Gerçek Gündem Haberleri

6 Şubat Deprem Mağdurları Adalet İçin Ayakta: Suçlulara Af Yok

Depremde sevdiklerini kaybeden aileler, yargı paketi düzenlemesine karşı güçlü bir mücadele başlatıyor. Adalet arayışı ve toplumsal vicdan tartışmaları gündemdeyken, sorumluluklar ve gelecekteki riskler nasıl önlenecek? Detaylar merak uyandırıyor.

Deprem felaketlerinin yaraları hala taze tutulurken, mağdurların sesi daha da yükseliyor. Özellikle büyük kayıplar yaşayan aileler, adalet taleplerini dile getirerek toplumsal dayanışma çağrısında bulunuyor. Bu süreçte yargı düzenlemeleri, vicdanları sınayan bir sınav haline geliyor.

Yakınlarını enkaz altında kaybedenler, resmi rakamlara göre 53 bin canın gittiği felakette sorumluların hesap vermesini istiyor. Yanlış yapılan binalar, usulsüzlükler ve vicdansızlıklar nedeniyle yaşanan kayıplar, affedilmez suçlar olarak niteleniyor. Aileler, suçluların en ağır cezayı alması gerektiğinde ısrarcı.

Adalet Peşinde Aileleri Platformu öncülüğünde yürütülen mücadelede, 11. Yargı Paketi'nin 27. maddesi büyük tepki çekiyor. Bu madde kapsamında deprem davalarındaki sanıkların denetimli serbestlikten yararlanarak cezalarını çekmeden serbest kalma ihtimali, mağdurları ayağa kaldırıyor. Aileler, maddenin deprem suçlarını kapsam dışı bırakmasını talep ediyor.

TBMM Adalet Komisyonu Başkanı ile yapılan görüşmede, Kahramanmaraş Fazilet Apartmanı'nda anne, abla ve kardeşini kaybeden Gülay Sevilmiş Kahveci, Adıyaman Grand İsias Otel enkazında kızı Selin'i kaybeden Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya ve Hatay Fuat Koku Sitesi'nde anne, kız kardeşi, eniştesi ile dokuz aylık yeğenini kaybeden Döne Kaya gibi isimler ön plana çıkıyor. Görüşmede, 53 bin ölümden sorumlu sanıkların affedilmemesi gerektiği vurgulanarak maddenin düzeltilmesi veya iptali öneriliyor.

Döne Kaya, mücadelelerinin maddenin deprem sanıklarını kapsaması üzerine başladığını belirtiyor. Tüm siyasi partilerin milletvekilleriyle görüşülerek sorun aktarılmış, çoğu milletvekilinin hemfikir olduğu ifade ediliyor. Kaya, maddenin oylamada reddedileceğine umut bağlarken, yarından itibaren Dikmen Kapısı'nda her gün saat 12.00'de basın açıklaması yapılacağını ve ardından Meclis önünde nöbete başlanacağını duyuruyor.

Kaya'nın sözleri dikkat çekici: Bu sanıklar serbest kalırsa yeniden inşaat süreçlerine devam edecek ve yeni ölümler yaşanacak. "Bu defa ölen belki biz olmayacağız, belki siz olacaksınız" diyerek herkesin kendini düşünerek destek vermesini istiyor. Deprem ülkesi gerçekliği vurgulanarak, deprem suçlarının affedilemez olduğu mesajı veriliyor.

Ruşen Yücesoylu Karakaya ise Grand İsias Otel'de 72 can kaybı yaşandığını hatırlatıyor. Kıbrıs'tan gelen Şampiyon Melekler'in kaybı, üç yıldır süren adalet mücadelesini anlatıyor. Mahkemelerde olası kastla yargılanma ve ceza taleplerine rağmen yargı paketiyle af ihtimali çıktığını söylüyor. "Depremin affı olmaz" diyerek, suçluların ömür boyu hapisle cezalandırılması gerektiğini savunuyor. Çocuklarının toprak altında kaldığını, sanıkların ise bir yıl sonra sevdikleriyle mutlu olabileceğini belirterek acıyı dile getiriyor. Resmi 53 bin kayıp yanında gerçekte binlerce insanın usulsüzlükler nedeniyle öldüğü vurgusu yapılıyor.

CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara da ailelere destek veriyor. Yarın Dikmen Kapısı'nda buluşma çağrısı yaparak, maddenin suçluları cezadan kurtarma riskini eleştiriyor. Suçsuzların cezaevinde kalmamasını isterken, suçluların olası kasttan yargılanarak başkalarının canına kastetmemesi gerektiği belirtiliyor. Tüm milletvekilleri ve yurttaşlar mücadeleye davet ediliyor.

Hatay Rana Apartmanı'nda anne ve babasını kaybeden avukat Eren Can ile MCG Tower'da aynı acıyı yaşayan Selin Sümbültepe, "27. maddeye hayır" sloganıyla seslerini yükseltiyor. Yaklaşık üç yıl geçmesine rağmen adaletin sağlanmadığını, sevdikleri geri getiremeyecek olsa da adaletin zorunlu olduğunu söylüyor. 21 Aralık'ta basın açıklaması sonrası nöbet başlayacak, seslerin büyümesi çağrısı yapılıyor.

Bu mücadelede öne çıkan nokta, deprem suçlarının sadece mağdurların değil, herkesin meselesi olduğu. Sanıkların serbest kalması halinde yeni riskler doğacağı uyarısı yapılıyor. Yanlış binaların, ahlaksızlık ve vicdansızlıkların bedeli ağır ödenmiş, tekrarlanmaması için caydırıcı cezalar isteniyor.

Ailelerin kararlılığı, toplumsal vicdanı harekete geçiriyor. Olası kastla yargılama talebi, cezaların infazının tam yapılması vurgusu ön planda. Deprem davalarının istisna tutulması için baskı artıyor.

Grand İsias Otel gibi sembolik kayıplar, Kıbrıs halkının da adalet talebini güçlendiriyor. Çocukların enkaz altında kalması, mücadelenin duygusal derinliğini artırıyor.

Meclis süreci yakından izlenirken, milletvekillerinin hayır oyu vermesi umudu taşınıyor. Dikmen Kapısı'ndaki eylemler, nöbetler geniş katılım bekliyor.

Deprem mağdurlarının bu direnişi, gelecekteki felaketleri önleme adına önemli bir adım olarak görülüyor. Sorumluların hesap vermesi, yeni inşaatlarda standartların yükselmesi için kritik.

Adalet arayışı devam ederken, unutmanın ve affetmenin mümkün olmadığı mesajı güçlü şekilde veriliyor. Toplumsal dayanışma, bu süreçte en büyük güç kaynağı.

Heyecanla takip edilen bu gelişmeler, vicdanların sınandığı bir dönemi işaret ediyor. Mağdurların sesine kulak vermek, ortak geleceğimizi korumak anlamına geliyor.

Nöbet ve basın açıklamalarıyla büyüyen hareket, deprem suçlarının affedilemez olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Herkesin katılımı, değişim için fırsat.

Bu mücadele, sadece geçmiş kayıplar için değil, gelecek canlar için sürdürülüyor. Adaletin sağlanması, yasın tutulabilmesi için şart.

Sonuçta, deprem mağdurlarının kararlı duruşu ilham verici. Yargı paketi tartışmaları arasında umut, dayanışmada yatıyor. Gelişmeler, toplumsal bilinç için dönüm noktası olabilir.