Günlük haber akışında bazen öyle raporlar düşer ki, okuduğunuzda aklınıza "Bu kadar mı?" diye sormadan edemezsiniz. Özellikle uluslararası ilişkiler söz konusu olduğunda, her satırın arkasında yılların birikimi, stratejik hesaplar ve biraz da gizli ajandalar yatar. Bugün, 15 Ekim 2025 Çarşamba'sı gibi sıradan bir günde, Amerika'dan gelen bir belge tüm dengeleri sarsabilir. Peki, bu belge neyi değiştirir? Hangi kapılar aralanır, hangi ittifaklar sorgulanır? Merakınızı biraz daha körükleyeyim: Bu, yıllardır süren bir dansın yeni adımı gibi. Ama detaylara dalmadan önce, nefes alın, çünkü asıl hikaye birazdan başlayacak.

Şimdi, sahneyi biraz aydınlatalım. ABD Kongresi'nin araştırma kolu olan Congressional Research Service –ya da kısaca CRS– her yıl, yasama dönemi başlamadan önce kongre üyelerine yol gösteren derinlemesine raporlar hazırlar. Bu raporlar, siyasetin ötesinde, tarafsız bir gözle gerçekleri masaya yatırır. Evet, "tarafsız" diyorum, çünkü CRS'in statüsü tam da bunu emreder: Non-partisan, yani parti ayrımı yapmadan, sadece Amerikan çıkarlarını merkeze alan soğukkanlı analizler. Bu yıl, Türkiye'ye dair ilk kez bu kadar kapsamlı bir rapor yayımlanmış. Rapor, uzun, detaylı ve dolu dolu. Ama korkmayın, ben Serdar Akinan olarak, YouTube kanalımda yaptığım gibi, en çarpıcı kısımları sizin için süzüp anlatacağım. Videomda da dediğim üzere, "Merhaba arkadaşlar, bugün Çarşamba 15 Ekim, ajandadaki manşetlerle buradayım." Ve ilk manşet tam da bu: CRS raporu. Neden mi önemli? Çünkü bu rapor, Türkiye-ABD ilişkilerini bir ayna gibi yansıtıyor – hem tarihi, hem güncel, hem de geleceğe dair soru işaretlerini.

Raporun kalbine inelim. Öncelikle, Türkiye'nin 1952'den beri NATO üyesi olduğunu hatırlatarak başlıyor. Evet, o eski müttefiklik günleri... Ama hemen ardından, ilişkilerin ne kadar dalgalı olduğunu vurguluyor: "Volatile" diyor, yani inişli çıkışlı, fırtınalı. Neden mi? Hatırlayın, F-35 krizi. Türkiye'nin Rus S-400'leri almasıyla başlayan o büyük tartışma. Rapor, bu olayın hala canlı olduğunu söylüyor; hatta KAATSA yaptırımları ve NATO ilişkileri açısından bir dönüm noktasına yaklaştığımızı belirtiyor. Düşünün, Trump dönemiyle Biden arasındaki farkı: Biden, Erdoğan'la mesafeli, soğuk bir ilişki sürdürürken, Trump ise –videomda "yoğurt yemeye bayılan adam" diye espri yaptığım gibi– Erdoğan'la adeta bir "bromance" yaşıyor. Kendisini dünya liderleriyle en iyi ilişkileri olan adam olarak sunuyor. Ama işte, Amerika kurumların ülkesi. Kongre, Trump'ın bu "Hadi barışalım, sorunları çözelim" yaklaşımına temkinli. Neden? Çünkü rapor, Türkiye'yi "swing state" olarak tanımlıyor –evet, sarkaç devlet! Bu terim, Amerikan seçimlerinde bile o kadar kritik ki, California gibi Democrat eğilimli bir eyalet ya da Florida gibi Cumhuriyetçi bir yer değil; tam tersine, rüzgara göre yön değiştiren, öngörülemez bir aktör.

Peki, sarkaç devlet ne demek tam olarak? Videomda anlattığım gibi, Amerikan seçimlerinde "swing state" denen eyaletler var ya, önceki seçimlerde kime oy verdiklerini tam kestiremediğin, rasyonel kararlarla hareket eden yerler. Bazen parti sadakati, bazen alınan hizmetler belirleyici oluyor. İşte rapor, Türkiye'yi böyle görüyor: Stratejik konumuyla –Orta Doğu, Karadeniz, Avrupa arasında köprü– vazgeçilmez, ama güvenilirlik konusunda soru işaretli. Trump'ın Erdoğan'la yakınlaşması, Kongre'de büyük bir soru işareti yaratıyor. Özellikle Rusya, Hamas, BRICS ve Şanghay Beşlisi gibi oluşumlara Türkiye'nin yaklaşımı... Rapor, bunları tek tek ele alıyor. Mesela, Suriye'de Türkiye'nin Esad sonrası en etkili aktör olduğunu söylüyor. SDF –yani Suriye Demokratik Güçleri– ile ilişkiler, PKK bağlantıları üzerinden iç politikaya uzanıyor. Erdoğan'ın 22 yıllık iktidarında, 2025'te muhaliflere karşı en sert adımları attığını belirtiyor: Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanması meselesi. Rapor, bunu "siyasi hamle" olarak nitelendiriyor; ABD ve AB'nin de aynı şekilde tepki verdiğini ekliyor. CHP lideri Özgür Özel'e açılan davalar, 500'den fazla CHP üyesinin gözaltına alınması... Bunlar, raporun iç politika kısmını renklendiriyor.

Ekonomik boyuta gelince, işler daha da ilginçleşiyor. ABD-Türkiye ticaret hacmi 43 milyar dolar –Türkiye'nin toplam ticaretinin yüzde 4,5'i. Ama asıl bağımlılıklar başka: Avrupa yüzde 70'le baş partner, Rusya ise enerji ve gazda yüzde 65 ve 45'le kritik. Rapor, özetle şunu diyor: "Bu adamla –yani Erdoğan'la– işbirliği yapacaksak, bazı sorunlar var. Ne yapmalıyız?" Tavsiye vermiyor doğrudan, ama alt satırlarda ima ediyor: Türkiye'ye tam güven yok. Eski müttefik gibi değil artık. Videomda da vurguladım: F-16 satışları, başlangıçta 23 milyar dolardı, yerli modernizasyonla 7 milyara indi. Üstelik Türkiye, F-16'lara yerli mühimmat entegrasyonu için yazılım güncellemesi talep ediyor. KAATSA yaptırımları da buradan kaynaklanıyor. NATO'da en büyük tartışma ise GSYİH'nin yüzde 5'ine savunma harcaması artışı –Türkiye destekliyor diyor rapor, ama "bla bla bla" diye geçiştirmeyin, detaylar derin.

Ama durun, rapor sadece jeopolitikle bitmiyor. Videomun ikinci yarısında, Türkiye'deki bir yargı paketine değiniyorum –ki bu da CRS raporunun dolaylı bir yansıması gibi. Hükümetin önerdiği yeni yasa taslağı, LGBT haklarını hedef alıyor. Düşünün, "ahlak" kisvesi altında, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğiyle ilgili her türlü "koruyucu" önlemi yasaklıyor. Rapor, Türkiye'nin otoriterleşmesini zaten vurgularken, bu paket tam da o tabloyu tamamlıyor. Tarihsel bir geziye çıkayım mı? Osmanlı'dan Cumhuriyet'e, ahlak kavramı nasıl evrildi? Ama asıl mesele, bu paketin Avrupa Birliği'ne üyelik sürecini baltalaması. AB standartları, insan hakları, ifade özgürlüğü... Hepsi tehlikede. Videomda, "Bu paket, sarkaç devlet algısını pekiştirir" diyorum. Çünkü dış dünyada, Türkiye'yi öngörülemez kılan tam da bu iç çelişkiler.

Yeni Delhi’de Diwali Sonrası Hava Kirliliği Krizi: Yapay Yağmur Umudu
Yeni Delhi’de Diwali Sonrası Hava Kirliliği Krizi: Yapay Yağmur Umudu
İçeriği Görüntüle

Şimdi, biraz daha derine inelim: Raporun Suriye kısmı. Esad sonrası Türkiye'nin rolü, SDF ile gerilim... PKK bağlantıları, iç politikaya sıçrıyor. Erdoğan'ın İmamoğlu hamlesi, 2025'in dönüm noktası olarak görülüyor. ABD, bunu siyasi baskı olarak yorumluyor; EU da aynı safta. Özgür Özel'in davaları, CHP'li 500'den fazla tutuklama... Rakamlar soğuk, ama gerçek. Ekonomide ise, Rusya bağımlılığı –gazda yüzde 45– ABD için kırmızı alarm. Ticaret 43 milyar, ama stratejik çıkarlar çatışıyor. Videomda, "Kongre, Trump'ın Erdoğan aşkına inanmıyor" diye espri yapıyorum, ama ciddiyeti atlamayın: Bu rapor, F-35'in intikamını alıyor gibi.

Ve Kürt meselesi... Rapor, uzun uzun anlatıyor. SDF'nin PKK ile ilişkisi, Türkiye'nin tepkisi. İç politikada, Erdoğan'ın sert adımları. Ama rapor, sadece eleştirmiyor; Türkiye'nin stratejik değerini de kabul ediyor. NATO'da İncirlik Üssü, askerlerimiz... Ama güven eksikliği, sarkaç metaforunu doğuruyor. Videomda, "Swing state, sarkaç devlet – tıpkı bizim yerel hikâyemiz gibi" diyorum. Yerel seçimlerdeki gibi, rüzgâr nereye eserse.

Bu rapor, sadece bir belge değil; bir uyarı. Trump dönemi yaklaşıyor, Erdoğan'la "bromance" devam edecek mi? Kongre, "Hayır" diyor. Suriye'de, Rusya'da, Hamas'ta pozisyonlar... BRICS'e yanaşma, Şanghay'a selam. Rapor, bunları tek tek sayıyor. F-16'lar için yazılım talebi, KAATSA'nın gölgesi... Savunma harcamalarında yüzde 5 hedefi, Türkiye destekçi. Ama Suriye'de en etkili aktör Türkiye – Esad sonrası.

Videomun sonuna doğru, başka bir trajediye değiniyorum: Bir gazetecinin öldürülmesi. Kimse unutmasın, basın özgürlüğü sarkacın diğer ucu. Ve seyahat duyurusu: Yakında sahadayım, haberler sıcak. Abone olun, bit.ly/SerdarAkinan üzerinden. Çünkü bu sarkaç, hepimizi sallıyor.

Peki, bu rapor neyi değiştirir? Belki Trump'ı frenler, belki yeni yaptırımlar getirir. Ama kesin olan: Türkiye, sarkaçta. Ve biz, o salıncakta tutunmaya çalışanlarız. Heyecan dorukta – yarın ne olacak? İzleyin, okuyun, tartışın. Bu, sadece başlangıç.