Yeni yıl heyecanı kapıda, herkesin aklında benzer sorular dönüyor: Bu gece nasıl geçecek, sevdiklerle nasıl bir araya gelinecek? Bir zamanlar yılbaşı, sadece bir takvim değişikliği değil, gerçek bir aile ritüeliydi.
Edirne'nin soğuk sabahlarında, dedeyle birlikte Bedesten'i geçip çarşıya inmek yılbaşı hazırlıklarının başlangıcı olurdu. Kasapların önünde baş aşağı asılı canlı tavuk ve hindiler dikkat çeker, hindici olmadıkları için iri bir köy horozu ve tavuk seçilir, yoldurtulup temizlettirilirdi. Pastaneden doğum günü pastası ve keşkül alınır, badem ezmecisinden yarım kilo badem ezmesi satın alınırdı.
Eve dönünce mutfakta büyük telaş başlardı. Tavuklar ocağın üzerinde koca kazanda saatlerce kaynatılır, kokusu tüm evi sarardı. Yan ocakta içi kestaneli, nar taneli, fıstıklı, kuş üzümlü, dereotlu ve ciğerli iç pilav pişerdi. Anneanne, mezeleri sadece yılbaşlarında çıkan kayık porselen tabaklara özenle dizerdi.
Çocuklar bahçeden çam dalı koparır, üstüne pamuk yapıştırarak kar etkisi yaratırdı. Dallara küçük oyuncak arabalar ve uçaklar asılır, kız kardeşi simli kurdeleler ve bebeklerle süslerdi. Altına İş Bankası kumbaraları yerleştirilirdi; biri demir, diğeri araba şeklinde.
Akşam televizyon karşısında toplanma vakti gelirdi. Dedesinin kuralı katıydı: Yemekten önce atıştırılmayacak, erken yatılmayacak. Karnı aç bırakarak saat 21.00 beklenir, ailece kızmabirader oynanırdı. TRT1'de hafif Batı müziği ve Avusturya valsi çalardı.
Saat 19.00 civarı Kandıralı orkestrası sahneye çıkardı; Mustafa Kandıralı klarnet, Güngör Hoşses darbuka çalar, fasıl ve oyun havalarıyla evde coşku yükselirdi. Yılbaşı programında Halit Kıvanç sunardı, sahne Sezen Aksu, Nilüfer, İlham Gencebay, Emel Sayın, İbrahim Tatlıses, Muazzez Abacı, Atilla Atasoy, Ferdi Özbeğen gibi yıldızlarla dolardı. Tolgahan Dans Grubu performanslarıyla gece renklendirirdi.
Yılbaşı öncesi gazetelerde dansöz tartışmaları eksik olmazdı. Bir yıl Nesrin Topkapı "Ben tek çıkarım" derdi, başka yıl sansürlenir; Firuze Sultan, Efruz, Prenses Banu üçlü oryantal gösteri yapardı. Bazı yıllarda Prenses Banu ve Hülya Işıl ikilisi kalırdı.
Dansözlerden sonra Zeki Müren sahne alır, şarkı aralarına yılbaşı temennileri sıkıştırırdı. Televizyonun yeri özel düzenlenir; baba sehpayı taşır, koltukları oynatır, anteni desteklerdi. Televizyon adeta bir vitrin gibiydi.
Yasaklı şarkıcılar, örneğin Bülent Ersoy, sadece o gece ekranda görünürdü; bu büyük olay olur, kimse açıklama yapmaz, neşeyle izlenirdi. Tüm sevilen sanatçılar bir aradaydı, reklam yoktu, gece uzundu. Bir yıl Zeki Müren sahnedeyken beyaz elbiseli uzun bir kadın dans eder, kim olduğu bilinmez, "beyazlı kadın" olarak hafızalara kazınırdı.
Bu geceler sadece eğlence değildi, bir ülkenin ortak hafızasıydı; televizyon adeta bir pencere açardı dünyaya. Saat 00.00'a yaklaşırken geri sayıma yüksek sesle eşlik edilir, alkışlanır, ses sonuna kadar açılırdı.
Gece yarısı aile ayağa kalkar, birbirini öper, kucaklar, iyi yıllar dilerdi. Ufak hediyeler dağıtılır; kırtasiyeden alınan yaldızlı paketler önceki gün sarılırdı. Kadehler tokuşturulur, pasta kesilirdi.
Gece tombalayla devam ederdi; anne, baba, herkes 5-10 liralık oynar, paralar birikir, "birinci çinko, ikinci çinko" diye bağrışılır dururdu. Sabahlara kadar sürmezdi, genellikle 01.30-02.00 gibi yatılırdı. Orta sınıf bir aileydiler; zenginlik cebinde değil, kalplerindeydi.
Bugün o ışıltılar sönmüş gibi geliyor, hüzünle anılıyor bu anılar. Eski yılbaşı kutlamalarının tadı kaybolmuş olsa da, o birliktelik ve samimiyet unutulmuyor. 2026'ya girerken bu nostaljik hatıralar, yeni umutlarla harmanlanıyor.
Günümüzde yılbaşı programları ve kutlamalar farklılaşsa da, aile sofraları, müzik ve eğlence özünde aynı kalıyor. Belki de asıl önemli olan, sevdiklerle geçirilen zamanın değeri.
Bu gelenekler, yeni yıl mesajları ve kutlama fikirleri arasında ilham kaynağı oluyor. Nostalji dolu yılbaşı anıları, 2026'ya daha anlamlı bir giriş yaptırıyor. Eski günlerin sıcaklığıyla yeni yılı karşılamak, herkese iyi geliyor. Unutulmaz yılbaşı gelenekleri ve kutlamalarıyla dolu bir gece dileğiyle, mutlu yıllar!