Geride bıraktığımız koca bir yılın ardından, herkesin aklında tek bir soru var: Önümüzdeki yıl bizi neler bekliyor? Yaşanan ekonomik zorluklar, siyasi gerilimler ve küresel çapta hissedilen belirsizlikler, yeni yıla dair beklentileri daha da önemli hale getirdi. Pek çok uzman ve analist, yaklaşan dönemin geçtiğimiz yıldan çok daha çetin geçeceğini, hatta şok edici olaylara sahne olabileceğini öngörüyor. Sadece ekonomik değil, siyasi arenada da kartların yeniden dağıtılacağı, bölgesel dengelerin değişeceği bir süreçten bahsediliyor. Vatandaşlar, yatırımcılar ve piyasa takipçileri, bu fırtınalı dönemde varlıklarını nasıl koruyacaklarını, hangi limanlara sığınmaları gerektiğini hararetle araştırıyor. (Video görüntüsü makalenin aşağısında verilmiştir.)
Öncelikle siyasi atmosferde ciddi değişim rüzgarları esiyor. İktidar kanadında ve muhalefette yaşanan gelişmeler, ekran yüzlerinin değişmesi ve perde arkasında süren güç mücadeleleri, 2026'nın siyaseten de oldukça hareketli geçeceğinin sinyallerini veriyor. Özellikle sınır komşumuzdaki hareketlilik ve bölgesel güçlerin olası hamleleri, dikkatle izlenmesi gereken konuların başında geliyor. Devletin ve diğer bölgesel aktörlerin atacağı adımlar, sadece diplomasiyi değil, piyasaları da derinden sarsabilecek potansiyele sahip. Savaş tamtamlarının çaldığı, jeopolitik risklerin tavan yaptığı bu ortamda, finansal piyasaların da buna kayıtsız kalması beklenemez.
Ekonomik tarafta ise asıl bomba değerli madenlerde patlayacak gibi görünüyor. Doların küresel hakimiyetinin sorgulandığı ve rezerv para statüsünün sarsıldığı bu dönemde, altın ve gümüşün önlenemez yükselişi konuşuluyor. Özellikle gümüş tarafında "Silver Rush" yani gümüşe hücum dönemi başlıyor. Google arama trendlerinde "gümüş nasıl alınır" sorgulamalarının tarihin en yüksek seviyelerine ulaşması, bu ilginin artık sadece büyük fonlarla sınırlı kalmadığını, halkın da bu yarışa dahil olduğunu gösteriyor. Hindistan gibi dev ekonomilerin emeklilik fonlarına gümüş yatırım izni vermesi ve bankaların kredi karşılığı gümüş teminatı kabul etmesi, bu değerli metalin 2026'da parlayan yıldız olacağını kanıtlar nitelikte.
Hisse senedi piyasaları içinse durum biraz daha karışık. Genel endekste büyük bir ralli beklentisi zayıf olsa da, savunma sanayi gibi stratejik sektörlerin ayrışabileceği öngörülüyor. Olası sıcak çatışma ve savaş senaryoları, bu alandaki şirketlerin değerini artırabilirken, diğer sektörlerde risk iştahının düşük kalması muhtemel. Kripto varlıklar tarafında ise beklenen o büyük boğa koşusu öncesinde sert bir düzeltme yaşanabileceği, piyasaların temizlenmesi gerektiği ve gerçek yükselişin bu sarsıntıdan sonra geleceği tahmin ediliyor. Yani, 2026'da sabırlı olanların ve doğru pozisyon alanların kazanacağı bir yıl olacak.
Asgari ücret ve alım gücü konusundaki tablo ise maalesef iç açıcı değil. Belirlenen yeni ücretlerin, daha yılın ilk aylarında bile açlık sınırının altında kalacak olması, geniş halk kitlelerini zorlu bir geçim mücadelesiyle baş başa bırakıyor. Resmi enflasyon verileriyle sokaktaki gerçek enflasyon arasındaki makasın açılması, vatandaşın cebindeki paranın erimesine neden oluyor. Bu noktada, tasarrufları korumak ve enflasyona karşı ezilmemek için doğru yatırım araçlarına yönelmek hayati önem taşıyor. Eski finansal ezberlerin bozulduğu, kağıt paraların değer kaybettiği bu yeni dünya düzeninde, fiziksel varlıklara sahip olmak belki de en güvenli çıkış yolu olacak.





