endüstriyel bir metal olarak güneş enerjisi panelleri ve elektrikli araçlarda yoğun kullanıldığı için manipülatif yükselişler sürdürülemez hale geliyor. Önceki aylarda 35 dolardan 80 dolar seviyelerine çıkan fiyatlar, fonların zarar etmesiyle hızlı bir düzeltme yaşadı. Uzmanlar, gümüşün spekülatif doğasını vurgulayarak, bu tür dalgalanmaların devam edebileceğini belirtiyor.
Altın tarafında ise durum biraz farklı. Yüzde 4 civarında sınırlı kalan düşüş, güvenli liman özelliğini koruyor. Merkez bankalarının yoğun altın alımları bu desteği sağlıyor. Örneğin, bazı ülkelerin rezervleri 641 tonu aşarken, diğer büyük oyuncular 2300 ton seviyelerinde stok yapıyor. Doların rezerv para statüsündeki savaşlarda altın, dijital para destekli sistemlerin öncüsü olarak görülüyor. Uzman yorumlarına göre, altın uzun vadede 6.000-7.000 dolar bandına, hatta optimist senaryolarda 20.000-30.000 dolar seviyelerine yükselebilir.
2026 yılına bakışta riskler ön plana çıkıyor. Konut piyasasında balon uyarısı dikkat çekici. Satış rakamları yüksek görünse de, bu artış ikinci el değiş tokuşları ve kentsel dönüşüm projelerini içeriyor. Yatırım amaçlı konut alımları büyük ölçüde bitmiş durumda. Yeni vergi düzenlemeleri, mülk vergisi artışları ve lüks konutlara yönelik ek vergiler, satışları daha da hızlandırabilir. İlk konut için TL kredisi düşünenler dikkatli olmalı, ancak genel olarak borçlanma riskli görünüyor.
Türk Lirası mevduatları ise 2026 için en cazip seçenek olarak öne çıkıyor. Yıllık yüzde 40-46 faiz oranları, güvenli getiri vaat ediyor. Hisse senedi piyasası ise manipülasyon ve düşük gerçek getiri nedeniyle riskli. Banka hisseleri zarar yazarken, bazı şirketler gibi Türk Hava Yolları 700-800 TL hedeflerle dikkat çekiyor olsa da, genel borsa önerilmiyor.
Jeopolitik riskler 2026'yı kaygan bir yıl haline getiriyor. Suriye'deki istikrarsızlık, İsrail ile Yunanistan arasındaki işbirliği, Kürt süreci tıkanıklığı ve iç siyasetteki gerilimler (örneğin polis şef değişiklikleri ve parti ilişkileri) döviz kuru dalgalanmalarını tetikleyebilir. Terör olayları dış güçlerden şüphe uyandırırken, enflasyon gıda tarafında devam edecek. TÜİK verileri yönetilebilir görünse de, ticaret odası rakamları daha gerçekçi bir tablo çiziyor.
Döviz tarafında yabancı sermaye girişi azalmış durumda. Tahvil getirileri yüksek olsa da yabancı alımı yok. Özel sektörün 220 milyar dolar civarındaki döviz borcu tehlike sinyali veriyor. Turizm sektörü ise TL'nin pahalı olması nedeniyle Rus, Arap ve Avrupa turist kaybı yaşayabilir. Enflasyonun ilk 6 ayda kontrol altında kalması beklenirken, sonrası için belirsizlik hakim.
Ocak ayı alım fırsatları için kritik. Gümüş ve altında bekleme önerisi var; düşüşlerin dip seviyesi izlenmeli. TL mevduatları ilk yarıda cazibesini koruyacak. Konut yerine likit yatırımlar ön planda. Genel olarak, 2026 jeopolitik ve ekonomik risklerle dolu bir yıl olacak. Halk krizlere adapte olmuş olsa da, dikkatli olmak şart.
Uzmanlar, belirsiz kriz dönemlerinde adapte olmanın önemini vurguluyor. Yatırım kararları kişisel risk toleransına göre şekillenmeli. Piyasalar her zaman sürprizlere açık, bu yüzden güncel gelişmeleri yakından takip etmek gerekiyor.