Siyaset ve iş dünyasının kesişim noktalarında, bazen öyle olaylar yaşanır ki, herkesin aklında soru işaretleri bırakır. Hele ki bu olay, ülkenin en üst düzey isimleriyle bağlantılıysa, merakınız iyice artar. Bugün size anlatacağım hikaye, tam da böyle bir durumdan bahsediyor; bir iş insanının hayatında ani bir dönüm noktası, savcılık kararları ve arkasındaki muhtemel bağlantılar. Ama durun, acele etmeyin, çünkü asıl detaylar birazdan gelecek ve sizi şaşırtacak.
Her şey, gazeteci Barış Terkoğlu'nun bir televizyon programında yaptığı açıklamayla başladı. Onlar TV'de konuşurken, Terkoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen bir ismin, yani Balsu Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Cuneyd Zapsu'nun adını anıverdi. Zapsu, AKP'nin kurucu üyelerinden biri olarak tanınıyor ve bu yüzden onunla ilgili herhangi bir haber, hemen dikkat çekiyor. Terkoğlu'na göre, bu ünlü iş insanı hakkında bir yakalama kararı çıkarılmıştı. Hem de oldukça ciddi bir soruşturma kapsamında.
Soruşturmanın adı 'Can Holding' soruşturması. 11 Eylül'de Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılmış. Terkoğlu, programda bu detayları paylaşırken, yakalama kararı çıkarılan isimler arasında Zapsu'nun da bulunduğunu iddia etti. Düşünün, bir anda böyle bir kararın çıkması, hele ki Zapsu gibi birinin hayatında... Bu karar, iş dünyasını ve siyasi çevreleri nasıl etkilemiş olabilir? Terkoğlu'nun sözleri, izleyicileri ekrana kilitlemiş olsa gerek.
Ama hikaye burada bitmiyor. Terkoğlu, Zapsu'nun bu yakalama kararını yurt dışında olduğu sırada öğrendiğini anlattı. Yani, belki bir iş gezisinde veya tatildeyken, birdenbire böyle bir haberle karşılaşıyor. Ne yaparsınız o anda? Zapsu'nun tepkisi, hemen harekete geçmek olmuş. Terkoğlu'na göre, kararın ardından bürokrasi ve siyasetin en üst makamlarıyla peş peşe telefon görüşmeleri gerçekleştirmiş. Bu görüşmeler, muhtemelen durumu netleştirmek, belki de müdahale etmek için yapılmış. Kim bilir, hangi konuşmalar geçti o telefonlarda?
Devam eden süreçte ise işler ilginç bir hal almış. Yakalama kararı, bir süre sonra kaldırılmış. Yerine, Zapsu'nun 'tanık' olarak ifadesine başvurulmuş. Terkoğlu bunu da öne sürdü programda. Yani, önce yakalama emri, sonra kararın geri alınması ve tanık statüsü... Bu değişiklikler, soruşturmanın seyrini nasıl değiştirmiş? Belki de Zapsu'nun bağlantıları burada devreye girmiş, belki de yeni deliller ortaya çıkmış. Ama kesin olan şu ki, bu olay, Can Holding soruşturmasının derinliklerini gösteriyor.
Şimdi, biraz Zapsu'nun kim olduğuna dönelim ki, olayın ağırlığını daha iyi anlayalım. Hasan Cuneyd Zapsu, AKP'nin kurucuları arasında yer alıyor ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yakın ilişkisiyle biliniyor. 2008 yılında aktif siyaseti bırakmış olsa da, bu bağlantılar devam etmiş. Özellikle, Erdoğan ile Batı dünyası arasında uzun yıllar köprü görevi üstlenmiş. Yani, uluslararası ilişkilerde bir nevi aracı rolü oynamış. Bu rol, onu sadece Türkiye'de değil, global arenada da önemli kılmış.
Zapsu'nun iş hayatı da bir o kadar etkileyici. Balsu Şirketler Grubu'nun sahibi olarak, dünyanın birçok noktasında üretim yapıyor. Fındık sektöründe lider konumda, muhtemelen. Ayrıca, onlarca dev holdinge danışmanlık vermiş. Bu danışmanlıklar, stratejik kararlar, belki yatırımlar üzerine. Böyle bir profil, neden bir soruşturmada hedef alınır? Can Holding ile bağlantısı ne olabilir? Terkoğlu'nun iddiaları, bu soruların kapısını aralıyor.
Programda Terkoğlu, tüm bunları detaylıca anlatırken, izleyicilere bir pencere açmış. Onlar TV yayını, muhtemelen birçok kişiyi bu konuya odaklamış. Zapsu'nun yurt dışından dönüp dönmediği, ifadesinin nasıl geçtiği gibi detaylar henüz net değil, ama bu olay, siyasi ve iş dünyasının kırılganlığını hatırlatıyor. Bir karar çıkıyor, sonra değişiyor; arkasında neler dönüyor?
Düşünün, AKP'nin kuruluşunda rol alan biri, şimdi bir holding soruşturmasında anılıyor. Bu, partinin geçmişine de ışık tutuyor belki. Zapsu, 2001'de AKP kurulurken orada olan isimlerden. Erdoğan'ın身边ında durmuş, belki strateji belirlemiş. 2008'de siyasetten çekilse de, etkisi sürmüş. Batı ile köprü olmak, kolay iş değil; diplomatik görüşmeler, iş anlaşmaları...
Balsu Grubu'nun küresel varlığı da cabası. Üretim tesisleri, ihracatlar, belki milyonlarca dolarlık işler. Danışmanlıkları ise, dev şirketlere rehberlik etmek demek. Böylesi bir adamın yakalama kararıyla karşılaşması, şok etkisi yaratmış olmalı. Terkoğlu'nun sözleri, bunu kamuoyuna taşımış.
Soruşturma, 11 Eylül'de başlamış Küçükçekmece'de. Can Holding nedir, kimler karışmış? Detaylar sınırlı, ama Zapsu'nun adı geçmesi, olayı büyütmüş. Yakalama kararı yurt dışında öğrenilmiş, telefonlar edilmiş, karar kaldırılmış, tanık ifadesi alınmış. Bu zincir, bir filmin senaryosu gibi.
Belki Zapsu, ifadesinde neler söylemiş? Belki de soruşturma genişleyecek. Terkoğlu'nun iddiası, tartışmaları alevlendirmiş. Siyasi yakınlık, iş bağlantıları, hepsi bir arada. Bu hikaye, daha çok konuşulacak gibi duruyor.
Sonuçta, bu olay bize gösteriyor ki, güç ve bağlantılar her zaman koruma sağlamayabilir. Ama bazen, hızlı müdahalelerle durum değişebilir. Zapsu'nun hikayesi, işte böyle bir örnek.
            
            
                            
                            
                            



