Türkiye'nin yolları, her zamanki gibi hareketli; trafik akıyor, kornalar çalıyor, ama son haftalarda sürücülerin yüzünde bir tedirginlik var. Market rafları, elektrik faturaları derken, şimdi de benzinliklerdeki kuyruklar uzuyor. Ekonomi gündemi, birbiri ardına patlayan krizlerle dolu – ithalat maliyetleri yükseliyor, global piyasalar sallanıyor. Peki, bu kaosun ortasında, en çok hangi gider kalemi bizi vuruyor? Araç kullanan milyonlar, her dolumda iç çekiyor; çünkü yakıt, hayatın vazgeçilmezi olmanın ötesinde, bir lüks haline gelmeye başladı. Günlük commuter'lar, uzun yolcular, hatta taksi şoförleri... Hepsi, pompa başındaki o anı bekliyor: Fişi çekmek ve cebinin eridiğini görmek.
İşte o beklenen bomba patladı: Akaryakıt fiyatlarına dev zam geliyor! Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) kaynaklarına göre, benzin, motorin ve LPG'de yüzde 10 ila 15 arasında artış bekleniyor – bu, litre başına 5 ila 7 lira demek. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde, benzin 45 lirayı, motorin 42 lirayı aşacak; Ege ve Akdeniz'de ise LPG 25 liraya dayanacak. Bu zam, sadece bir gecede değil, kademeli olarak devreye girecek: İlk dalga bu hafta sonu, ikincisi ay ortasında. Sebep mi? Brent petrolün varil fiyatı 90 dolardan 105 dolara sıçradı, dolar/TL kuru 35'i zorlarken, ÖTV ve KDV gibi vergiler cabası. Son 3 ayda, akaryakıt ithalatı maliyeti yüzde 25 zamlandı; Türkiye'nin yıllık 50 milyar dolarlık enerji faturasının yüzde 40'ı petrol ve türevlerinden geliyor. Bu artış, sadece sürücüleri değil, nakliye sektörünü de felç edecek – kamyoncuların mazot gideri, yük başına 200 lira ek yük bindirecek.
Zammın kökenine inelim: Global arenada, OPEC'in üretim kısıtlamaları ve ABD'deki rafineri bakım duraklamaları, arzı daralttı. Üstüne, Kızıldeniz'deki gerilimler tanker rotalarını uzattı; bir sevkiyatın maliyeti, Süveyş Kanalı kapanma riskiyle yüzde 20 kabardı. Türkiye'de ise durum daha vahim: TÜPRAŞ'ın tam kapasite çalışamaması, ithal benzin bağımlılığını artırdı – ülkenin yüzde 90'ı ithal yakıtla besleniyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı'nın son raporunda, akaryakıt zamlarının enflasyona 2 puanlık katkı yaptığı belirtiliyor; TÜİK'in eylül verilerine göre, ulaştırma enflasyonu zaten yüzde 80'i aştı. Bu dev zam, zincirleme etki yaratıyor: Marketlere mal taşıyan tırların masrafı artınca, gıda fiyatları yüzde 5-7 yükselecek. Bir simit 15 liradan 16'ya, bir ekmek 12'den 13'e... Sürücüler, toplu taşımaya kayıyor; İETT'nin yolcu sayısı son ayda yüzde 12 arttı, ama metro ve otobüsler bile yakıtla çalışıyor.
Sektörün iç yüzü ise daha karmaşık. Benzin dağıtım şirketleri, marjlarını korurken, istasyon sahipleri isyan bayrağını çekti. Petrol Ürünleri İşverenleri Sendikası Başkanı, "Zamlar yetersiz kalıyor, stok maliyetlerimiz eritiyor bizi" diyor; bir istasyonun günlük cirosu, zammın gölgesinde yüzde 15 düştü. Öte yandan, elektrikli araç trendi hızlanıyor: 2025 sonuna kadar EV satışlarının yüzde 20 artması bekleniyor, ama altyapı eksik – şarj istasyonları, akaryakıtın yarısı kadar pahalıya mal oluyor. Hükümetin yeşil enerji teşvikleri devrede: 2030'a kadar akaryakıt bağımlılığını yüzde 30 düşürme hedefi var, ama kısa vadede zam kaçınılmaz. Uzmanlar hesaplıyor: Ortalama bir aile arabası, aylık 2.000 km yol yaparsa, zam sonrası yakıt gideri 1.500 liradan 1.800'e çıkacak – bu, bir maaşın yüzde 10'u demek. Kırsalda yaşayanlar daha beter: Traktör mazotu, çiftçinin hasadını zehirliyor; bir dönüm buğdayın maliyeti 500 lira artıyor.
Bu fırtınanın sosyal yansımaları da cabası. Sosyal medyada #AkaryakıtZam etiketiyle binlerce paylaşım: Bir annenin "Çocukları okula servisle gönderiyorum, ama servisi bile kaldırmayı düşünüyorum" yakınması viral oldu. Taksi ve dolmuş şoförleri, tarifeleri zamlıyor; bir taksi yolculuğu 50 liradan 60'a sıçrayacak. Lojistik firmaları, fiyatları revize ediyor: Yurtiçi kargo, yüzde 8 zam duyurdu; e-ticaret devleri, teslimat ücretlerini gizlice artırdı. Çevre boyutu ise ironik: Zamlar, araç kullanımını azaltıp karbon emisyonunu düşürebilir, ama fosil yakıtlara bağımlılık devam ettikçe, iklim hedefleri uzak kalıyor. AB'nin karbon vergisi 2026'da devreye girerse, Türkiye'nin ihracat faturası 5 milyar euro ek yük alacak – akaryakıt, bu zincirin ilk halkası.
Gelecek senaryoları da ürkütücü. Eğer petrol 110 dolara çıkarsa, ikinci bir zam dalgası aralıkta gelebilir; EPDK, stok affı gibi acil önlemler tartışıyor. Alternatifler umut verici: Biyoyakıt pilot projeleri, İzmir'de test ediliyor – atık yağdan üretilen dizel, maliyeti yüzde 15 düşürüyor. Ama geçiş sancılı: Otomotiv sektörü, hibrit modelleri pompalıyor; TOGG'un elektrikli SUV'si, ayda 5 bin sipariş alıyor. Tüketiciler ne yapmalı? Uzman tavsiyesi net: Yakıt kartları kullanın, rotaları optimize edin, toplu taşıma apps'lerini indirin. Bir hesap makinesiyle: Haftalık 100 litre dolum yapan biri, zammın ilk ayında 500 lira kaybedecek – bu para, bir market sepetine denk.
Ekonominin büyük resminde, bu zam bir uyarı: Enerji bağımsızlığı, lüks değil zorunluluk. Son 5 yılda, akaryakıt fiyatları yüzde 400 arttı; 2020'de litre 5 lirayken, bugün 40'ı aşan rakamlar, orta sınıfı sıkıştırıyor. Merkez Bankası'nın enflasyon raporu, 2025 sonunda yüzde 25 hedefliyor, ama akaryakıt bu hedefi delik deşik edebilir. Sektör temsilcileri, sübvansiyon çağrısı yapıyor: "Devlet ÖTV'yi düşürsün, yoksa iflaslar başlar." Gerçekten de, küçük benzinliklerin yüzde 20'si kapanma riskinde; Anadolu'da köylü marketler, yakıtsız kalıyor. Bu dev zam, sadece pompa fiyatlarını değil, hayalleri de eritiyor – yaz tatili planları erteleniyor, hafta sonu kaçamakları rafa kalkıyor.
Sonuçta, yollar aynı yollar, ama maliyeti bambaşka. Akaryakıt zammı, günlük rutini sarsarken, belki de bir dönüşümü tetikleyecek: Bisiklet yolları çoğalacak, toplu taşıma devrim yapacak. Pompa başındaki o an, bir milat olsun – cebimizi değil, geleceğimizi düşünelim. Zamlar bitecek mi? Belki yarın, belki öbür gün; ama sürücülerin sabrı, son gazda.