Adalet ve Kalkınma Partisinin kurucu isimlerinden ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Türkiye konusunu ilgilendiren Terörsüz Türkiye faaliyetleriyle ilgili bomba gibi açıklamalarda bulundu. Çelik, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis'te yaptığı Öcalan çıkışının bir emrivaki olduğunu ve AKP'nin Cumhur İttifakını koruma kaygısıyla bu durumda razı olmak zorunda kalmak zorunda olduğunu ifade etti.
Yeni Yaşam Gazetesi'ne konuşan Çelik, sürecin bir devlet stratejisi olarak planlanmadığını, aksine Bahçeli'nin beklenen açıklama sonucunun planlandığını vurguladı. AKP kurucusu Çelik'in açıklamaları, Türkiye siyasetinde uzun süredir konuşulan Terörsüz Türkiye sürecinin arka planına ışık tutması açısından büyük önem taşıyor.
MHP lideri Bahçeli, 22 Ekim 2024 tarihinde partinin grup toplantısında İmralı Cezaevi'nde bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik bir tarih çağrısında bulunmuştu. Bahçeli, "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa, gelin DEM Parti grup toplantısında konuşun, terörün bittiğini, geride kaldığını ilan etsin" dedi. Bu açıklama, Türk siyasetinde deprem etkisi yarattı ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız tarafından "22 Ekim bir milattır" şeklinde tanımlandı.
Hüseyin Çelik, bu tarihi çıkışın Cumhur İttifakı içinde önceden görüşilmediğini net bir dille ifade etti. Çelik, "Bu konuda kapsamlı bir hazırlık yapıldına ya da artı-eksi hesabının çalışıldığına inanmıyorum. Sayın Bahçeli, bir emrivakiyle süreci başlatmış oldu" dedi. Bu açıklama, süreç ne kadar hazırlıksız ve plansız gidişat gözler önüne seriyor.
AKP'nin kurucu kadrosunda yer alan Çelik, Bahçeli'nin sözlerinin ardından hükümet içinde yeni bir bölünmenin oluştuğunu ve bunun AKP'de şaşkınlık yarattığını söyledi. Parti yönetiminin, Cumhur İttifakını koruma kaygısıyla bu çıkışa itiraz edemediğini söyleyen Çelik, çok kopan bir değerlendirmede bulundu. "AKP, ortağını kaybetmemek için tamamen ayrılmak zorunda kaldı. Bu nedenle başlangıç sağlıklı değil" gücünü kullanan Çelik, ittifak dinamiklerinin sürecinin başlangıcını nasıl bitmesini açık bir şekilde ortaya koydu.
Cumhur İttifakı, 2018 yılında AKP ve MHP arasında kurulan ve Türkiye'nin siyasi haritasını derinden etkileyen bir oluşumdur. 2013-2015 PKK-Türkiye çözüm sürecinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından iki partili ideolojik olarak birbirine yaklaşmış ve 2017 anayasa referandumu sürecinde güçlü bir iş birliği sergilemişti. MHP'nin desteğiyle Cumhurbaşkanlığı sistemiyle geçen Türkiye'de, iki parti arasındaki ittifak zaman zaman gerilimlere rağmen devam etti.
Ancak Hüseyin Çelik'in açıklamalarına göre, Terörsüz Türkiye süreci bu ittifak dinamiğinin bir sonucu olarak ortaya çıktı. Çelik, AKP'nin Bahçeli'nin çıkışına karşı çıkmak yerine ittifak dengelerini koruma refleksiyle hareket ettiğini belirterek, "Daha önce benzer çıkışlarla karşılaştık. AKP, kendi müttefikini kaybetmemek adına bir manada bu emrivakiye tamam dedi. Süreç böyle başladı" dedi.
Eski Milli Eğitim Bakanı, Ankara'da süreci yönetecek ortak bir iradenin olmadığını ve bölgede ilgili kafa karışıklığının belirgin olduğunu savundu. Çerçevelerin çerçevesini ifade eden Çelik, "Eğer İmralı'ya gidilip gidilmeyeceği, dağdaki ve sürdürülen unsurlar için ne yönetileceği, kiminlerin hangi yönetilmesi siyasete dahil edilebileceği netleştirilmişdi" diyerek sürecin temel sürecinin zayıf olduğunu vurguladı.
Çelik'in açıklamaları, süreçte yalnızca teknik eksikliklerle değil, aynı zamanda ciddi görüş ayrılıklarıyla da malul ortaya çıkıyor. MHP lideri Bahçeli'nin ne zaman Öcalan'ın Meclis'te konuşabileceğini ima eden açıklamalar yaptığını hatırlatan Çelik, düşüncelerini diğerlerinden bazılarının hapishanede tutulması ile bu anlatmalar arasındaki tutarsızlığa dikkat çekti. Bu bölünme, süreç ne kadar kafa karışıklığıyla yönetildiğini göstermeyi önem taşıyor.
Bahçeli'nin 22 Ekim 2024 tarihindeki tarihinin takip eden süreci hızla gelişti. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, "Ortadoğu ve Türkiye'de barışın muhatabı İmralı'da ağır tecrit altında bulunan sayın Abdullah Öcalan'dır. Çözümün yolu TBMM'dir. Biz inisiyatif çalışmaya hazırız. Bir başlangıç olarak tecrit kaldırılsın" açıklaması yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan aynı gün, "Cumhur İttifakı tarafından açılan tarih fırsatı penceresinin kişisel hesaplara kurban edilmemesini ümit ediyoruz" dedi.
Ancak süreç, 23 Ekim 2024'te Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde TUSAŞ tesislerinde düzenlendi ve 5 kişinin hayatı kaybedildi, 22 kişinin yaralandığı saldırıyla sarsıldı. PKK'nın 25 Ekim'de üstlendiği bu saldırı, sürecin ne kadar hassas bir zeminde olduğunu gösterdi.
Hüseyin Çelik, sürecin hazırlıksız bir şekilde sunulduğunu ve kamuoyunun net bir plan olmadan gelişmelerle karşı karşıya kalanlar olduğunu belirtti. "Bu programlamaları yapabilecek bir hükümet görüntüsü yok. Süreç temelsiz başladı" yetkisini kullanan Çelik, iktidarın süreç yönetimindeki zaaflarına dikkat çekti.
Van doğumlu olan ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden mezun olan Hüseyin Çelik, 2001 yılında DYP'den istifa ederek AKP'nin kurucuları arasında yer almıştı. Grup Başkanı vekili, Kültür Bakanı, Milli Eğitim Bakanı ve AKP Sözcüsü olarak görev yapan Çelik, partisinden ayrılmaktan sonra da zaman zaman iktidarın politikalarına eleştirel yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor.
Daha önce Selahattin Demirtaş'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararının konusunda da eleştirilerine yönelen Çelik, "Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararlarını yerine getirmek bir lütuf değil, anayasal anayasal görevidir" diyerek tamamlamaları tamamladı. Bu açıklama, Çelik'in hukuk devleti ilkesinin öneminin önemini ifade etmektedir.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum'un yakın zamanda yaptığı çalışmalara göre, TBMM'de kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun dinleme faaliyetini tamamlamadan önce İmralı'da Öcalan'ı dinlemesi bekleniyor. Uçum, "Bu süre içinde Sayın Bahçeli'nin 22 Ekim 2024'de Öcalan'la ilgili yaptığı tarihi çağrı geçiş sürecini en çok ezber bozan ve sonraki adımlarda somutlayan büyük bir hamle oldu" ifadesini kullandı.
Süreç, 27 Şubat 2025 tarihinde Öcalan'ın PKK'ya silah bırakmasıyla yeni bir aşamaya geçti. Öcalan'ın, "Aşırı milliyetçi savruluşunun zorunlu sonucu olan; ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, çağdaş toplumlara cevap olamamaktadır" diyerek devletle ve toplumla bütünleşmeyi yeni amaç olarak tarife olması, dönüm noktalarından biri oldu.
Hüseyin Çelik'in açıklamaları, Türkiye'de uzun süredir devam eden terör sorunlarının çözümüne yönelik süreçlerin arka planını aydınlatma bakış açısı son derece önemlidir. AKP'nin kurucu isimlerinden birinin bu kadar net ve eleştirel bir dille konuşması, süreçte ne kadar hassas ve çıkışı olduğunu gösteriyor.
Cumhur İttifakının geleceği ve Terörsüz Türkiye sürecinin nasıl ilerleneceği, Türkiye siyasetinin önümüzdeki dönemde en çok konuşulacak olanlardan biri olmaya devam edecek. Çelik'in açıklamaları, bu sürecin nasıl başladığı ve hangi dinamiklerle anlatıldığı konusunda önemli ipuçları veriyor. AKP ile MHP arasındaki ittifak dinamiklerinin sürecin üzerindeki etkisi ve iktidarın karar alma sürecindeki zaaflar, önümüzdeki günlerde daha fazla tartışılacak gibi görünüyor.
Sürecin yönetilmesiki plansızlık ve emrivaki karakteri, Türkiye'nin hassas terör sorununun çözümü konusunda ne kadar dikkatli olunması gerektiği bir kez daha ortaya çıkıyor. Hüseyin Çelik'in uyarıları, süreci sağlıklı ilerleyebilmesi için özet bir hazırlık ve net bir yol haritasının şartı olduğunu vurguluyor.





