Altın, binlerce yıldır insanlık tarihinin en sadık yoldaşı olarak, parıltısıyla hem umut hem de merak uyandıran bir varlık. Günümüzün hızlı değişen ekonomik manzarasında, sarı metalin her hareketi, milyonlarca yatırımcının nabzını hızlandırıyor. Özellikle son aylarda yaşanan dalgalanmalar, piyasaları adeta bir satranç tahtasına dönüştürdü; her hamle, bir sonraki adımı tahmin etmeyi zorlaştırıyor. Bu belirsizlik, yatırımcıları ekran başına kilitleyen bir gerilim filmi gibi, sürekli "sonraki sahne ne olacak?" sorusunu sorduruyor.
Derinlere indiğimizde, son dönemde altın fiyatlarının sergilediği inişli çıkışlı seyir, uzmanların dikkatini iyice çekmiş durumda. Ons altın, 2025'in başından beri yüzde 20'nin üzerinde değer kazanarak 3.200 dolar seviyelerini zorlarken, gram altın da yurt içinde 3.000 TL'nin ötesine sıçramış görünüyor. Ancak, bu yükselişin arkasında yatan dinamikler, sadece sayılardan ibaret değil. Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, son değerlendirmelerinde, piyasaların bu ivmesini etkileyen faktörleri masaya yatırıyor. "Altın, jeopolitik risklerin gölgesinde parlıyor, ama bu parlaklık sonsuza dek sürmeyebilir," diye vurguluyor Memiş, yatırımcılara temkinli bir iyimserlik çağrısı yaparak.
Memiş'in analizine göre, ABD Başkanı Donald Trump'ın ticaret politikaları, altın fiyatlarını doğrudan etkileyen bir katalizör konumunda. Yeni gümrük tarifelerinin AB ve Meksika gibi ülkelere uygulanması, küresel tedarik zincirlerini sarsarken, yatırımcıları güvenli limanlara yöneltiyor. "Trump'ın her açıklaması, piyasalarda yeni bir dalga yaratıyor; bu dalgalar, altını yukarı taşısa da, ani geri çekilmeler için zemin hazırlayabilir," diyor Memiş. Bu bağlamda, Fed'in faiz indirim beklentileri de devreye giriyor. Merkez bankasının gevşek para politikası, düşük faiz ortamını pekiştirerek altının cazibesini artırıyor. Ancak, istihdam verilerindeki zayıflık ve hükümet kapanma riskleri, bu tabloyu karmaşıklaştırıyor.
Yıl sonu tahminlerine odaklandığımızda, tablo daha da netleşiyor. İslam Memiş, ons altının 3.500 dolara doğru bir yolculuk öngörürken, gram altının da 3.500 TL seviyelerini test edebileceğini belirtiyor. "Kısa vadede kar satışları gelebilir, ama orta vadede yükseliş trendi devam edecek," şeklinde konuşan Memiş, bu öngörüyü Goldman Sachs gibi dev bankaların raporlarıyla destekliyor. Banka, politika belirsizliklerinin devam etmesi halinde ons altının 3.300 dolara ulaşabileceğini hesaplıyor. Merkez bankalarının aylık 50 tonluk altın alımları, bu yükselişi tetikleyen ana unsurlardan biri olarak öne çıkıyor. ETF fonlarındaki artış da, spekülatif pozisyonları güçlendirerek fiyatları yukarı itiyor.
Peki, bu yükselişin gölgesinde düşüş riski ne kadar gerçek? Uzmanlar, son haftalardaki yüzde 0,6'lık gerilemeyi, kar realizasyonlarının doğal bir sonucu olarak görüyor. Ekonomist Nazlı Sarp, bir televizyon programında, "Altın ons fiyatındaki bu hareket, ABD-Çin ticaret anlaşmalarının yumuşamasıyla bağlantılı; ancak, 3.000 doların altına inmesi zor görünüyor," diyor. Sarp'a göre, volatilite devam edecek, ama bu dalgalanmalar alım fırsatları sunacak. Benzer şekilde, Zekeriya Şahin, CNN Türk ekranlarında, "Yıl sonuna doğru 3.700 dolar seviyeleri gerçekçi; Trump'ın tarifeleri ve Rusya yaptırımları, jeopolitik riskleri canlı tutuyor," diyerek ekliyor. Bu yorumlar, altının sadece bir metal olmadığını, küresel güç dengelerinin aynası olduğunu gösteriyor.
Karayip rotalarından Pasifik'e, ticaret yollarındaki gerilimler altını nasıl etkiliyor? İslam Memiş, bu soruya detaylı bir yanıt veriyor: "Küresel ticaret savaşları, altını enflasyon kalkanı haline getiriyor. 2026'da enflasyonun zirve yapması beklenirken, altın bu fırtınada sığınak olacak." Memiş'in uyarısı burada kritik: Ani yükselişler sonrası enkaz altında kalmamak için, yatırımcılar çeşitlendirmeye odaklanmalı. Örneğin, çeyrek altın gibi geleneksel araçlar, kısa vadeli dalgalanmalara karşı direnç gösterirken, gram altın daha esnek bir seçenek sunuyor. Piyasa verilerine göre, haftalık bazda ons altının yüzde 2,4'lük kazancı, gram altında yüzde 2,5'lik artışı tetikledi.
Bölgesel dinamikler de göz ardı edilemez. Türkiye'de, gram altının 4.000 TL'nin altına inmesi, yerel yatırımcılar için tartışma yarattı. Uzmanlar, bu seviyenin alım fırsatı olduğunu vurguluyor. Filiz Eryılmaz gibi analistler, "Düşüşler geçici; yükseliş trendi, düşük faiz ve politik risklerle desteklenecek," diyor. Öte yandan, dev bankaların revize tahminleri umut verici: Goldman Sachs, aylık merkez bankası alımlarının 70 tona çıkması halinde, 2025 sonunda 3.200 dolar öngörüyor. Bu senaryo, ETF varlıklarının kademeli artışıyla birleşince, altının yüzde 9'luk bir sıçrama yapabileceğini işaret ediyor.
Yıl sonuna yaklaşırken, altın piyasasının nabzı atıyor. İslam Memiş'in son uyarıları, "Altın enkazından kaçınmak için strateji şart," diye özetleniyor. Jeopolitik riskler, Fed kararları ve ticaret tarifeleri, bu metalin kaderini belirleyecek. Yatırımcılar, bu unsurları izlerken, portföylerini yeniden yapılandırmalı. Kısa vadeli düşüşler alım kapısı açarken, uzun vadeli yükselişler servet inşası vaat ediyor. Bu tropik fırtına gibi dalgalı seyir, altın severleri heyecanlandırıyor; zira her dalga, yeni bir fırsatın habercisi.
Sonuç olarak, altın düşecek mi yoksa yükselecek mi sorusu, 2025'in son haftalarını şekillendirecek. Uzmanların birleşik görüşü, temkinli iyimserlikte yatıyor: Yıl sonu ons 3.300-3.500 bandı, gram 3.200-3.500 TL aralığı gerçekçi hedefler. İslam Memiş'in vurguladığı gibi, "Bu yolculukta sabır ve bilgi, en değerli varlıklar." Piyasalar nefesini tutmuş beklerken, yatırımcılar bu analizi rehber edinerek, geleceğin kapılarını aralayabilir. Altının parıltısı, karanlık günleri aydınlatmaya devam edecek mi? Cevap, önümüzdeki aylarda netleşecek.
            
            
                            
                            
                            




