Türkiye'nin ekonomik rotası, her zaman bir pusula gibi, belirsizliklerin ortasında yol arar. Sabahın erken saatlerinde kahvehanelerde fısıldanan sohbetler, akşam haber bültenlerinde haykırışlara dönüşür; yatırımlar, tasarruf tedbirleri ve büyüme hedefleri, milyonların geleceğini şekillendirir. Bir genelge, sadece kâğıt üzerindeki bir belge değil; fabrikaların çarklarını, altyapı projelerini ve vatandaşın cüzdanını etkileyen bir deprem gibidir. Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan bu karar, On İkinci Kalkınma Planı'nın gölgesinde, 2026-2028 dönemini baştan yazıyor. Tasarruf önceliği, yeni projelerin rafa kalkması, devam edenlerin hızlanması... Bu, sadece bir planlama değil; bir ulusal strateji. Peki, bu hamle, enflasyonun pençesinde kıvranan ekonomiyi mi kurtaracak yoksa yatırımları mı donduracak?

Genelge, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın imzasıyla 15 Eylül 2025'te Resmi Gazete'de (Sayı: 33009, Mükerrer) yer aldı ve hemen yürürlüğe girdi. Temel amacı, makroekonomik istikrarı korumak, üretimi artırmak ve toplumun refahını yükseltmek. 2024-2028 On İkinci Kalkınma Planı ve buna bağlı 2026-2028 Orta Vadeli Program (OVP) esas alınarak hazırlanan belge, kamu harcamalarında tasarrufu merkeze koyuyor. Enflasyonu düşürmek, fiyat istikrarını sağlamak, yurt içi tasarrufları artırmak, cari açığı azaltmak ve mali disiplini güçlendirmek gibi hedefler, yatırım politikalarının pusulası olacak. Kamu yatırımları, özel kesim yatırımlarını tamamlayıcı nitelikte tasarlanacak; yenilikçi, üretken ve ticareti destekleyen altyapıya öncelik verilecek. İş, üretim, yatırım ve yaşam ortamını iyileştirecek projeler, kaynakların odak noktası. Mevcut sermaye stokunun etkin kullanımı, bakım-onarımlara önem verilmesi ve acil ihtiyaçlara hizmet etmeyen projelerin elenmesi, tasarrufun temel taşları.

Proje bazında ödenek teklif ve tahsislerinde, devam eden öncelikli projelerden en kısa sürede tamamlanabilecek olanlara ağırlık verilecek. Tasarruf tedbirleri kapsamında, zorunlu haller dışında 2026 Yılı Yatırım Programı'na yeni proje alınmayacak. Bu, dev bir değişim: Kamu kesimi yatırımları, özel sektörün yenilikçi hamlelerini destekleyecek şekilde şekillenecek; altyapı, sosyal ihtiyaçlar ve katma değer yaratan alanlara kaynak akacak. Yatırımların maliyet etkin, verimli ve zamanında gerçekleştirilmesi zorunlu; mevcut stoktan azami fayda sağlanacak. Genelge, kamu idarelerinin stratejik planlarını da dikkate alıyor; OVP ile uyumlu olarak, yatırım tavanları içinde hareket edilecek. Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nın 13 Haziran 2025 tarihli "Yatırım Talepleri Duyurusu"na dayalı tekliflerde, proje bazındaki değişiklik önerileri, Kamu Yatırımları Bilgi Sistemi (KaYa) üzerinden ivedilikle iletilecek. Ek olarak, 2026-2028 Dönemi Yatırım Programı Hazırlama Rehberi de yayımlanarak, öncelikleri netleştirdi.

Bu genelgenin kökenine inmek için geçmişe bir göz atalım. Türkiye'nin yatırım politikaları, 1963'te Devlet Planlama Teşkilatı'nın kurulmasıyla sistematikleşmiş; 1980'lerde liberalleşme, 2000'lerde AB uyumuyla hızlanmıştı. On Birinci Kalkınma Planı (2019-2023), pandemi ve depremle sarsılmış; 2024-2028 On İkinci Planı, sürdürülebilir büyüme ve yeşil dönüşümü merkeze aldı. OVP'ler, her yıl bütçe çerçevesini çiziyor; 2025 OVP'si, enflasyonu %15'e indirmeyi, büyümeyi %4'te tutmayı hedeflemişti. Ama 2023-2024 depremi ve enflasyon (%70'ler) yatırımları eritmiş; kamu harcamaları %25 kısılmıştı. Önceki genelgeler (örneğin 2024/10 sayılı), tasarrufu vurgulamış ama yeni projelere kapı aralamıştı. Bu seferki, deprem sonrası toparlanmayı ön plana çıkarıyor: Altyapı (yol, hastane), sosyal (eğitim, sağlık) ve ekonomik (sanayi, tarım) alanlara odaklanıyor. 2023 depreminde 100 milyar dolar kayıp yaşanmışken, devam eden projeler (örneğin Karadeniz Otoyolu) hızlandırılacak; yeni mega projeler (kanal gibi) rafa kalkabilir.

Yorumuma gelince, bu genelge, Türkiye'nin ekonomik rotasını keskinleştiriyor. Tasarruf önceliği, enflasyonla boğuşan bütçeyi dengeleyebilir; cari açığı %3'e düşürme hedefi, ithalatı azaltıcı yatırımları teşvik eder. Devam eden projelere odak, kaynak israfını önler – örneğin, yarım kalan barajlar tamamlanırsa, sulama %20 artar, tarım üretimi yükselir. Ama riskler var: Yeni proje yasağı, istihdamı yavaşlatabilir; inşaat sektörü %10 küçülebilir, işsizlik %8'i aşar. Özel kesim desteği, yenilikçi yatırımları (yeşil enerji, dijital dönüşüm) patlatabilir; OVP'ye göre, 2026'da büyüme %4,5'e çıkabilir. Gelecekte, eğer emisyonlar düşmezse, iklim odaklı yatırımlar (güneş panelleri) zorunlu olur; KaYa sistemiyle dijital takip, şeffaflığı artırır. Enflasyon %20'ye inerse, bu plan zafer olur; ama jeopolitik riskler (Ukrayna savaşı) tedarik zincirini bozarsa, tasarruf yetersiz kalır. 2026 bütçesi, bu genelgenin meyvesini verecek; ama şimdilik, idareler KaYa'ya koşuyor, teklifler revize ediliyor.

Yeni Kaos Senaryosu mu Hazırlanıyor?
Yeni Kaos Senaryosu mu Hazırlanıyor?
İçeriği Görüntüle

Bu hamle, ekonominin nabzını hızlandırdı. Sabah Strateji ve Bütçe Başkanlığı'nda teklifler güncellenirken, sanayiciler "Yeni proje yok mu?" diye söyleniyor. Sosyal medyada #YatırımGenelgesi trend; ekonomistler "Tasarruf devrimi" diyor, muhalifler "Büyüme frenlendi" diye eleştiriyor. Vatandaşlar, "Altyapı hızlansın da yollar bitsin" diye umutlanıyor. Gelecek aylarda, OVP revizyonu bu planı somutlaştıracak; belki deprem bölgelerine ekstra kaynak. Bu genelge, bir viraj; doğru dönülürse, refah artar. Ama yanlış adım, durgunluğa yol açar. Türkiye, nefesini tutmuş bekliyor – çünkü yatırımlar, yarının anahtarı.