Türkiye'nin en kalabalık şehrinde, İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi'nde sessiz bir fırtına kopuyor; sanki bir satranç tahtasında hamleler peş peşe diziliyor, ama bu kez taşlar meclis üyeleri. Sabahın erken saatlerinde Ankara'dan esen rüzgarlar, İstanbul'un siyasi koridorlarını titretiyor; CHP Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar'ın dikkat çeken çıkışı, tüm gözleri İBB'ye çevirdi. Atalar, iktidarın meclis çoğunluğunu ele geçirmek için "transfer" yoluna başvurduğunu iddia ediyor; bu sözler, sadece bir uyarı değil, adeta bir siyasi depremin habercisi gibi yankılanıyor sokaklarda. 2019 yerel seçimlerinde CHP'nin kazandığı zafer, meclis sandalye dağılımıyla gölgelenmişti; şimdi, bu iddiayla gerilim yeniden alevleniyor. Peki, bu transfer rüzgarı gerçekten esecek mi, yoksa bir blöf mü? Kulislerde fısıldananlar, İstanbul'un kaderini değiştirebilecek bir oyunun sahneye çıktığını söylüyor.
Atalar'ın iddiası, Gazeteci Fatih Altaylı'nın aktardığı röportajla gün yüzüne çıktı: "İstanbul’da transferlerle İBB Meclisi’ndeki çoğunluğu almaya çalışacaklar galiba." Bu cümle, CHP'nin alarm zillerini çaldırdı; zira İBB Meclisi, 319 sandalyesiyle belediye başkanının karar alma süreçlerinde kilit rol oynuyor. Şu anda 185 CHP'li, 123 AKP'li, 6 MHP'li, 2 BBP'li ve 2 bağımsız üyeyle dengeler hassas; CHP, Ekrem İmamoğlu'nun liderliğinde başkanlığı elinde tutsa da, meclis çoğunluğu olmadan bütçe onayları, imar planları ve proje kararları her seferinde bir savaşa dönüşüyor. Atalar'ın bu çıkışı, iktidarın "transfer" taktiğini işaret ediyor; yani muhalefet üyelerini para, makam veya baskıyla yanına çekme girişimi. Bu, Türkiye'de siyasetin kirli yüzünü bir kez daha sergiliyor; geçmişte benzer hamleler, belediyeleri felç etmiş, projeleri tıkamıştı. X platformunda (eski Twitter) Atalar'ın sözleri hızla yayıldı; bir kullanıcı, "AKP, sandıkta kaybedeni transferle mi alacak? Demokrasi nerede?" diye haykırıyor, binlerce etkileşim aldı.
Bu iddianın kökeni, 2019 yerel seçimlerinin yarım kalmış hesaplaşmasına uzanıyor. O seçimlerde CHP, İstanbul'u Ekrem İmamoğlu ile geri kazanmıştı; ama Yüksek Seçim Kurulu'nun iptal kararı sonrası tekrarlanan yarışta, meclis sandalyeleri AKP-MHP ittifakına yaramış, 195'e karşı 124 çoğunluk ellerinde kalmıştı. Yeniden seçimle dengeler değişse de, CHP hâlâ çoğunluğu elde edememiş; 185 CHP'liye karşı 131 iktidar bloğu (AKP 123, MHP 6, BBP 2), artı 2 bağımsız, kararları her zaman bir restleşmeye dönüştürüyor. Atalar, bu dengesizliğin iktidar için bir fırsat olduğunu ima ediyor; transferler, birkaç üye bile çekilse çoğunluğu devirebilir – mesela 5-6 CHP'liyi yanına çekmek, 190'ı aşmak anlamına geliyor. Kulislerde fısıldananlar, bazı üyelerin "teklif" aldığını söylüyor; para mı, yoksa soruşturma tehdidi mi? CHP, bu iddiayı "siyasi rüşvet" olarak damgalıyor; Atalar'ın sözleri, partinin "transferlere karşı uyanık olun" çağrısını güçlendiriyor.
Atalar kim mi? 1982 Ankara doğumlu avukat ve siyasetçi, CHP'nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, yüksek lisansını Fikri Mülkiyet Hakları ve İnovasyon Yönetimi üzerine yapmış; 2007'den beri partide aktif, 37. Olağan Kurultay'da Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi, 38.'de Parti Meclisi üyesi olmuş. 27. Dönem'de milletvekili adaylığı, kadın kollarında delegelikleri derken, şimdi gölge kabinede kritik bir koltukta. Atalar, daha önce arazi satışlarını "rant yağması" diye eleştirmiş, Devlet Tiyatroları atamalarını "komedi" diye tiye almıştı; bu transfer iddiası, onun keskin dilinin yeni bir örneği. X'te CHP Gençlik Kolları'nın paylaşımı, "Atalar haklı, transferlere karşı direneceğiz!" diye destek topluyor; bir başka hesap, "İBB'yi transferle mi alacaklar? Hayır, halkın iradesi kazanır!" diye slogan atıyor.
Bu iddia, İstanbul'un siyasi tarihini yeniden canlandırıyor. 2019 sonrası meclis gerilimleri, imar planlarından bütçe onaylarına kadar İmamoğlu'nu köşeye sıkıştırmıştı; örneğin, 2020'de metro projeleri için aylarca oylama savaşı yaşanmış, bazı kararlar meclisten dönmüştü. Transfer taktiği, AKP'nin klasik hamlesi; geçmişte CHP'li belediyelerde üyeler çekilmiş, hatta Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu gibi isimler hakkında asılsız iddialar dolaşmıştı. Atalar'ın çıkışı, bu taktiğin İBB'ye sıçradığını öne sürüyor; iktidar, 2024 yerel yenilgisinden sonra toparlanma peşinde, İstanbul'u yeniden ele geçirmek için her yol mubah mı görülüyor? CHP kurmayları, üyeleri "sadakat testi"ne tabi tutuyor; bazı ilçelerde "teklif" fısıltıları artmış. X'te Fatih Altaylı'nın paylaşımı, Atalar'ın sözlerini alıntılayarak "Siyasetin kirli oyunu" diye yorumluyor; binlerce retweet, tartışmayı alevlendiriyor.
Peki, bu transfer rüzgarı esecek mi? Eğer AKP birkaç CHP'liyi çekerse, meclis çoğunluğu ellerine geçer; İmamoğlu'nun eli kolu bağlanır, projeler tıkanır, bütçe savaşları kızışır. Bu, sadece İstanbul'u değil, tüm muhalefeti sarsar; CHP, "transferleri engelleyeceğiz" diye yasal önlemler alıyor, disiplin kurulları devrede. Atalar'ın iddiası, 21 Eylül olağanüstü kurultay ertelenen dava gölgesinde daha da anlam kazanıyor; zira CHP içindeki çekişmeler, transferleri kolaylaştırabilir. Kulislerde, Kılıçdaroğlu taraftarlarının "bağımsız" kalabileceği fısıldanıyor; bu, iktidar için bir fırsat mı? X'te bir paylaşım, "Transfer değil, ihanet! CHP birleşmeli" diye uyarıyor. İBB Meclisi'nin 319 sandalyesi, İstanbul'un 16 milyonluk nabzını tutuyor; çoğunluk, kimin eli kimin cebinde olacak?
Tarihe bakınca, transferler siyaseti defalarca değiştirmiş. 1990'larda ANAP-DYP koalisyonları, üyeleri çekerek dengeleri bozmuş; 2010'larda BDP'den MHP'ye kaymalar yaşanmıştı. İstanbul içinse bu, 2019'un intikamı gibi; AKP, sandıkta kaybedeni mecliste mi alacak? Atalar'ın sözleri, CHP'yi harekete geçirdi; parti, üyeleri "transfer tekliflerine karşı uyanık" diye bilgilendiriyor. Eğer bu iddia doğruysa, meclis savaşları sokaklara taşar, İmamoğlu'nun eli güçlenir veya zayıflar. X'te #İBBTransfer etiketi yükseliyor; kullanıcılar, "Demokrasi transferle mi yenilir?" diye soruyor. Bu hamle, CHP'nin iç birliğini test edecek; Atalar'ın çıkışı, bir uyarı roketi gibi. İstanbul'un yolları, projeleri, bütçesi... Hepsi, bu transfer fırtınasının ortasında sallanıyor. Peki, kim kazanacak? Sandalyeler konuşacak, ama asıl halkın sesi mi yükselecek? Gerilim, meclis kapılarında birikiyor; bu satranç oyunu, İstanbul'un kaderini yeniden yazabilir.